Kısa cevap Algılama sürecinde beynin sağ ve sol temporal loblarında oluşan senkronizasyon kayması nedeniyle.
Fransızca bir terim olan Déja Vu; ‘daha önce yaşanan’ anlamına geliyor. Gündelik hayatlarımızda nadiren karşılaştığımız bu durum, genellikle önceden yaşamış olduğumuz bir olayın bire bir aynısıyla karşılaştığımızda geçerli. Örneğin bir arkadaşınızla sohbet ederken, arkadaşınız size bir şey söylüyor ve o anın daha önce aynı koşullarda yaşanmış olduğunu hissediyorsunuz. İnsanların %70’inin en az bir déja vu deneyimi mevcut. 15 ile 25 yaş aralığında, diğer bireylere oranla daha sık yaşanıyor.
Déja vu deneyimi beynin temporal lobunda meydana geliyor. Temporal lob, beynin ön kısmında bulunuyor. Sağ ve sol temporal loblarda oluşan frekans farkı nedeniyle, milisaniyeden daha kısa bir zaman diliminde bu loblardan biri, diğerinden daha önce algı yaratmış oluyor. Geç algılayan taraf, durumu sanki daha önce yaşamış gibi hissetmemize sebep olan sinyaller gönderiyor. Senkronizasyon kayması, görüntü ve ses alıcılarımızın bilgiyi beyne iletmesine rağmen, beynin o sırada başka bir şey üzerindeki konsantrasyonu nedeniyle oluşuyor. Böylece o esnada aldığı veriyi anlamlandırmıyor veya henüz işlememiş oluyor. İnsan beyni yorgunluk, stres ve öğrenme durumlarında kendisine gelen tüm veriyi işleyemiyor. Örneğin, yolda yürürken yanımızdan geçenlerin konuşmalarını genellikle dinlemeyiz, sadece duyarız. Aynı anda birden fazla durum üzerinde konsantrasyon sağlamaya çalıştığımızda da buna benzer bir mekanizma oluşuyor.
Beynin ön lobları epilepsi ve benzeri rahatsızlıklarda nöbet geçirilmesiyle de ilişkili. Bu nedenle nadir de olsa, bazı durumlarda sıkça yaşan déja vu deneyimleri, ardından gelecek bir nöbet durumuna işaret edebiliyor.