İnsanlar, yaklaşık 200.000 yıl önce Afrika’nın dışına çıkmaya başladı. Mevcut kurama göre bir daha arkalarına bakmadılar. Avrupa’ya ulaşanlar, insanların kıtadaki akrabaları olan Neandertaller ile eşleşti. Bu ilk buluşmanın yankıları, bugün Avrupa ve Asya kökenli insanların genomlarında görülüyor. DNA’mızın bir kısmı Neandertal genlerinden oluşuyor… Bu durum ayrıca, neden Afrikalılarda hemen hemen hiç Neandertal DNA’sı bulunmadığını açıklayabilir. Çünkü ataları, bu soy hattıyla hiç karşılaşmamıştı.
Fakat bu yılın başlarında yayımlanan yeni bir araştırma, ilk insanların yaptığı dünya yolculuklarının tam da böyle olmadığını öne sürüyor. Genetikçilerden oluşan bir araştırma takımı kendi DNA çözümleme yöntemini kullanarak, Avrupa kökenli insanların genomlarında daha önce düşünülenden daha yüksek oranda Neandertal DNA’sı bulunduğunu keşfetmiş. Ayrıca Afrika kökenli çağdaş insanlar, önceki testlerde ortaya çıkandan 17 kat daha fazla Neandertal DNA’sı taşıyormuş.
Peki Afrikalılar kıtayı hiç terk etmediyse ve Neandertaller bildiğimiz kadarıyla o kadar güneye gitmediyse, bu Neandertal DNA’sı nereden geldi? Yeni verilere göre bu genler, U dönüşü yapıp Afrika’ya geri gelerek, Neandertal genomunun bir kısmını yanlarında getiren Avrupa’daki antik Homo sapiens‘ler ile taşınmış.
Bu kuramlar, eğer doğruysa; insanların genişlemesine ve yayılmasına yönelik daha fazla ayrıntı sağlıyor. Princeton Üniversitesi ve Washington Üniversitesi’nde çalışan ve araştırmanın ortak yazarlarından olan genetikçi Aaron Wolf, “Bulgular, o bölgedeki göç tarihini bir nevi aydınlığa kavuşturuyor ve daha karmaşık hale getiriyor” diyor.
Wolf’a göre araştırmacılar uzun bir süredir; çağdaş Afrika popülasyonlarında görülen Neandertal DNA’sının, bu iki popülasyonun 500.000 yıl önce ortak bir atayı paylaşmasından kaynaklandığını varsaymışlardı; akrabalarının birbirleriyle eşleştiği kesin olarak bilinmiyordu. Fakat araştırmacılar bu iki popülasyonun bir takım genetik çakışmalar yaşadığından şüphelenmişse de, diğer DNA testlerinde böyle olmadığı görülmüştü.
Bu yüzden Wolf ve meslektaşları, bu olasılığı ihtimal dahilinde bırakan bir sistem tasarlamışlar. IBDmix adı verilen bu yöntemde, çağdaş bir insanın genomu ile antik bir insanın (veya Neandertalin) genomu inceleniyor ve DNA parçalarının, aynı antik akrabadan miras kalmaları sebebiyle eşleşme olasılığı hesaplanıyor. Takım 2.500’den fazla çağdaş genomu, Neandertallere ait bir DNA veri dizisiyle karşılaştırmış.
Daha önce yapılan tahminlerde, çağdaş Afrika popülasyonlarının genomlarında Neandertallere ait yaklaşık bir megabaz (veya 1 milyon DNA yapı taşı) bulunduğu öne sürülmüş. Wolf ve takımının yaptığı analizde ise bu genomların, aslında 17 megabaz Neandertal DNA’sı (veya 17 milyon DNA baz çifti) taşıdığı tahmin ediliyor. Bu rakam, tüm genomun sadece yüzde 3’ü. Fakat Wolf’a göre şok edici bir sonuç ve önceki tahminlerden çok daha yüksek. “Bu yüzden, verileri dönüp dönüp tekrar kontrol ettik” diyor.
Çağdaş Afrika gruplarında yeni belirlenen Neandertal DNA’larından bazıları, çağdaş Avrupalı insanlardaki Neandertal bölümleriyle eşleşmiş. Wolf ve takımına göre bu durum, eski akrabalarımızın Afrika’ya genomlarında yeni edinilmiş Neandertal genleriyle döndüğünü ve bunları, bölgede halen yaşayan popülasyonlarla paylaştığını akla getiriyor.
Yapılan çözümlemede ayrıca, Avrupa kökenli kişilerin genomlarında daha önceki çalışmalara kıyasla daha yüksek seviyelerde Neandertal DNA’sı bulunmuş. Wolf’un analizine göre Avrupalılar, çağdaş Asyalı popülasyonlar kadar fazla Neandertal DNA’sı taşıyor; yani yaklaşık 50 megabaz. Bu durum, antik insanların Neandertaller ile çeşitli coğrafi bölgelerdeki farklı soy hatlarına dağılmadan önce tanıştıklarını gösteriyor.
Wolf ve meslektaşları, bu Afrika veri dizisinde daha derinlere inmeyi istiyorlar. Günümüzdeki örneklerin geldiği az miktardaki coğrafi bölgenin tümünde, kayda değer ölçüde benzer oranlarda Neandertal DNA’sı görülmüş. Bu yüzden araştırma takımı daha fazla örneği değerlendirmek ve insanlardaki herhangi bir alt popülasyonda, şimdiye kadar bulunanlardan farklı miktarda gen olup olmadığını görmek istiyor.
Takıma göre veriler, bu ilave araştırma olmadan bile antik insan soylarıyla yaptığımız dansın, bilim insanlarının genel olarak inandığından daha ayrıntılı olduğunu gösteriyor. “Şimdiye kadar üzerinde çalıştığımız neredeyse tüm popülasyonlarda Neandertal izleri bulduk” diyor Wolf.
Üstelik Neandertallerin hareket biçimleri ve atalarımızın onlar ile etkileşim kurma sıklığı hakkında ne kadar çok şey öğrenirsek, bize kendimizi o kadar çok hatırlatıyorlar.
Çalışma Cell bülteninde yayımlandı.
Yazar: Leslie Nemo/Discover. Çeviren: Ozan Zaloğlu.