Enjekte edilebilen yeni bir biyolojik algılayıcı türü, günün birinde düşüncelerinizi okuyabilir ya da sadece zihninizi kullanarak iletişim kurmanızı sağlayabilir. NeuroSWARM3 adlı bu yeni teknolojiyi geliştiren araştırmacılar, tek bir virüs parçası boyutundaki altın kaplı nano algılayıcıların kan dolaşımıyla yolculuk edebildiğini ve kan-beyin bariyerinden geçebildiğini söylüyor. Beynin içerisine girdiklerinde ise bir tür anten gibi davranıyor ve sinirsel faaliyetleri harici bir cihaza kablosuz şekilde gönderilebilen optik sinyallere çeviriyorlar.
Santa Cruz – California Üniversitesi’nde çalışan araştırmacılar, teknolojinin kısa vadede bilincin gizemlerinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağını düşünüyor. Uzun vadeli muhtemel uygulamalar ise kulağa bilim kurgu gibi geliyor: Düşüncelerinizle mesaj yazmak, dış iskeletleri zihninizle kontrol etmek, nörolojik hastalıkları müdahalesiz şekilde izleyebilmek gibi…
Çalışmanın eş yazarı Ahmet Yanık, “Yüksek hassasiyetli beyin-makine arayüzlerinin geliştirilmesini sağlayacak olan NeuroSWARM3, düşüncelere eşlik eden sinyalleri uzaktan ölçülebilen sinyallere dönüştürebiliyor” diyor.
Teknolojide, nöronların birbirine bilgi göndermede kullandığı elektriksel sinyallerden faydalanılıyor. Bir insan, hareket etmek ve düşünmek de dahil olmak üzere herhangi bir şey yaptığında nöronlar birbirine sinyal gönderiyor. NeuroSWARM3, bu elektriksel faaliyetin gözlemlenmesinde yeni bir yöntem sağlıyor. Aslında Yanık’ın son araştırması, teknolojinin beyin hücrelerinin faaliyetini tek tek algılayacak kadar hassas olduğunu gösteriyor.
Science Focus sitesine konuşan Yanık, “Teknoloji RFID’e benziyor” diyor. Otobüs kartlarından temassız kredi kartlarına ve cep telefonuyla alışveriş yapmaya kadar birçok cihaz ve teknolojinin altında yatan RFID, kablosuz bir radyo frekans teknolojisi. “RFID ile beraber bir geri saçılım dalgası oluşturuyor ve sonrasında size barkodu veya başka bir şeyi ulaştıran statik bir sinyal okuyorsunuz. Bizim yaptığımız çalışmada bu barkod, hücrelerin elektrofizyolojik sinyaliydi. Ancak bu sinyal statik değil ve onu kablosuz şekilde okuyoruz.”
Teknolojiyi inanılmaz hale getiren şey ise nano ölçekte çalışıyor olması. Nano algılayıcı parçacıkların her biri, ufak boyutlarına rağmen kablosuz güç aktarımı yapabiliyor, nöral sinyallerin elektronik dönüşümünü gerçekleştirebiliyor ve bu sinyalleri yayınlayabiliyor. Ayrıca bu nöro sensörler, kan beyin bariyerini aşabilmeleri sebebiyle doğrudan kan dolaşımına enjekte edilebiliyor.
Ancak henüz hayvanlarda veya insanlarda herhangi bir testin yapılmadığını belirtmekte fayda var. Test yapıldığı takdirde işlem, Elon Musk’ın sahibi olduğu Neuralink gibi benzer teknolojilere kıyasla çok daha müdahalesiz biçimde gerçekleşecek. Neuralink’te ameliyatla nakledilen bir mikroçip ve kafatasının yan tarafından kablo sarkıtılması gerekirken, NeuroSWARM3’te ameliyat, implant ya da kablo gerekmiyor. Üstelik nano parçacıklara süresiz olarak güç sağlanabiliyor.
“Bu yeni teknolojinin henüz başlangıç aşamalarında bulunuyoruz fakat ben, üzerine ekleme yapılacak güzel bir temelimizin olduğunu düşünüyorum” diye ekliyor Yanık. “Bir sonraki hedefimiz hayvanlarda deney yapmaya başlamak.”
Yazar: Ian Taylor/BBC Science Focus. Çeviren: Ozan Zaloğlu.