Olası bir tehdidin kokusunu algılayıp tepki verme kabiliyeti, bizim ve diğer memelilerin hayatta kalmasının ön koşullarından biri. İsveç’teki Karolinska Enstitüsünde çalışan araştırmacılar yeni bir yöntem kullanarak, merkezi sinir sistemi bir kokunun tehdit temsil ettiğine karar verdiği zaman beyinde neler olduğunu incelemeyi başarmış. Dört gün sonra PNAS bülteninde yayımlanacak olan çalışma, nahoşluk veya hoşnutsuzlukla ilişkilendirilen olumsuz kokuların olumlu kokulardan daha erken işlendiğini ve fiziksel bir kaçınma tepkisi tetiklediğini gösteriyor.
Çalışmanın birinci yazarı ve Karolinska Enstitüsü Klinik Sinirbilim Bölümünde araştırmacı olan Behzat İravani şöyle aktarıyor: “İnsanların tehlikeyle ilişkilendirilen nahoş kokulara verdiği kaçınma yanıtı, uzun zamandır bilinçli şekilde gerçekleştirilen bir biliş işlemi biçiminde görülmüştü. Fakat bizim çalışmamız, bunun bilinçsiz ve son derece hızlı şekilde gerçekleştiğini ilk kez gösteriyor.”
Koku organı, insan beyninin yaklaşık yüzde beşini oluşturuyor ve milyonlarca farklı kokuyu ayırt etmemizi sağlıyor. Bu kokuların büyük bir bölümü, sağlığımız ve hayatta kalmamıza yönelik bir tehditle ilişkili (kimyasallar, çürümüş gıda vb.). Kokuk sinyalleri, burundan solunduktan sonra 100 ila 150 milisaniye içinde beyne ulaşıyor.
Yaşayan tüm canlıların hayatta kalması, tehlikeden kaçınma ve ödül arama kabiliyetlerine bağlı. İnsanlardaki koku duyusu, zararlı olabilecek uyaranın tespit edilip buna karşı yanıt verilmesinde özellikle önemli görünüyor.
Kaynak: Karolinska Enstitüsü. Çeviren: Ozan Zaloğlu.