Nöronların ateşlenmesi, beyin faaliyetinin kesin bir işareti. Beyin hücreleri, bu faaliyet esnasında kimyasal nöroileticilerin tetiklenmesi yoluyla birbirine bilgi aktarıyor. Bu bilgiler ise çevredeki hücrelerin dal şeklinde uzanan, uzun dentritleriyle alınıyor.
Kendine özgü bir nitelik taşıyan bu mikroskobik tören, bilim insanlarının keşfettiğine göre yalnızca nöronlarla sınırlı değil. Belirli deri hücrelerinde nöron benzeri faaliyet atımlarını gözlemleyen araştırmacılar; sinir sisteminin dışarısında meydana gelen ve daha önce fark edilmemiş olan, benzer görünümlü bir sinyalleşme sistemi keşfetmişler.
Rockefeller Üniversitesi’nde görev yapan takım, söz konusu etkileşimlerin iki farklı tip deri hücresi arasında gerçekleştiğini gözlemlemiş: Bu hücre tiplerinin ise; mor ötesi ışığı emen melatonin pigmenti üreten melanositler ile üst derinin (epidermis) büyük bölümünü oluşturan ve vücudu kısmen melanin aracılığıyla çevreye maruz kalmaktan koruyan keratinositler olduğu belirlenmiş.
Çalışmanın yazarları, yeni makalelerinde şöyle yazıyor: “Keratinositler, melanosit davranışının bilinen düzenleyicileridir. Keratinositlerin, melanosit hücre çoğalması ile cilt boyunca pigment üretimi ve atkarımını nasıl etkilediğini anlamak üzere pek çok çalışma yapıldı”
“Yine de, melanositler ile keratinositler arasında tekil hücre seviyesinde gerçekleşen hücreden hücreye iletişim, pek anlaşılmış değil.”
Eş kültürlerde beraber yetiştirilen bu iki deri hücresiyle deney yapan (ve ayrıca canlı insan derisi örneklerini inceleyen) araştırmacılar, bu sürecin aslında nasıl çalıştığını daha yakından görmüşler. Şaşırtıcı olan durum ise; bunun, sinirsel iletişimi andırıyor gibi görünmesiymiş.
“Keratinositlerin, melanositleri sarmaladığını ve nöronları andıran yakın bağlar kurduklarını gördük” diyor hücresel biyofizikçi Sanford M. Simon.
Araştırmacılar çalışmada; keratinositlerden gelen kimyasal sinyallerin, melanosit dentritleri içerisinde bulunan ve geçici kalsiyum dalgaları olarak adlandırılan sinyalleri tetiklediğini gözlemlemişler.
İki keratinosit salgısının (endotelin ve asetilkolin) üretilmesiyle tetiklenen bu kalsiyum sinyalleşme işlemi, melanositler üzerinde yer alan ve daha ufak olan, diken benzeri dendritsel yapılarda da gözlenmiş. Araştırmacılar, bunların canlı insan derisinde de görülebildiğini söylüyor.
Daha önce başka hücre türleri de bunu andıran sinyalleşme sistemleri sergilemiş fakat bu sistem genelde sinirsel işlevlerle ilişkilendirildiğinden; deri hücrelerinin bunu yapabildiği bilinmiyormuş.
“Bu yerel ve hücreden hücreye olan iletişim tipi, sinir sisteminin ayırıcı bir özelliği biçiminde görülüyordu” diye açıklıyor araştırmacılar.
“Dentritsel şekiller, sinir sistemine özgü şeyler değil. Fakat melanositlerin üzerindeki gibi sinirsel olmayan dentritlerin, komşu hücrelerden gelen sinyalleri farklı parçalara ayırıp ayıramadıkları bilinmiyor.”
Yeni bulgulara göre, bunu yapabiliyorlar. Söz konusu bulgular, dentritlerden çıkan iğne benzeri yapıların (ki takım bunların, sinirsel dentrit benzeri iğnelere “çok benzediğini” söylüyor) keşfedilmesiyle beraber; deri hücrelerinin iletişiminde daha derin ve bilim insanlarının hiç bilmediği bir karmaşıklığın mevcut olduğunu akla getiriyor.
“Burada, bizim anlamadığımız ve çok gelişmiş bir sinyalleşme seviyesi var” diyor Simon.
“Bu durum, derinin temel fizyolojisine dair heyecan verici sorulara kapı aralıyor.”
Bulgular, Journal of Cell Biology bülteninde sunuldu.
Yazar: Peter Dockrill/ScienceAlert. Çeviri: Ozan Zaloğlu.