Postprandiyal yani yemek sonrası ağırlık artışı, tümüyle bir zamanlama meselesi. Kısa dönemde –yani çok kısa dönemde- yediğiniz ya da içtiğiniz şeyin ağırlığı kadar ağırlaşırsınız. Bir kilo tatlı yerseniz kütleniz bir kilo artar; ta ki bedeniniz bu gıdayı boşaltım yoluyla dışarı atana ya da enerji için kullanmaya başlayana kadar. O yüzden de metabolik süreçler devreye girinceye kadar, yediğiniz yemekten kaynaklanan ağırlık artışı, gırtlağınızdan geçen yemek miktarına eşittir.
Kaldı ki bu artış neredeyse anında kayboluyor. Yiyeceklerin sindirim sistemimizden geçme süresi büyük oranda değişiklik gösteriyor. Genelde bir öğünün ‘kolonik geçiş’ işlemi 20 ila 56 saat içinde tamamlanıyor. Peki, metabolize edilen ve boşaltım yoluyla vücuttan atılan yiyecek ve içecekten ertesi güne ne kalıyor? Eğer çok tuzlu yediyseniz vücudunuz su tutuyor ve daha fazla ağırlaşmış oluyorsunuz. Fakat suyun yol açtığı ağırlık da kayboluyor ve yediklerinizin ancak çok küçük bir kısmı kalıcı kilo artışına sebep oluyor. Bunun miktarı da tüketilen yiyeceğin enerji içeriğine bağlı. Kaloriyle dolup taşan bir hindi dolması elbette bir bardak sodadan daha fazla kilo almanıza yol açıyor. Artan kaloriler, gelecekte kullanılmak üzere yağa çevriliyor. Öğünün saati gibi başka faktörler de bu konuda rol oynuyor. Yapılan araştırmalara göre kalorilerinin büyük bir kısmını sabah alan kişiler daha fazla kilo veriyor.
Fakat yeme düzeniniz ne olursa olsun, aşırıya kaçtığınız tek bir öğünden kaynaklanan net ağırlık artışı çok az. Johns Hopkins Üniversitesinde çalışan tıp profesörü Lawrence Cheskin, arka arkaya aşırı yemek yemenin uzun vadeli ve önemli bir etkisi olduğunu söylüyor. “Bedeniniz, gereksinimi olandan fazla her şeyi depolar. Kimileriyse günde en az üç defa böyle yiyor.”
Popular Science Türkiye arşivinden.