Söz gümüşse, sükut altındır; şarkı söylemek ise en kötüsüdür.
Şarkının sessiz söylenmesine gerek olmasa da, şu an yapılacak en akıllıca iş sosyal mesafeyle şarkı söylemek. Bu tavsiye, İsveç’teki Lund Üniversitesi’nde çalışan ve aerosoller üzerinde araştırma yapan bilim insanlarından geliyor. Araştırmacılar, şarkı söylediğimiz zaman yaydığımız parçacık miktarı ve (dolayısıyla) şarkı söyleyerek COVID-19’un yayılışına katkıda bulunup bulunmadığımız üzerinde araştırma yapmışlar.
Lund Üniversitesi’ndeki Aerosol Teknolojisi programında yardımcı profesör olan Jakob Löndahl şöyle söylüyor: “Koro halinde söylenen şarkılarla bağlantılı olarak COVID-19’un yayılışına yönelik pek çok rapor bulunuyor. Bu yüzden, şarkı söylemeyi güvenli hale getirmek üzere dünya çapında farklı kısıtlamalar yürürlüğe kondu. Fakat şimdiye kadar, şarkı söylediğimiz zaman dışarı verdiğimiz aerosol parçacıkların ve büyük su damlacıklarının miktarına dair hiç bilimsel araştırma yapılmamıştı.”
Aerosoller, havada uçuşan ufak parçacıklara deniyor. Şarkı söylediğimiz zaman gerçekte ne kadar aerosol ve virüs parçacığı yayıldığını daha iyi anlamak amacıyla; 12 sağlıklı şarkıcı ve COVID-19 olduğu doğrulanan iki kişi, bir araştırma projesinde yer almayı kabul etmiş. Katılımcıların yedisi, profesyonel opera sanatçısıymış.
Çalışmada şarkı söylemenin (özellikle yüksek sesle ve ünsüz harf yönünden zengin şarkılar söylemenin), etraftaki havaya çok sayıda aerosol parçacığı ve su damlacığı yaydığı gösterilmiş.
“Bazı su damlacıkları o kadar büyük ki, ağızdan çıkıp yere düşmeden önce sadece birkaç desimetre gidiyorlar. Diğerleriyse daha ufak ve havada dakikalar boyunca durabiliyor. Özellikle de sessiz harflerin ifadesi, çok büyük su damlacıkları yayıyor. B ve P harfleri, en büyük aerosol yayıcılar şeklinde öne çıkıyor” diyor Lund Üniversitesi Aerosol Teknolojisi programında doktora öğrencisi olan Malin Alsved.
Lund Üniversitesi. Ç: O.
