Soluduğumuz pis şeyleri süzmeye… Stanford Üniversitesinde otolaringolog (kulak burun boğaz uzmanı) olan Justin Turner, burun kıllarını klimanın hava filtresine benzetiyor. Burun kılları kiri, tozu, virüsleri, bakterileri ve toksinleri ta ki biz hapşırana, yutkunana ya da burnumuzu sümkürene kadar hapsediyor. Burun kıllarının yoğunluğu bir avantaj olabilir. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bilim adamlarına göre, burun kılları seyrek olan hastaların astıma yakalanma oranı, burun kılları sık olanlara göre üç kat fazla. Bununla beraber, burun kılları savunmanın ilk hattı. Burnumuzun içindeki kıla benzeyen çok küçük çıkıntılar olan siller, sürekli ileri geri sallanıyor. Hatta biz öldükten sonra bile siller giderek azalan oranda sallanmayı sürdürüyorlar, o yüzden adli tıp uzmanları ölüm zamanını belirlemede sillerden faydalanıyor. Siller tehlike potansiyeline sahip ve tozlu molekülleri gırtlağımıza doğru itiyorlar, burada da söz konusu moleküller yapışkan bir mukusta hapsoluyor. Bu mukusu da ya öksürerek atıyor ya da yutuyoruz. Eğer yutarsak, mide asitleri zararlı materyallerin çoğunu yok ediyor. Burun kıllarını koparmak tavsiye edilmiyor. New York Sinus Center’da kulak burun boğaz uzmanı olan Robert Pincus, “Kılları koparmak kötü enfeksiyonlara yol açabilir” diyor. “Burnunuz steril bir yer değil.”