Galaksinin Koruyucuları 2: Bir Biliminsanının İncelemesi

2

Ne kadar muhteşem?

Galaksinin Koruyucuları 2, bir başka ünlü galaktik filmin çıkışı ile birlikte sinemalarda seyirciyle buluşurken, Yıldız Lordu Peter Quill ve çetesi geri dönüyor.

Kendisi, şamata ile ilgi duyduğunuz karakterleri ve 2014 yılındaki ilk bölüm olan Galaksinin Koruyucuları‘nı gölgede bırakan göz alıcı görselleri birleştiren, son yıllarda gördüğüm en eğlenceli filmlerden biri.

Takımımız, “Yıkılan Karışık Kaset #2“nin yıkılan müzikleriyle birlikte Quill’in (Chris Pratt’in canlandırdığı) gizemli neslini aydınlatıyor ve birkaç yeni karakter ile tanışıyor (tanıtım yazılarını dikkatlice izleyin). Eski rakipler yeni müttefikler oluyor ve çizgi romanın hayranları için dükkanda bazı ikramlar bulunuyor.

Fakat peki ya filmdeki esas bilim ve bunun yığılma şekli?

Filme, eğitimsel bir belgesel değil de eğlence için yapılmış ve gişe rekorları kıran bir film olması dolayısıyla çok cömert şekilde izin vererek başlayacağım. Bununla beraber, filmde matematik ve bilimle dolu senaryoların bazılarına takılıp kalmak her zaman eğlencelidir.

Ancak şimdiden uyaralım, birazdan vereceğimiz bazı bilgiler filmi henüz izlemeyenler için sürprizi kaçırabilir. Filmi izlemediyseniz, izledikten sonra okumanız daha iyi olur.

Matematiğin şaka gibi iflası

Filmde aşikar matematik iflaslarının, mizahın bütünleyici bir parçası olarak kullanıldığını görmek harikaydı.

Beklendiği üzere, filmdeki kötü karakterlerin bazıları bilhassa zeki değil ve unutulmaz bir sahnede, ağız sulandırıcı bir para ikramiyesi hakkında tartışırken, temel matematiği (temel kesirler ve yüzdeleri) birkaç farklı şekilde berbat ediyorlar.

Matematik iflasları, diğer filmlerde ve televizyon şovlarında mizah olarak kullanılmıştı; Star Trek‘te William Shatner’in yarım ağızlı matematiği iyi bir örnektir:

Ancak bunlar epey basit olan matematik becerisizlikleridir ve filmin geri kalanında pek çok diğer matematik ile bilim bulunuyor.

Bir kuantum asteroit alanından kaçmak

Filmdeki pek çok yıldız gemisi kovalamacasından birinde, gemiler bir kuantum asteroit alanı adı verilen şeyin içinden geçmek zorunda kalıyorlar.

Gemiler alanın içinden geçerken, asteroitler rastgele şekilde beliriyor ve kayboluyor ve bu yolu kaçmak için çok tehlikeli hale getiriyor (bütün asteroitleri görebildiğiniz geleneksel asteroit alanları üzerine güzel bir yaklaşım).

Peki bir geminin kuantum asteroit alanını atlatma şansı nedir?

Alan, çoğunlukla boşluktan oluşuyor gibi görünüyor. O yüzden, geminin alan içinde harcadığı her saniye için, bir asteroidin aniden geminin tepesinde belirme ve onu yok etme ihtimalinin 100’de 1 olduğunu söyleyelim.

Eğer bir gemi, alanın uzunluğu boyunca giderken 3 dakika harcarsa, geminin oradan kurtulma şansını hesaplayabiliriz:

= (saniye başına hayatta kalma şansı)saniye

= (1 – saniye başına yok olma ihtimali)saniye

= (1 – 0.01)3 × 60

= (0.99)180

= yüzde 16.38

Bu 6’da bir ihtimal aslında epey yüksek. Filmi izleyince, birçoğu geçemiyor gibi görünüyor (tabii ki kahramanların dışında).

Eğer tam olarak kaç tane geminin geçtiğini bilirsek, saniye başına hayatta kalma oranını çözebiliriz. 100 gemiden 1 tanesinin (sadece kahramanların gemisi) geçmeyi başardığını söyleyelim, o halde alandan kurtulma ihtimali saniye başına şöyle olur:

= (Alandan sağ çıkma şansı)1/saniye

= (Alandan sağ çıkma şansı)1/180

= (0.01)1/180

= 0.9747

= yüzde 97.47

Bu durum, asteroitlerin daha yüksek tehlike içerdiğini öne sürüyor; yani herhangi bir saniyede, bir kuantum asteroit tarafından yok edilme ihtimali yüzde 2.53.

İrtifa el bombaları

Roket Rakun (yine bir parça tanınmaz şekilde Bradley Cooper tarafından seslendirilmiş) bu filmde de birkaç tane popo tekmeliyor.

Bir diğer benzersiz silah ise, uzaylıları havaya fırlattıktan sonra yere düşüren bir çeşit elektriksel etki mayını (tanıtımı izleyin):

Uzaylıları çam ağaçlarının tepesine (30m diyelim) ulaşacakları kadar fırlatmak için, patlamanın hızını hesaplayabiliriz.

2 × yerçekimi × yükseklik değişimi = v-son2 – v-ilk2

Uzaylının hızı tepede (v-son) sıfırdır, bu yüzden:

2 × -9.81 × 30 = 02 – v-ilk2

v-ilk2 = 2 × 9.81 × 30

v-ilk = kare kök (2 × 9.81 × 30)

v-ilk = 24.26 m/s

 

O halde uzaylıları ağaçların tepesine kadar fırlatmak için mayının onları yaklaşık 24m/s’lik bir ilk hızda yukarı doğru itmesi gerekecek.

Bu aslında, ses hızından daha hızlı gidebilen (yine de patlamanın çarptığı nesneler o kadar hızlı gitmeyebilir) tipik geleneksel patlayıcılar ile karşılaştırıldığında çok düşük bir patlama hızı (muhtemelen zararı azaltıyor).

Her gezegeni ziyaret etmek

Harika şekilde Ego olarak adlandırılmış karakterlerden biri (Kurt Russell), galaksideki bütün gezegenleri olmasa bile pek çoğunu ziyaret ederek pek çok yıl geçirmiş.

Bu durum, hayal edebileceğiniz gibi önemsiz bir kahramanlık değil.

Geçenlerde yapılan bir çalışmaya göre, Samanyolu galaksimizde yaklaşık 100 milyar adet gezegen olabilir.

Bütün bu gezegenleri ziyaret etmenin normalde ne kadar zaman alacağını hesaplamak için, şu adı çıkmış seyyar satıcı problemini çözmeniz gerekir. Bu problem, bir miktar konumu ziyaret etmenin en hızlı yolu hakkındadır.

Şanslıyız ki bu özel karakterin düzenli olarak ana üssüne geri dönmesi gerekiyor. Üslerinden uzağa her gezinti yaptıklarında sadece bir gezegeni ziyaret ettiklerini varsayarak, hesaplamayı bir miktar basitleştirebiliriz.

Ayrıca, Samanyolu’nun ne kadar büyük olduğunu bilmemiz gerek. En iyi tahminler, bunun çap olarak 100.000 ila 180.000 ışık yılı arasında olduğu yönünde. Bunu kolaylaştırmak için, onun 140.000 ışık yıllık tekdüze bir çapa sahip olan bir çember olduğunu söyleyebiliriz.

Ayrıca, ana üssün en uygun şekilde galaksinin merkezinde bulunduğunu varsayarak da işleri kolaylaştırabiliriz.

Yolcumuzun, bir gezegene gidip geri gelmek için 100 milyar seyahat yapması gerekecek.

Yıldızlar (ve ilişkili gezegenler) genelde galaksinin merkezi yakınında en yoğun şekilde dağılmış haldedir ve uzaklaştıkça daha seyrek halde olurlar. Kullanabileceğimiz kabaca bir yaklaşım, ana üsten bir gezegene olan ortalama uzaklığın, galaksinin çapının dörtte biri olmasıdır; yani 35.000 ışık yılı. Bu, 70.000 yıllık bir geri dönüş yolculuğu demektir, bu yüzden toplam yolculuk uzaklığı:

= ortalama yolculuk uzaklığı x yolculuk sayısı

= 70.000 ışık yılı x 100.000.000.000

= 7.000.000.000.000.000 ışık yılı

Bu 7 katrilyon (7×1015) ışık yılı yapar. Evrenin sadece yaklaşık 14 milyar yaşında olduğu tahmin ediliyor, yani bütün bu gezegenleri tek tek ziyaret etmeye yetecek kadar zaman yok.

Biraz daha hesaplamayla, bütün gezegenleri bir seferde ziyaret etmenin bile evrenin yaşından daha uzun sürdüğü ortaya çıkıyor.

Bu yüzden bu durum, ışık hızıyla gitse bile Ego için mümkün olması açısından abartılı.

Yondu popo tekmeliyor

Yondu Udonta (Michael Rooker) ahlaki olarak belirsiz bir dolandırıcı ve Ravager’lar olarak adlandırılan kanun kaçağı bir paralı asker grubunun lideridir. Orjinal Guardians filminde Peter’i çocukken kaçırır ve onu yetişkinliğe kadar büyütür ve en azından karmaşık bir ilişki ortaya çıkar.

Yondu son filmde, en eşsiz silahlardan biri olan ve ıslık ile kontrol edebildiği ölümcül bir ok ile donanmıştır. İlk filmde onu çok etkili kullanır fakat ikinci filmde işleri ilerletmiştir.

Bir sahnede, kötü çocuklardan oluşan bütün bir tayfayı ortadan kaldırır. Yondu’nun okunun ne kadar hızlı seyahat edebileceği belirsizdir, fakat bir arabadan hızlı ve bir uçaktan yavaş gidebileceğini, geleneksel bir ok gibi belki de saatte 275 km gideceğini farzedelim.

Büyük bir uçak birkaç kilometrelik koridorlara ve içinde yayılmış çeşitli alanlara sahip olabilir, bu yüzden kötü adamları temizleme süresi:

= toplam mesafe / hız

= 2km / 275 kms

= 0.0073 saat

= 26.3 saniye

Yondu’nun bulunduğu pek çok dövüş sahnesi birkaç saniyeden uzun sürmüyor, bu yüzden hemen hemen doğru gibi.

Karar

Galaksinin Koruyucuları 2 pek çok eğlence barındırıyor. Senaristlere ve yönetmene, aşikar matematik iflası şakaları için ve diğer tüm bilim ile matematik dolu içerik için şapka çıkartıyoruz.

Filmdeki hayalî durumların bazıları matematiksel olarak gerçekleşebilir, fakat en azından bir tanesi sağlam.

Yine de filmler eğlendirsin diye yapılır ve Galaksinin Koruyucuları 2 bunu destansı bir şeklide sunuyor.

Michael Milford, Queensland Teknoloji Üniversitesi Doçenti.

 

 

 

The Conversation

2 YORUMLAR

  1. Eskiden bilim-kurgu filmleri bilim ve teknolojiye nitelik kazandırırken, günümüzde yapılan birçok bilim-kurgu filmleri değişiklik/heyecan arayan kesime hitap edecek niceliğe büründü.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz