ANDREW QUODLING, QUEENSLAND TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ, sosyal medya ortamlarının denetimini araştıran doktora adayı
Facebook’un kurucusu ve baş yöneticisi Mark Zuckerberg, şirketinin kullanıcı verilerini nasıl idare ettiği konusundaki endişeler üzerine bu hafta ABD’li siyasetçilerin önünde iki gün sorguya çekilmişti.
Ancak Facebook’un, sosyal medya devine kaydolmamış olan insanlar üzerinde sahip olduğu veriler de incelendi.
Zuckerberg kongrede ifade verdiği sırada, “gölge profiller” olarak bilinen şeyden haberinin olmadığını iddia etti.
Zuckerbeg: Onu – Onu bilmiyorum.
Son beş yıldır Facebook’un bu kullanıcı dışı veri toplama unsurunu tartıştığımız ve söz konusu uygulamanın o zamandan beri Packet Storm Security sitesindeki uzmanlarca ortaya çıkarıldığı göz önüne alındığında, bu durum telaş verici bir boyut kazanıyor.
Belki Zuckerberg’in bilmediği şey, sadece “gölge profiller” cümlesidir. Cümle pek anlaşılır değildi, ancak bu cevap diğer insanları ikna etmedi.
Zuckerberg just said he's "not familiar" with the term "shadow profiles."
That is bullshit of the highest order.
— Will Oremus (@WillOremus) April 11, 2018
Zuckerberg, “gölge profiller” kavramını “bilmediğini” söylemekle yetindi.
Bu şey bir saçmalık, hem de en yüksek dereceden.
Facebook’un ileriye etkili durumdaki veri toplama işlemleri, geçtiğimiz yıllarda inceleme altındaydı; özellikle araştırmacılar ve gazeteciler, gölge profiller üzerinde rapor hazırlamak için Facebook’taki “Bilgilerinizi İndirin” ve “Tanıyor Olabileceğiniz Kişiler” isimli araçların işleyişlerini araştırdığı zaman.
Gölge profiller
Gölge profilleri basit şekilde açıklamak için, üç kişiden oluşan (Emre, Cem ve Ramiz) ve birbirlerini halihazırda tanıyan, ayrıca telefonlarında birbirlerinin eposta adresleri ve telefon numaları bulunan basit bir sosyal grup hayal edelim.
Eğer Emre Facebook’a katılırsa ve telefonundaki kişileri Facebook sunucularına yüklerse, o zaman Facebook ileriye etkili şekilde, kendisinin yüklediği bilgiye dayalı olarak kendisinin tanıyor olabileceği arkadaşları önerebilir.
Şimdilik Emre’nin kendi arkadaşları arasında Facebook’a katılan ilk kişi olduğunu hayal edelim. Kendisinin yüklediği bilgiler, hem Cem hem de Ramiz için gölge profiller oluşturmak için kullanılıyor; yani eğer Cem veya Ramiz katılırsa, Emre onlara arkadaş olarak önerilecek.
Daha sonra Cem Facebook’a katılıyor ve o da telefonundaki kişileri yüklüyor. Gölge profil sayesinde, Facebook’un “Tanıyor Olabileceğiniz İnsanlar” özelliğinin içerisinde Emre ile önceden hazır bir bağlantısı bulunuyor.
Bununla beraber Facebook, Ramiz’in sosyal çevresi hakkında daha fazla şey öğrendi; Ramiz Facebook’u hiç kullanmamış ve bu yüzden veri toplama politikalarını hiç kabul etmemiş olmasına rağmen.
Kulağa korkutucu gelen ismine rağmen, Facebook’un gölge profil oluşturması ve kullanmasında ille de herhangi bir kötülük veya kötü niyet olduğunu düşünmüyorum.
Görünüşe göre bu, Facebook’un insanları birbirine bağlama hedefine hizmet etmesi için ciddiyetle tasarlanmış bir özellik. Bu hedef ayrıca, Facebook’un büyüme ve reklam cazibesi kazanma konusundaki ekonomik güdüleriyle de açık şekilde uyumlu.
Ancak söz konusu uygulama; rıza, veri toplama ve kişisel olarak teşhis edilebilir bilgi etrafındaki bazı zorlu meseleleri ortaya çıkarıyor.
Hangi veriler?
Zuckerberg’in bu hafta karşı karşıya kaldığı sorulardan bazıları, Facebook’un kullanıcılardan topladığı verilerle ve kullanıcıların gösterdiği rıza ve verdiği (veya verdiğinden haberdar olmadığı) izinler ile ilgili meselelere dikkat çekti.
Facebook, “verilerinizi” tanımlarken genelde epey tedbirli davranıyor ve kullanıcı verilerine “sahip olduğu” fikrini reddediyor.
Bununla beraber Facebook üzerinde çok miktarda veri bulunuyor ve hangisinin tam olarak “sizin” olduğu veya sadece “sizinle ilgili veriler” olduğu her zaman net değil.
“Sizin verileriniz”, soyut olarak sizin gönderileriniz, fotoğraflarınız, videolarınız, yorumlarınız, içeriğiniz vb. şeyleri kapsıyor. Bunlar, telif hakkı alınabilen bir çalışma veya fikri mülk şeklinde düşünebilen herhangi bir şey olabilir.
Bundan daha bulanık görünen şey ise, tarafınızdan sağlanan verilerden ziyade, “sizin hakkınızda” olan verilerle ilgili sahip olduğunuz hakların durumu.
Bu veriler, sizin var olmanızla veya Facebook’a olan sosyal yakınlığınızla oluşturuluyor.
“Sizin hakkınızdaki” veri örnekleri arasında, internette gezinme geçmişiniz ve çerezlerden, takipçi piksellerden ve beğenme tuşu aracından toplanan veriler yer alabilir. Söz konusu veriler ayrıca, Facebook kullanıcıları sitenin kendi telefon veya eposta kişi listelerine erişmesine izin verdiğinde temin edilen sosyal grafik verisiyle de elde edilebilir.
Çoğu internet sitesi gibi Facebook da, kullanıcıların gönderdiği fikri mülklere dair herhangi bir sahiplik iddiasını reddediyor.
Facebook, sunduğu hizmetler hükmünde telif hakkı meseleleriyle ilgili zor duruma düşmekten kaçınmak amacıyla (kullanıcı sözleşmelerinin ve Haklar ve Sorumluluk Beyanı’nın bir parçası olarak) şunu talep ediyor:
…Facebook üzerinde veya Facebook ile bağlantılı şekilde gönderdiğiniz herhangi bir fikri mülkü kullanmak için; bir kimse veya zümreye has olmayan, nakledilebilir, alt lisans alınabilen, imtiyazsız, dünya çapında lisans (Fikri mülk lisansı). Bu fikri mülk lisansı, fikri mülk içeriğiniz diğer kişilerle paylaşılmadığı ve onlar bunu silmediği sürece, içeriğinizi veya hesabınızı sildiğiniz zaman sona erer.
Veri korkuları
Eğer Facebook’taysanız, birkaç yılda bir etrafta dolaşan ve şunları söyleyen bir gönderiyi muhtemelen görmüşsünüzdür:
Yeni Facebook ilkelerine karşılık olarak, telif haklarımın bütün kişisel detaylarıma bağlı olduğunu beyan ederim…
Bunun gibi veri korkularını görmeye devam etmemizin sebeplerinden biri de, Facebook’un sönük şekilde bildirdiği kullanıcı hakları ve veri politikalarının, kullanıcılarda kafa karışıklığı, belirsizlik ve şüphe oluşmasına katkıda bulunması.
Cumhuriyetçi milletvekili John Kennedy, bu hafta Zuckerberg’e bu konudan bahsetmişti.
Milletvekili John Kennedy’nin bağırması, Facebook’un politika iletişiminin kusurlarına karşı güçlü, ancak adil bir değerlendirmeydi.
Sorgudan sonra
Zuckerberg ve Facebook’un, bu kongre sorgusuna bakarak, kullanıcılara karşı olan sorumluluklarında mücadele verdiklerini ve bazen başarısızlığa uğradıklarını öğrenmesi gerekiyor. x
Facebook’un kullanıcılarıyla, onların sitedeki hakları ve sorumluluklarının yanında, Facebook’un da onlara borçlu olduğu sorumluluklar konusunda artık daha güçlü şekilde iletişim kurmaya çalışması önem taşıyor.
Bu faaliyet, sadece farkındalık şeklindeki bir halkla ilişkiler kampanyasının ötesine uzanmalı. Facebook kullanıcılarının ve Facebook’ta bulunmayan kişilerin, kendi verileri, hakları ve kişisel verileri ile gizliliklerini nasıl anlamlı şekilde koruyabilecekleri konusunda gerçekten bilgilendirilmesi ve eğitilmesi hedeflenmeli.
Facebook’un bir internet ortamı olarak ne kadar büyük ve dünya çapındaki kullanıcıları için ne kadar önemli olduğu göz önüne alındığında, yasalar peşini bırakmamaya devam edecek.
İdeal olarak şirket, Facebook’in sermayedarları (kullanıcıları) ile olduğu kadar, kullanıcılara bu alanlarda yetki sağlamaya çalışan sivil toplum grupları ve düzenleyici kurumlar ile de danışma ve reform faaliyetlerine gerçek anlamda katkıda bulunmaya çalışmalı.
The Conversation