Eski İnsanlar, Mağaradaki Ateşi En Uygun Konumda Yakmış

1
Fotoğraf: iStock

Tarih öncesi arkeoloji alanında yürütülen ve ezber bozan bir araştırma, 170.000 yıl önce yaşayan eski insanların yüksek bilişsel yetiler sergilediğini gösteriyor. Kendi türünde ilk olan bu yeni çalışmada araştırmacılar, duman dağılımının canlandırıldığı yazılım tabanlı bir model geliştirerek bu modeli tarih öncesinden kalma bir bölgeye uygulamış. Bunun sonucunda, mağarada yaşayan eski insanların ateş yakılan ocağı en uygun konuma yerleştirdiğini keşfetmişler. Mağara insanları böylelikle dumana en düşük seviyede maruz kalırken, faaliyet ve ihtiyaçları için de ateşten en fazla şekilde faydalanmış.

Scientific Reports bülteninde yayımlanan çalışmaya Tel Aviv Üniversitesi Arkeoloji ve Antik Yakın Doğu Kültürleri Bölümünde çalışan doktora öğrencisi Yafit Kedar, Prof. Ran Barkai ve Dr. Gil Kedar öncülük etmiş.

Yafit Kedar, araştırmacıların eski insanlardaki ateş kullanımını yıllardır geniş şekilde tartıştığını belirtiyor. Cevap bulunmaya çalışılan sorular arasında ise şunlar bulunuyor: İnsanlar ateşi kontrol etmeyi ve istedikleri zaman ateş yakmayı evrimlerinin hangi noktasında öğrendi? Ateşi ne zaman gündelik şekilde kullanmaya başladılar? Ateşle ilgili olarak mağaranın iç bölümünü etkili şekilde kullandılar mı? Çağdaş insanların tüm bunları yapabildiğini bütün araştırmacılar kabul etse de, daha eski insan tiplerinin beceri ve kabiliyetleri konusundaki tartışmalar devam ediyor.

Yafit Kedar şöyle aktarıyor: “Tartışmanın odak noktalarından biri de, eski insanların uzun dönemler boyunca işgal ettiği mağaralardaki ateşin konumu. Birçok mağarada bulunan çok katmanlı ocaklar, ateşlerin aynı noktada pek çok yıldır yakıldığını gösteriyor. Önceki çalışmalarda, mağaralardaki hava dolaşımını gösteren yazılım tabanlı bir model ile beraber kapalı bir alandaki duman dağılımını canlandıran bir yazılım kullanmış ve kış mevsiminde dumana en az maruz kalan bölgenin, mağaranın arka kısmı olduğunu bulmuştuk. En elverişsiz konum ise mağaranın girişiydi.”

Mevcut çalışmada ise araştırmacılar, duman dağılım modellerini geniş çaplı araştırmaların yürütüldüğü tarih öncesi bir bölgeye; Fransa’nın güneydoğusunda yer alan Lazaret Mağarası’na uygulamışlar. Eski insanlar, yaklaşık 170.000 ila 150.000 yıl önce burada yaşamış. “Modelimize göre, önceki çalışmalar ışığında ocağın mağaranın arkasına yerleştirilmesi, duman yoğunluğunu en aza indiriyor ve dumanın mağaradan dolaşıp tavanın hemen dibinden çıkmasını sağlıyor. Fakat incelediğimiz arkeolojik katmanlarda ocak, mağaranın merkezine konumlandırılmıştı. Mağarada yaşayanların neden bu noktayı seçtiğini ve duman dağılımının, mağaranın mekansal olarak faaliyet alanlarına bölünmesinde önemli bir etken olup olmadığını anlamaya çalıştık” diyor Yafit Kedar.

Araştırmacılar bu sorulara cevap bulmak üzere, 290 metrekarelik mağaranın içinde 16 varsayımsal ocak bölgesine dönük bir dizi duman dağılım canlandırması yürütmüş. Varsayımsal ocakların her birinde, 50 cm’lik aralıklarla zeminden 1,5 metre yükseğe yerleştirilen binlerce canlandırma sensörü kullanarak mağara genelindeki duman yoğunluğunu analiz etmişler.

Yapılan ölçümler, dumana maruz kalmanın sağlık açısından oluşturacağı sonuçları anlamak için Dünya Sağlık Örgütünün ortalama dumana maruz kalma önerileriyle karşılaştırılmış. Bu şekilde, mağarada her bir ocak için dört faaliyet bölgesi çıkarılmış: Yüksek duman yoğunluğu sebebiyle aslında yasak bölge olan bir kırmızı bölge; birkaç dakikalığına durmaya uygun bir sarı alan; birkaç saat veya gün durmaya uygun bir yeşil alan ve dumansız olan bir mavi alan.

Yafit ve Gil Kedar şöyle aktarıyor: “Birim mekana düşen parçacık sayısının ölçümüne göre belirlenen ortalama duman yoğunluğunun, aslında ocak mağaranın arka tarafına konulduğunda en düşük olduğunu keşfettik; tıpkı modelimizde tahmin edildiği gibi. Fakat bu durumda, uzun süreli faaliyet için en uygun yer olan düşük duman yoğunluklu alanın ocağa uzak kaldığını da gördük.

Eski insanlar bir dengeye ihtiyaç duymuştu; en düşük duman miktarına maruz kalırken çalışabilecekleri, yemek yapabilecekleri, yiyebilecekleri, bir araya gelebilecekleri, kendilerini ısıtabilecekleri kadar yakın bir ocağa. Nihayetinde tüm ihtiyaçlar hesaba katıldığında (gündelik faaliyetlere karşılık dumana maruz kalmanın zararları), mağara sakinleri ocaklarını mağaradaki en uygun noktaya yerleştirmiş.”

Araştırmacılar mağarada, çok fazla dumana maruz kalmaktan kaçınırken ocağın sunduğu faydaların da keyfini çıkarmak için ocağı yerleştirmenin en uygun olacağı 25m2’lik bir alan belirlemiş. Ayrıca çok ilginç bir şey daha bulunmuş: Çalışmada incelenen çeşitli katmanlarda, eski insanların aslında ocaklarını bu alanın içine yerleştirdiği ortaya çıkmış.

Prof. Barkai şöyle devam ediyor: “Çalışmamız, hiçbir algılayıcı veya canlandırıcısı olmayan insanların, 170.000 yıl öncesi kadar erken bir zamanda ocakları için mükemmel konumu seçebildiklerini ve mağaranın alanını yönetebildiklerini gösteriyor; modern insanların Avrupa’da ortaya çıkmasından çok uzun zaman önce. Bu kabiliyet pratik zeka, tecrübe ve planlı eylemi yansıtmanın yanında dumana maruz kalmanın sebep olduğu zararların da farkında olunduğunu gösteriyor. Ek olarak geliştirdiğimiz bu canlandırma modeli, yeni bölgelerde kazı yapan arkeologlara yardımcı olabilir ve ocak ile faaliyet bölgelerini en uygun yerlerde aramalarını sağlayabilir.”

Bilim insanları gelecekte yapılacak çalışmalarda bu modeli kullanarak; farklı yakıtların duman dağılımı üzerindeki etkisini, faal bir ocağın yer aldığı mağaranın yılın farklı zamanlarındaki kullanımını, birkaç ocağın eş zamanlı şekilde kullanımını ve diğer alakalı konuları araştırmak istiyor.

 

 

 

 

Kaynak: Tel Aviv Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

1 Yorum

  1. Bu insanlar da en azından tahminim deneme yanılma yöntemi kullanmişlardir Ayrıca İnsan oldukları için şimdikilere göre beyinleri çokta iyi
    Çalişiyormuş

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz