Algoritma ve analizler, artık profesyonel sporlarda, satış tahminlerinde, kredi kararlarında ve araba sigortalarında daha sık kullanılıyor. Yöneticiler ve diğer karar vericiler, artık sadece “içindeki sese kulak vermiyor”. Fakat doktorlar hastalar için tıbbi kararlar verirken, bu gibi bilgileri pek dahil etmek istemiyorlar.
Indianapolis – Indiana Üniversitesi Kelley İşletme Fakültesinde yardımcı pazarlama profesörü olan Hellen Colby ve diğer bir eş yazar, Science bülteninde yayımlanan makalelerinde doktorların sınırlı bilişsel kaynaklarla hasta hakkında karar verirken, genelde karar kuralları veya buluşsal yöntem şeklinde adlandırılan zihinsel kestirme kullanımına bel bağlamayı artık bırakmaları gerektiğini belirtiyor.
Sağlık alanında karar verme üzerinde araştırma yapan Colby ve Denver – Colorado Üniversitesi Sağlık ve Davranış Bilimleri Fakültesinde yardımcı profesör ile lisans çalışmaları başkanı olan Meng Li, Massachusetts Üniversitesinde sağlık ekonomisi yardımcı profesörü olan Manasvini Singh’in Science bülteninde yayımlanan bir makalesine yorum katmaya davet edilmişler.
Colby ve Li’nin makalesi, bültenin on gün önceki sayısında da çıktı.
86.000’den fazla doğumun elektronik sağlık kaydını inceleyen Singh, doğum doktorlarının yalnızca mevcut hastanın belirtilerinin değil; hastanın bir önceki doğumunun sonucunun da etkisi altında kaldıklarını keşfetmiş. Örneğin bir hekim normal doğum sonucunda olumsuz bir sonuçla karşılaştığında, sonraki bebeğin sezeryanle doğmasını tercih edebiliyor veya tam tersi olabiliyor.
“Nedenleme işlemleri, çoğunlukla zaman ile kaynaklardan tasarruf sağlıyor ve oldukça iyi sonuçlar getiriyor. Fakat bazı durumlarda oldukça iyi demek, yeterince iyi anlamına gelmiyor” diyor Colby. “Hayatlar söz konusu olduğunda, karar verme işleminde meydana gelebilecek herhangi bir iyileşme hayat kurtaran sonuçlar doğurabilir.”
Colby ve Li, “kazan-kal-kaybet-değiştir” şeklindeki bir buluşsal yöntemin başka bağlamlarda da öğrenme stratejisi şeklinde belirlendiğini ancak sadece belli durumlarda işe yaradığını vurguluyor.
“Bu nedenleme işlemi, sadece önceki hastanın özelliklerinin mevcut hastanınkiyle eşleşmesi durumunda ve böylece faydalı bir öğrenme deneyimi sunduğunda mantıklı olur. Bu durumda bir hastanın doğumu ters gittiyse, hekim aynı doğum planının çok benzer özellikler ve belirtiler taşıyan başka bir hastada iyi gitmeyebileceğini çıkarabilir” diye yazıyor araştırmacılar. “Fakat aynı hekimin arka arkaya doğum yaptırdığı iki hastanın çok benzer olması beklenmez.”
Araştırmacılar, hekimlerin zihinsel kestirme kullanımında uzmanlık veya eğitim eksikliği bulunduğunu öne sürmüyor; fakat araştırmalar, bunun daha deneyimli doktorlarda bile yaygın bir eğilim olduğunu ortaya koyuyor.
Colby ve Li, uyumsuz nedenleme işlemlerine veya karar verme kurallarına olan bağlılıklarının üstesinden gelmelerine yardımcı olmak için hekimlere birkaç öneride bulunuyor.
Bunlardan ilki, meslek içerisindeki bu olgunun hekimler suçlanmaksızın farkına varılması.
Diğeri de karar önyargılarının anlaşılması ve nedenleme işlemleri hakkında bilgilendirme yapılmasının, olası müdahaleleri destekleyebilecek olması.
Colby bu çalışmanın, doktorlar için alarm zili çalma ya da onları hep en uygun kararlar vermedikleri için azarlama girişimi olmadığını da belirtiyor. Çalışma, sadece önemli bir gerçeği vurguluyor: Tüm uzmanlar gibi, sonuçta doktorlar da insan.
Yazar: George Vlahakis/Indiana Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.