Esrar ve Acı Biber Bağırsak Hastalıklarına Çare Olabilir

4

Kalın bağırsağınızdaki iltihabı tedavi etmek için Sriracha sosunu kullanmayın.

Bağırsağınız bağışıklık sisteminizdeki gizemin önemli bir parçası.

Vücudun geri kalanının aksine mide, vücuda alınan maddeleri ayırt etme konusunda pek başarılı sayılmaz. Midemiz vücudun yakıt ihtiyacını karşılar ve bu yüzden yabancı cisimlerle sürekli olarak besin formunda karşılaşır. Connecticut Üniversitesi Tıp Fakültesinden immünolog  Pramod Srivastava: ‘Eğer yediğimiz yiyecekleri kendimize enjekte edersek, büyük bir bağışıklık kazanırız. ’dedi.

Bağırsağımızın bağışıklık sistemi vücudumuzun diğer bölgeleri gibi davranmaya başladığında; bağırsak iltihaplanır, kendi hücrelerine saldırmaya başlar ve bunun sonucunda hasta oluruz. Çölyak (glütene karşı otoimmün bir reaksiyon) ve ülseratif  kolit ( İki iltihaplı bağırsak hastalığından biri, diğeri Crohn’dur.) hastalıkları, bağışıklık sistemimiz besinlere ve kendi vücudumuza fazlalık gibi davrandığında ortaya çıkar. Bu koşullar hastaları müthiş bir acı içinde bırakırken, beslenme bozukluğu ve kolon kanseri riskini de arttırır. Ancak eğer araştırmacılar bağışıklık sistemimizin bu immünolojik tepkisini azaltmanın bir yolunu bulurlarsa, bir tedavi yöntemi geliştirmek mümkün olabilir.

Srivastava’nın Ulusal Bilimler Akademisi Bildiriler Kitabı’ndaki son çalışması, tedavi bulmaya bir adım daha yaklaşabileceğimizi gösteriyor. Vücudun ürettiği ve esrarda bulunan kimyasallara çok benzer bir madde olan anandamid’in, farelerin bağışıklık sistemini sakinleştirilmesine yardımcı olduğunu keşfetti. Eğer çalışmaları insanlar üzerinde devam ederse, sonunda ülseratif kolit için bir tedavi olabileceğini belirtti. Srivastava’nın bu sonuca nereden geldiğini anlayabilmek için önceki çalışmalarına bakmak yardımcı olabilir. Srivastava bağışıklık hücrelerinin yüksek sıcaklığa maruz bırakıldığında aktif hale geldiğini, başka bir deyişle çalışmaya başladığını gözlemledi. Önceki çalışmalara göre de yüksek vücut sıcaklığının bağışıklık hücrelerini daha iyi çalıştırdığı biliniyor. Ancak Srivastava bu durumun neden olduğunu bilmek istedi. Hücreler ortam sıcaklığının arttığını nasıl biliyordu?

Srivastava, “Yüksek sıcaklıklara maruz kaldıklarında sinirlerde açılan bazı kalsiyum hücrelerinin bulunduğu biliniyordu,” dedi. “Öyleyse,eğer el sıcak bir soba ile karşılaşırsa, bu kalsiyum hücreleri açılır, kalsiyum sinire girer ve sinir uyarısı beyine gider ve sonunda sobanın sıcak olduğunu biliriz’’ Bu mekanizmayı oluşturan kalsiyum kanalı aynı zamanda petri kabındaki bağışıklık hücrelerinin sıcaklığı nasıl anladığını da açıklar.
Srivastava eğer yüksek sıcaklık bağışıklık hücrelerini fiziksel olarak  aktifleştiriyorsa, kapsaisinin de (biberi acı yapan madde) aynı etkiyi yaratıp yaratmayacağını merak ediyordu. Cevap evet. Acı biberlerle birlikte petri kabına konulan bağışıklık hücreleri, yüksek sıcaklığa maruz kaldıkları zamanki davranışlarının aynılarını gösterdi.

Ancak acılı bir yemeği yediğimiz zaman hücrelerimiz direkt olarak kapsaisine maruz kalmaz. Bu yüzden Srivastava gerçek tepkimize benzemesi için Tip 1 Diyabetli(IBD gibi otoimmün inflamasyondan kaynaklanan hastalık) fareleri kimyasalla besledi. Petri kabı deneyleri, ısının ve kapsaisinin bağışık hücrelerini daha aktif hale getirdiğini gösterdiğinden, kapsaisin verilen farelerin kontrol grubuna göre daha fazla şeker hastalığı geliştirmiş olması gerekirdi. Ancak tam tersi oldu. Srivastava’nın bulduğuna göre kapsaisin bağırsaktaki bağışıklık hücrelerini hızlandırmadı, onları soğuttu. Kapsaisinle beslenen fareler diyabetik olmayı bıraktı.

Bu durum başka bir şeyi ortaya çıkardı. Özel bir bağışıklık hücresi,CX3CR1 aktifleşti. Vücudumuzun sağlıklı olmak için düzenli olarak acı biber alması gerekmediğinden, Srivastava başka neyin kapsaisinle aynı kalsiyum kanalına bağlandığını görmek için araştırmaya başladı. Sonunda anandamidin yaptığı şeyi keşfetti.

1980li yıllarda araştırmacılar vücudumuzda neden kannabinoid reseptörleri olduğunu araştırırken anandamidini keşfetti. Esrarın içinde bulunan kannabinoidler,beyindeki sinir iletimini değiştirebilecek kimyasal sınıfın bir parçasıdır. Doğa,insanların taşlanabileceği şekilde bu sensörleri geliştirmedi:
Anandamid esrar içinde bulunan kannabinoidlere benzer, ancak vücudumuz onu üretir.

Srivastava: ‘Anandamidi keşfeden kişinin hint diline bir ilgisi var olmalı.Hindistan’da ‘anada’ kelimesi neşe anlamına gelmekte.’dedi.

Anandamidin mutlaka bir mutluluk uyandırıp uyandırmadığını kimse bilmiyor, ancak anandamid verilen fareler, kapsaisin verilmiş fareler gibi soluk borusundan mideye doğru uzanan aynı iyileşme etkilerini yaşamıştır. Srivastava farelere kapsaisin verdiğinde vücutlarının anandamid üretimini teşvik ettiği keşfetti. Her iki durumda da, sonuç olarak, bağırsaklarını iyileştiren anandamid vardı, bu da esrar gibi diğer kannabinoidlerin de benzer bir etkiye sahip olabileceğini düşündürüyordu.

Tüm çalışmalarda olduğu gibi, burada da bazı sınırlamalar var. Srivastava’nın çalışmaları insanlar üzerinde değil, fareler üzerinde yapıldı. Yine de bu çalışması esrarın rahatsızlıklarının bir kısmını hafiflettiğini bulmuş olan IBD hastalarının anekdotlarına ve acı biber yiyen kişilerin daha uzun yaşadığını keşfeden diğer araştırmalara uygun düşüyor.

Anandamid bir kannabinoid olduğundan, oldukça sıkı bir şekilde düzenlenmiştir-insanlara öylece veremezsiniz. Sonuç olarak, Srivastava, yasallaştırmanın yemekleri tüketen kolit hastalarında herhangi bir iyileşmeye yol açıp açmadığını görmek için, tıbbi esrar ülkesi olan Colorado’daki halk sağlığı yetkilileriyle çalışmayı umuyor. Eğer varsa, bu Srivastavanın deneyini insanlar üzerinde yeniden yapmak için bir ortam yaratmasına yardımcı olabilir.

Peki bu arada neler olacak?  Colorado’da yaşıyorsanız ve IBD’niz için yeni bir şeyler denemek istiyorsanız, şanslı olduğunuzdan emin olabilirsiniz. Ancak çoğu hasta, muhtemelen evde çalışma sonuçlarını kendileri üzerinde gözlemlemekten vazgeçmeli: birçok IBD hastası, muhtemelen mide asidini arttırdığı ve genellikle köpek üzümü içerdiğinden baharatlı gıdalara olumsuz tepkiler gösterdi. Bu yüzden acı sos yemek vücudunuzun anandamid üretimini artırmak için güvenli bir yol olmayabilir.

 

 

4 YORUMLAR

  1. Brezilyada bir üniversitede propolis ile ülseratif kolit ve Crohn hastalığı olanlar
    üzerinde çok geniş bir deney yapılarak Propolisin bu hastalığa iyi geldiği kanıtlanmıştır araştırmanın çevirisini
    yayınlıyorum diliyenler aşağıdaki linkten araştırmanın tamamına ulaşabilirler.Yıllardır Propolisin iltihaplı bu tür
    hastalıkların bir numaralı tedavi edici unsuru olduğu biliniyordu, bu araştırmada bizi doğrulamış oldu.
    Propolis içerisindeki flavonoidlerin içeride ve dışarıda antimikrobiyal ve anti-inflamatuar olduğunu biliyorduk,Crohn
    hastalığının ve ülseratif kolitin Propolis tedavisi ile ilgili çalışmaları bulmuştuk.Crohn hastalığı (CD) ve ülseratif kolit
    (UC) inflamatuar bağırsak hastalığının (IBD) iki büyük tipini temsil eden kronik idiyopatik inflamatuar bozukluklardır.
    Bu hastalıklar gastrointestinal sistemi etkiler ve seyrini değiştirme dönemleri remisyon ve flare-up ile karakterizedir.
    2013 yılında CrohnHastalığı üzerinde bir çalışma yapılmıştır. İki grup tedavi edildi – bir tanesi Propolis
    diğer grup ise mesalazin lavmanları ile. Propolis uygulamasından on iki gün sonra % 80’inde iltihaplanma
    azaldı,% 60’ı orta derecede sızıntı,% 20’sinde hafif infiltrat vardı. Şu anda mesalazine ile tedavi edilenlere % 60 oranında
    yoğun infiltratlar,% 20’sinde hafif infiltratlar,% 20’sinde artık iltihap görülmedi.Bu sonuçlar, Propolis tedavisinin terapötik
    etkisinin yüksek olduğunu, ancak kapsamının daha geniş olduğunu,düşündürmektedir. Mesalazine’in anti-inflamatuar etkisi,
    yalnızca kendisine iyi cevap verenlerde(tedavi verilen nüfusun yarısından azında) daha az ve daha etkisizdi. Enflamasyon,
    her iki ilaca 12 gün tedaviden sonra da devam etti.İndükte kolit olanlar ayrı ayrı ve birlikte propolis ve mesalazine ile tedavi edildi.
    Bilim adamları,Propolisin Crohn tedvisinde son derece etkili olduğu sonucuna vardı. Propolisin anti-enflamatuar etkisi, inflamasyonun azalmış
    yoğunluğu ile kistlerin ve apselerin sayısındaki azalma ile gösterildi. Ayrıca, Propolis in,Ülseratif kolit tedavilerinde kullanıldığında,
    son derece etkili olduğunu keşfettiler.Deneysel Olarak İndüklenen Ülseratif Kolitin Tedavisinde Propolisin kullanımı bu sitede bulunabilir:
    http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/mıPMC3786476/
    Netice olarak,Ülseratif kolit ve Crohn gibi inflaasyonel ve enfeksiyonelrahatsızlıkların modern tıp ta
    çeşitli ilaçlar ve antibiyotik lerle tedavilerinin olmadığı artık herkesçe bilinmektedir.Yüzyıl ın mucize ilacı olan Propolis tüm bu hastalıkları
    en etkin, kalıcı, yanetkisiz, kesin tedavi eden tek doğal Antienflamatuar ve Antibiyotik tir.
    Propolis en güçlü kimyasal bazlı sentetik antibiyotik ten 100 misli daha güçlü dür.Ülseratif Kolit ve Crohn un tedavisi ile birlikte Doğal
    İmmunoterapi yöntemi ile bağırsak florasının,iyileştirilmesi, yani.Bağişıklık sisteminingüçlendirilmesi gerekmektedir.Organik Sertifikalı
    ürün temini ve Ülseratif kolit ile Crohn un Apiterapi ve İmmunoterapiyöntemleri ile tedavi yöntemleri için ,,,,05050658499 ve 05324063215 nolu
    telefonlarımdan ve Whattsapp tan ulaşabilirsiniz.Saygılarımla,Kadir Onay

  2. 14 yıllık crohn hastasıyım. kenevirin ve yağının, hastalık üzerine olumlu etkilerini yurtdışından kaynaklar dahil birkaç yerde rastlamıştım. ayrıca d vitamini takviyesinin de sıkıntıların hafifletilmesi konusunda yardımcı olduğu yazıyor. ben bu kenevir yağını yarından itibaren konuyla alakalı bir denemek istiyorum.
    propolis yorumu gördüm yukarıda.
    3 ay düzenli olarak günde 10 damla olacak şekilde kullanmıştım bunu 2 sene kadar evvel.
    hastalığın alevlendiği bir dönemdi ve remisyonda hiç fayda alamadım.
    propolis’in başkaca faydalarını olduğunu biliyorum ama ibh için kesin konuşulması yanlış, onu diyeyim.
    10 yıldır hastalıkla alakalı gluten diyetinden probiyotik beslenmeye omega takviyesinden 65 gr’lık msd dozuna kadar karşıma gelen hemen her mantıklı tedavi yöntemini bir yerinden denemiş biriyim.
    her hastada farklı olabilir sonuç, şunu anladım besin takvimini çıkaracak ve ona göre besleneceksin, stresten uzak duracaksın. crohn’un remisyonda kalma yolu bu.

  3. Tüm hastalara şifa diliyorum, iki sene chron hastalığı çektim iyileṣmek için denemedigim birsey kalmadı… sorumluluklarim ağırdi sevdiklerim için iyileṣmem gerekiyordu ve iki senenin sonunda kafam iyice bozuktu eskiden ara ara kulllanmis olduğum esrar geldi aklıma birtane içtim doktorun verdiği ilaçlardan daha etkili olduğunu anladım… ilk ictigimde karnım çok ağrıdi ama onun normal olabilecegini düşündüm çünkü ilk ictiginizde hemen iltihapla kavga yaptığı için ağzrının bu yüzden olabilecegini düşündüm… Her gün birtane sigara gibi içiyorum hastalıktan eser kalmadı 20 kilo sagliksiz kilo verdim ne gobek kaldı nede sıkıntı. Ben sevdiğim için günde birtane veya ikitane içiyorum. Normale haftada bir defa icmekte yeterli olabilir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz