201,6 milyon yıl önce Dünya’nın beş büyük kitlesel yok oluşundan biri meydana gelmiş ve yaşayan bütün türlerin dörtte üçü ortadan kalkmıştı. Bu silinme olayı, gezegenin neredeyse bütün kara parçalarını oluşturan Pangea isimli dev bir kıtayı bölen devasa volkanik patlamalara denk geliyordu. Yaklaşık 600.000 yıl boyunca milyonlarca kilometre küp lav püskürmüş ve günümüzdeki Amerika, Avrupa ve Kuzey Afrika kıtalarını birbirinden ayırmıştı. Bu olay Triyas döneminin sonunu ve Jura döneminin başlangıcını temsil ediyordu. Jura döneminde dinozorlar yükselişe geçerek Triyas canlılarının yerini almış ve gezegene egemen olmuşlardı.
Son Triyas Yok Oluş Olayı’nın kesin mekanizmaları uzun bir süredir tartışılmışsa da en belirgin olanı şuydu: Püskürmelerden yüzeye çıkan karbondioksit binlerce yıl boyunca birikmiş, sıcaklıkları pek çok canlı için sürdürülemez seviyelere yükseltmiş ve okyanusları asitlendirmişti. Fakat yeni bir çalışma bunun tersini; asıl suçlunun sıcaklar değil, soğuklar olduğunu söylüyor. Çalışmada, Triyas dönemini sona erdiren ilk lav ataklarının yüz binlerce yıla uzanmadığına ve bu olayların, her biri bir asırdan kısa süren muazzam olaylar olduğuna ilişkin bulgular sunuluyor. Bu yoğunlaşmış zaman diliminde güneş ışığını yansıtan sülfat parçacıkları atmosfere püskürmüş, gezegeni soğutmuş ve üzerinde yaşayan çoğu canlıyı dondurmuştu. Araştırmacılar başlangıçta sıcak olan bir ortamda kademeli şekilde yükselen sıcaklıkların bu işi daha sonra tamamlamış olabileceğini fakat en büyük zararı volkanik kışların verdiğini söylüyor (geç Triyas döneminde atmosferdeki karbondioksit, günümüzdeki seviyenin üç katıydı).
Columbia Üniversitesi İklim Fakültesi Lamont-Doherty Dünya Rasathanesinde çalışan baş makale yazarı Dennis Kent, “Karbondioksit ve sülfatlar sadece zıt yönlerde değil, zıt zaman çerçevelerinde de işliyor” diyor. Karbondioksidin birikip cisimleri ısıtması uzun zaman alıyor fakat sülfatların etkisi oldukça hızlı. Bu da bizi, insanların kavrayabileceği bir aleme götürüyor. Bu olaylar bir ömürlük süre içerisinde gerçekleşmiş.”
Çalışma Proceedings of the National Academy of Sciences bülteninde yayımlandı.
Triyas-Jura yok oluş olayının uzun bir süredir Orta Atlantik Magmatik Sahası’nın (CAMP) püskürmesine bağlı olduğu düşünülmüştü. Fakat Kent ve meslektaşları, 2013 yılında yürüttükleri çığır açıcı bir çalışmada belki de en belirleyici bağlantıyı sunmuşlar. Paleomanyetizma üzerinde çalışan Kent, başlangıçtaki CAMP patlamalarının hemen altındaki tortularda tutarlı bir kutupsallık tersinmesi belirlemiş ve hepsinin, izleri bugün Dünya’nın yaygın kısımlarında görüldüğü üzere aynı anda gerçekleştiğini göstermiş. Daha sonra ise meslektaşları radyoaktif izotopları kullanarak, volkanizmanın başlangıç tarihini birkaç on bin yıllık hata payıyla 201.564.000 yıl öncesi olarak belirlemiş. Bilim insanları bu ilk patlamaların ne kadar büyük olduğunu söyleyemiyor ancak pek çok kişi bu dev CAMP tortularının binlerce yılda birikmiş olabileceğini varsayıyor.
Yeni çalışmada Kent ve meslektaşları, Fas dağlarındaki CAMP tortularından, Nova Scotia’daki Fundy Körfezi’nden ve New Jersey’in Newark Havzası’ndan aldıkları verileri ilişkilendiriyorlar. Kilit bulguları ise şu: Patlamalar zamanında Dünya’nın manyetik kutbunun kaymasını kayıt altına alan kayalardaki manyetik parçacık hizalanmaları. Karmaşık bir süreç dizisi sebebiyle bu kutup, gezegenin değişmeyen dönüş ekseninden (gerçek kuzey) dengeleniyor ve üstüne üstlük her yıl, bir derecenin onda birinin birkaç katı kadar konum değiştiriyor. (Pusulaların tam olarak kuzeyi göstermemesinin sebebi bu). Bu olgu yüzünden onlarca yılda birbirinin içerisine yerleşmiş lavlardaki manyetik parçacıkların hepsi aynı yönü gösterirken, binlerce yıl sonra yerleşen lavlar ise 20 ya da 30 derece farklı yönü gösteriyor.
Araştırmacıların bulduğu şey ise başlangıçtaki beş CAMP lav atağının yaklaşık 40.000 yıla yayılmış olması. Bunların her birinin tek yönde hizalanmış manyetik parçacıklara sahip olması, bu lav atağının manyetik kutup kayması kendini göstermeden önce, 100 yıldan kısa sürede ortaya çıktığına işaret ediyor. Bu dev püskürmelerin o kadar fazla sülfatı o kadar hızlı şekilde yaydığı söyleniyor ki güneş ışığı büyük oranda engellenmiş ve sıcaklıklar hızla düşmüş. Yüzlerce yıl dolaşan karbondioksidin aksine, volkanik sülfat aerosolleri birkaç yıl sonra atmosferden yere iniyor. Dolayısıyla soğuk dönemler çok uzun sürmüyor. Fakat patlamaların hız ve boyutu yüzünden volkanik kışlar yıkıcı olmuş. CAMP dizileriyle 1783 yılında patlayan ve geniş çapta mahsul kıtlığına sebep olan İzlanda’nın Laki volkanına ait sülfatları karşılaştıran araştırmacılar, başlangıçtaki CAMP ataklarının yüzlerce kat daha büyük olduğunu söylüyor.
CAMP katmanlarının hemen altındaki tortularda Triyas dönemi fosilleri yer alıyor: Bunlar ise timsahların büyük karasal ve yarı sucul akrabaları, ilginç ağaç kertenkeleleri, dev ve yassı kafalı yüzergezerler ile pek çok tropik bitkiden oluşuyor. Ardından, CAMP patlamalarıyla beraber ortadan kaybolmuşlar. Ufak tüylü dinozorlar bundan önce onlarca milyon yıl boyunca var olup hayatta kalmış ve sonunda gelişerek kaplumbağalar, gerçek kertenkeleler ve memeliler ile beraber çok daha büyük boyutlara ulaşmışlar. Muhtemelen boyutları ufakmış ve oyuk gibi yerlerde hayatta kalabilmişler.
Lamont-Doherty’de çalışan taşılbilimci ve makale eş yazarı Paul Olsen, “Çevresel etkilerin boyutu, bu olayların ne kadar yoğunlaştığıyla alakalı” diyor. “On binlerce yıla yayılmış ufak olaylar, bir asırdan kısa süreye yoğunlaşmış aynı toplam volkanizma hacminden çok daha düşük bir etki meydana getiriyor. Genel sonuç, CAMP lavlarının sıra dışı şekilde yoğunlaşmış olayları temsil ediyor olması.”
Yazar: Kevin Krajick/Columbia Üniversitesi İklim Fakültesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.