uzayın sınırına yapılacak ticari yolculuklar, Jeff Bezos ve Richard Branson gibi önemli iş adamlarının kısa süre önce uzaya yaptığı yolculuklar ile birlikte hiç olmadığı kadar yakın görünüyor. Fakat söz konusu irtifalarda yolcular ağırlıksız hale geliyor veya daha genel ifadeyle değişen yer çekimiyle karşı karşıya kalıyorlar. Bu durum, vücudun normal fizyolojisini etkileyebiliyor.
Şimdiyse Texas A&M Üniversitesi’nde çalışan araştırmacılar, canlandırma tabanlı bir yaklaşım kullanarak değişen yer çekiminin etkilerini bireysel temelde tahmin etmeye çalışmışlar. Araştırmacılar bu yaklaşımda, kalp damar durumunun tahmin edilmesi için aynı anda yüzlerce parametrenin test edilme ihtiyacını ortadan kaldırıyor; bunun yerine, isabet oranını artıran ve zamandan kazanmayı sağlayan birkaç önemli unsura odaklanıyorlar.
Havacılık Mühendisliği Bölümü’nde yardımcı profesör olan Dr. Ana Diaz-Artiles, “Uzay yolculuğunda yeni sınırları zorlamak istiyorsak, insan fizyolojisinin değişen kütleçekim ortamlarına verdiği tepkileri anlamak zorundayız” diyor. “Fakat hiçbir insan aynı değil. Fizyolojik tahminlerin hızlı ve kesin şekilde bireyselleştirilmesine dönük araçlar geliştirmemiz gerekiyor. Bizim çalışmamız, bu boşluğu ele alıyor.”
Araştırmacılar çalışmalarının sonuçlarını The Journal of Applied Physiology bülteninde sundu.
Yer çekimi, gezegenimizde milyonlarca yıl boyunca yaşayan tüm canlılardaki fizyolojik süreçleri etkileyen sessiz fakat önemli bir unsur olmuş. Dolayısıyla yer çekimi değiştiğinde, canlıların fizyolojisinde de buna bağlı sonuçlar ortaya çıkıyor. Örneğin yapılan çalışmalar, kaybolan yer çekiminin toprakta su birikmesine neden olarak bitkilerin sulanmasını zorlaştırdığını ve büyümeyi önlediğini göstermiş. Kütleçekimsiz ortam, insanlarda da olumsuz etkiler meydana getirebiliyor. Örneğin değişen yer çekimi, vücut sıvılarının kafaya doğru gitmesine sebep olup dolaşımdaki kan hacminin azalmasına ve kalp körelmesine yol açabiliyor.
Texas A&M Üniversitesi. Ç: O.