Teksas A&M Üniversitesinde çalışan deniz biyolojisi profesörü Maria Pia Miglietta, gençliğinde sürekli İtalya’nın güney kıyılarında küçük bir denizanasıyla oynadığını söylüyor. Turritopsis dohrnii isimli bu denizanası, 1883 yılında Akdeniz’de keşfedilmiş. Çılgınlar gibi üreyen bu türü, günümüzde dünyanın bütün okyanuslarında bulabilirsiniz. Sonsuza kadar yaşadıklarını söylemek de abartı olmaz.
T. dohrnii olgunluk boyutuna ulaştığında, kıvrılıp küçük bir top haline geliyor ve bölünerek yeni doğan bir denizanası kolonisine dönüşüyor. Bunun sonucunda, bazen yüzlerce bebek denizanası ortaya çıkıyor. Transdiferasyon şeklinde adlandırılan bu işlemde, yetişkin hücreler kendilerini yeniden yapılandırıp yeni hücrelere dönüşüyorlar. Söz konusu değişimin nasıl gerçekleştiğini ortaya çıkarmak, kendi hücrelerimizi nasıl canlı ve sağlıklı tutacağımıza ilişkin ipuçları sunabilir.
Yetişkin denizanasının genlerini dizileyen Miglietta ve araştırma takımı, transdiferasyon sürecini hangi genlerin kontrol ettiğini ve bunu tam olarak nasıl yapabildiklerini inceliyor. Araştırmacılar gerçekleşen çok sayıda hücre onarımına ek olarak, denizanasının telomerlerininin kısalmasını da önlediğini keşfetmişler. DNA zincirlerinin uçlarında bulunan kapak benzeri bu yapılar, yaşlanmaya karşı koruma sağlıyor ve gezegendeki neredeyse bütün diğer canlı türlerinde zamanla kısalıyor. Bilim insanları bu durumun, hücreleri genç tutmanın anahtarı olabileceğini düşünüyor.
Miglietta’nın sıradaki hedefi, kendisiyle neredeyse tıpatıp aynı olan kardeş türü (T. nutricula) yaşlanırken, bu denizanasının ölümü nasıl kandırabildiğini belirlemek. Bilim insanı, hayat değiştiren bu genleri bulup incelemeyi amaçlıyor.
Yazar: Sara Kiley Watson/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.