Koronavirüs salgını, insanların etkileşim biçimlerini değiştirdi. Videolu sohbetler karşılıklı derslerin, iş toplantılarının, konferansların ve diğer etkinliklerin yerini aldı. Peki ekran karşısında geçirilen tüm bu süre, görme yeteneğimize zarar verir mi?
Belki de hayır. Görünüşe göre, görsel algımız yüksek oranda uyum sağlayabiliyor.
Binghamton Üniversitesi’nde psikoloji profesörü ve Algı ile Beyin Bilimleri Koordinatörü Peter Gerhardstein, şöyle söylüyor: “Çalışmada elde edilen bulgular, insanlardaki algısal sistemin görsel dünyadaki önemli değişimlere hızlıca uyum sağladığını gösteriyor. Biz de insanlar bilgisayar oyunu oynadığında, böyle bir durumun gerçekleştiğini gösterdik.”
Araştırma, görme duyusunun temel bir unsuruna odaklanıyor: İçinde bulunduğumuz çevredeki yönlenme algısına…
Dışarıya çıkıp yürüdüğünüz zaman, görsel uyaranların (ağaçlar, dallar, çalılar, yol) pek çok farklı açıyla durduğunu görürsünüz. Bilim insanlarının yaptığı analize göre yatay düzlemler, dikey düzlemlere göre biraz daha baskın (zemin ve ağaçları düşünün) fakat eğik açılar da fazla miktarda.
Ardından, bir şehrin insan eliyle oluşturulmuş görüntüsünü hayal edin. Yatay ve dikey yönelimlerin oranı çarpıcı şekilde artarken, eğriler azalır. Binalar, çatılar, sokaklar, lamba direkleri: Şehrin görüntüsü, bir dikdörtgenin köşesi gibi keskin açılardan oluşan bir dünya. Gerhardstein’in açıkladığına göre dijital dünya, yatay ve dikey düzlemlerin hakimiyetini güçlendiriyor.
Araştırmaya göre, yatay ve dikey yönelimlere daha fazla dikkat etme eğilimi sergiliyoruz; en azından laboratuvarda. Gerçek dünya ortamlarında bu farklılıklar muhtemelen fark edilmiyor ancak yine de davranışı etkileyebiliyor.
Yönelim, beraber çalışan beyin ve gözlerimizin görsel dünyayı inşa etme biçiminin temel bir özelliği. Ayrıca ilginç bir şekilde, sabit değil. Görsel sistemimiz, değişimlere hızla ayak uydurabiliyor.
Jennifer Micale/Binghamton Üniversitesi. Ç: O.