İnsanlar artık daha az çocuk yapıyor.
Dünyadaki pek çok ülkede doğum oranları yavaşça azalıyor ve yaşam beklentisi yükseliyor. Yaşlanan nüfuslar, sağlık ve konaklama hizmetlerine daha fazla harcama yapılmasına yol açıyor fakat çalışan ve vergi ödeyen insanların sayısı sabit bir şekilde azalıyor. Sonuç olarak bu ülkeler, “nüfus bakımından saatli bombaya” dönüşme tehlikesi altındalar. Bu durum, çalışan insanların çok az olduğu bir krize işaret ediyor.
Nüfus istatistikleri araştırmacıları, sabit bir nüfus sürdürmek için, doğurganlık oranlarının kadın başına 2.2 çocuk olması gerektiğini söylüyorlar. Fakat Güney Kore ve Birleşik Devletler gibi pek çok ülkenin doğum oranları 2’nin altına indi.
Göçmen işçilerde artış yaşanması, bu gidişatları hafifletmeye yardımcı olabilir. Fakat diğer ülkelerde çalışmak için önemli miktarda vatandaş ayrılırsa, göç, tek başına bu saatli bombayı tersine çeviremez.
İspanya’daki La Estrella kasabası gibi bazı yerler, demografik bir saatli bombanın nasıl görünebileceğini şimdiden gözler önüne serdi: Nüfus azalıyor, büyük miktarda yaşlı insan ve az miktarda çocuk oluyor.
İşte, nüfus açısından saatli bomba haline gelme tehlikesi en yüksek olan bazı ülkeler:
Birleşik Devletler’de, doğurganlık oranı rekor miktarda azalarak 1.76’ya indi.
Birleşik Devletler’deki doğurganlık oranı, geçen sene tüm zamanların en düşüğüne geriledi. Amerikalıların yaşam beklentisi ise, nispeten yüksek olan 78.7 yılda duruyor.
Pek çok uzman, 2008 yılındaki ekonomik durgunluğun ve yüksek üniversite ücretlerinin, bu gidişata katkıda bulunduğunu söylüyor.
The New York Times gazetesinde bu yıl yapılan bir ankete göre, birden fazla çocuk isteyen yetişkinler, çocuklara bakmanın yüksek masrafından dolayı bazen az çocuk yaptıklarını, bazen de hiç yapmadıklarını söylüyorlar. Amerika Çocuk Bakımı Farkındalığı’na göre, tam zamanlı çocuk bakıcılığının ortalama masrafı, birçok eyalette yılda 10.000 ABD Doları’nı aşıyor.
ABD’deki doğam oranı, 1970’lerden beri “yenileme seviyesinin” altında kaldı. Yani, nüfusu sabit bir seviyede tutmak için yeterli miktarda çocuk doğmuyor.
Geçen yıl ABD Nüfus Sayım Bürosu’nun yazdığı bir rapor, 25 ve 35 yaşları arasındaki çocuklu kadınların, bu yaş aralığının dışında doğum yapan kadınlarla kıyaslandıklarında, adil ücret kazanma yönünden daha fazla zorluk çektiklerini söylüyor. Amerikalı kadınlar, şimdi daha önce hiç olmadığı kadar geç yaşta çocuk sahibi oluyorlar.
Emekli olan vatandaşların çalışan Amerikalılara olan oranı, artmaya devam ediyor. Fakat göçmen işçilerin sayısı da artıyor.
İspanya’da her yıl doğumdan fazla ölüm yaşanıyor ve bazı şehirler neredeyse terkedilmiş durumda.
İspanya’da yıllardır ölüm miktarı doğum miktarından daha fazla.
İspanyol kadınlar, diğer çoğu Avrupalı kadına göre daha geç yaşta doğum yapmaya eğilim gösteriyorlar. İsyanyollar ayrıca, Avrupa Birliği’ndeki herkesten daha uzun yaşıyorlar. İspanya’daki kadınlar, ortalamada 1.5 çocuk sahibi.
Reuters’a göre İspanya nüfusu, 2017 yılında ikinci ardışık yılda da artmasına rağmen, bu değişimin sebebi kısmen göçmen sayısında yaşanan artıştı.
İspanya’nın kuzeydoğusundaki Aragon bölgesinde bulunan bir köy, saatli bir nüfus bombasının nasıl görünebileceğini şimdiden gösteriyor. La Estrella’nın geriye kalan tek sakinleri, 80’li yaşlarında olan iki insan.
İspanya hükümeti geçen sene, düşen doğum oranlarının nasıl tersine çevrileceğine karar vermek amacıyla özel bir vekili işe aldı.
İtalya’ya yapılan göçlerin yükselmesi, ülkenin saatli bir nüfus bombasına dönüşmekten kaçınmasına yardımcı olmadı.
İtalya’da geçen yıl 464.000 tane rekor seviyede az çocuk doğdu ve ülkenin ortalama yaşı, ilk defa 45’i geçti.
İtalya’ya göç eden insanların sayısı geçen sene artış gösterdi ve ülkeyi terk eden İtalyanların sayısı azaldı, fakat The Local gazetesine göre bu gidişatların ikisi de, İtalya’nın saatli bir nüfus bombasına doğru gidişini tersine çevirmiyor.
The Local gazetesinin bildirdiğine göre pek çok İtalyan iki veya daha fazla çocuk istiyor, fakat iş bulmada yaşanan zorlukların, bunu yapmamak yönündeki kararlarında etmen olduğunu söylüyorlar.
Bulgaristan’ın nüfusu, dünyadaki diğer herhangi bir ülkeden daha hızlı küçülüyor.
Avrupa Birliği’nin en fakir üyesi olan Bulgaristan’ın nüfusu, Bloomberg sitesinin bildirdiğine göre yakında 2. Dünya Savaşı’nın akıbetinde olduğu kadar düşük hale gelebilir.
Quartz sitesine göre Bulgaristan’ın nüfusu, dünyadaki diğer herhangi bir ülkeden daha hızlı küçülüyor; geçen yılki 7 milyondan, 2050 yılında sadece 5.4 milyona gelmesi bekleniyor.
Buna ek olarak ülke, vatandaşlarının her yerde iş fırsatı araması sebebiyle göçlerde de bir artış yaşadı. Bulgaristan’ın doğurganlık oranı, kadın başına sadece 1.46 çocuk.
Bulgaristan’ın işgücü bakan yardımcısı Sultanka Petrova, geçen sene Bloomberg’a şöyle söylemişti: “Faal nüfusta gerçekleşen azalma, yeterli önlemler alınmazsa patlayacak olan sosyal ve ekonomik bir bomba niteliği taşıyor.”
Letonya’nın nüfusu sabit bir şekilde düşüyor ve pek çok vatandaş, Avrupa Birliği’nin diğer kısımlarında iş aramak için ülkeden ayrılıyor.
Letonya’nın Avrupa Birliği’ne girdiği 2004 yılından beri, ülke nüfusunun yaklaşık %20’si, bloğun Almanya ve İngiltere gibi diğer bölümlerinde iş aramak amacıyla ülkeyi terk etti.
Quartz sitesine göre geçen sene 2 milyon olduğu bildirilen Letonya nüfusunun, 2050 yılında 1.52 milyona düşmesi bekleniyor. Ülke, dünyada nüfusu en hızlı azalan 10 ülkeden biri.
Bütün bu 10 ülke de Avrupa’nın doğusunda bulunuyor. Letonya ve Bulgaristan’a ilave olarak, Ukrayna, Hırvatistan, Romanya, Moldova, Litvanya, Polonya, Sırbistan ve Bulgaristan nüfuslarının tamamının, 2050 itibariyle %15 oranında düşmesi bekleniyor.
Bazı Güney Koreliler, çocuk yapmamalarının temel sebebi olarak ekonomik istikrarsızlığı gösteriyorlar.
Güney Kore hükümeti, doğurganlık oranı şu an kadın başına 1.26 çocukta durduğundan, birden fazla çocuk sahibi olan insanlara nakit teşvikleri önerdi. Güney Kore’deki bu oran, sabit bir nüfusu sürdürmek için çok düşük.
Quartz sitesine göre bazı Güney Koreliler, düşen doğurganlık oranlarının ortasında, çocuk yapmama sebebi olarak ekonomik bir istikrardan yoksun olmayı gösteriyorlar.
Hem hükümet hem de bazı özel şirketler, muhtemel bir nüfus bombasının etkilerini tersine çevirmek amacıyla, babaların babalık izni alması için teşvik sunuyor.
Quartz’a göre, nüfus istatistikleri araştırmacıları, Güney Kore’nin düşük doğurganlık oranının, kadınların giderek daha geç yaşta çocuk sahibi olmalarıyla bağlantılı olduğunu söylüyorlar. 2017 yılında, ilk kez çocuk sahibi olan Koreli bir kadının ortalama yaşı 31’i geçti. Bu rakam, dünyadaki en büyük yaş ortalaması.
Japon hükümeti, kadınların çocuk sahibi olmasını teşvik etmek amacıyla nakit para yardımları sunuyor.
Araştırmacılar, geçen yıl şimdiye kadarki en düşük doğum rakamlarının kaydedildiği Japonya’da, saatli bir nüfus bombasından endişeleniyorlar.
Başbakan Shinzo Abe’nin hükümeti, Japon kadınların çocuk sahibi olmasını teşvik etmek amacıyla bazı adımlar attı. CNN’e göre, yetkililer nakit ödemeleri ve diğer teşvikler öneriyor. Ülkenin doğurganlık oranı, 1990’lı yıllarla kıyas götürür şekilde en son 1.44’e ulaşarak, biraz artış gösterdi.
Japonya, benzer şekilde düşük doğurganlık oranlarına sahip diğer ülkelerden farklı olarak önemli bir göçmen akını yaşamadı. Ülkedeki düşük işçi sayısı, sayıları artan yaşlı vatandaşlar için emeklilik ve sağlık hizmetlerine giden vergi parası miktarında azalmaya sebep oluyor.
Japonya’nın bazı bölgeleri, nüfusun azalması ve büyük miktardaki yaşlı insanla birlikte, halihazırda saatli bir nüfus bombasının işaretlerini gösteriyor.
Göçmenlik, saatli bir nüfus bombasını tersine çevirmeye yardımcı olabilir fakat İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkması, göçlerde bir düşüş yaşanmasına yol açtı.
İngiltere’nin doğum oranı, The Times gazetesinin bildirdiğine göre çok sayıdaki yıl içinde en düşük seviyeye indi.
Aynı zamanda, İngiltere’de 65 yaş veya üstü olan insanların sayısı, sağlık hizmetlerinin ve yaşam kalitesinin daha yüksek olması sebebiyle artıyor. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkma referandumu, genelde daha genç olan göçmenlerin sayısında azalmaya ve yaşlı nüfusun giderek artmasına yol açtı.
The Guardian gazetesine göre, sosyal bakım hizmeti olmayan yaşlı insanların sayısı zirveye ulaştı; yedi kişiden biri, yeterli desteğe sahip değil. 65 yaşından daha büyük olan yaklaşık 1.4 milyon insan, yataktan kalkma veya yıkanma konusunda yardım almıyor.
Singapur, dünyadaki en düşük doğurganlık oranına sahip fakat iktisatçılar, saatli nüfus bombasının etkilerinin hâlâ tersine çevrilebileceğini söylüyorlar.
Singapur’un doğurganlık oranı, dünyadaki en düşük rakam olan 0.83.
Singapur merkezli United Overseas Bankası’nın 2017 yılında yayınladığı bir raporda, ülkenin Japonya ile benzer bir yolda olduğu öne sürülüyor. 2017 yılında, çağdaş Singapur’un tarihinde ilk defa, 65 yaş veya üstü olan insanların yüzdesi, 15 yaşından küçük olan vatandaşların oranına eşitti.
Singapur’un işgücünün yaşlanmasına ve genç nüfus oranının azalmasına rağmen rapor, Singapur’un ekonomik gerilemesinin hâlâ tersine çevrilebileceğini öne sürüyor. Rapor, Singapur hükümetinin daha fazla göçmen işçi almasını öneriyor; Japonya ise bu konuya odaklanmış değil.
Çin iki yıl önce, ailelerin bir yerine iki çocuk sahibi olmasına izin vermeye başladı ancak bu politika değişikliği, azalan doğurganlık oranını tersine çevirmek için yeterli olmadı.
Çin’in doğurganlık oranı, hükümetin 2016 yılında ailelerin bir yerine iki çocuk sahibi olmasına izin verme kararına rağmen düşmeye devam ediyor (tek çocuk politikası, 1979 yılından beri yürürlükteydi), bu yüzden yerel yetkililer, daha fazla çocuğun doğmasını teşvik etmek amacıyla bazı adımlar atıyorlar.
Bazı iller, ikinci bir çocuğa sahip olan ebeveynlere nakit ikramiyeleri ödemek istiyor. Diğerleri ise, çocuk doğumundaki sınırları tamamen ortadan kaldırmayı önerdi. Bu arada söylentilere göre Çin Ulusal Sağlık Kurulu, araştırmacılardan, vergi indirimlerinin nüfus patlamasına yardımcı olup olmayacağına dair çalışma yapmalarını istedi.
Ayrıca kuzey Şangi ili, bu yılın başlarında Çin’in evliliklere yaptığı ilk para yardımını ilan etti ve çiftlere, evlilik fotoğraflarının, balayı seyahatinin ve daha fazlasının masrafında yardım önerdi.
Çin nüfusunun yaklaşık %25’inin, 2030 yılı itibariyle 60 veya daha büyük yaşta olması bekleniyor. Bu rakam, 2010 yılında söz konusu yaş kademesinin parçası olan halkın yaklaşık %13’ü ile karşılaştırıldığında, önemli bir artış niteliği taşıyor.
Business Insider