Evet, kaka. Fakat insanlardan değil.
Size bazı kötü haberlerimiz var. Hawaii ve benzeri yerlerde insanı kendine hayran bırakan beyaz kumlu sahiller, yalnızca ince taş parçalarından oluşmuyorlar.
Bunun yerine bu güzel kumlar, en azından kısmen balık kakasından oluşuyorlar. Hem de çok ama çok fazla balık kakasından.
Bu durumun sorumlusu olan tür ise papağan balığı; kendisi, dünya çapındaki mercan kayalıklarında ve kayalık kıyıların yakınlarında yaşayan, büyük ve renkli bir tropikal balık. Son derece güçlü dişleri var ve alg yemeyi seviyorlar.
Tombul algler, mercanlar için büyük bir sorun oluşturuyorlar çünkü ışığı engelleyebiliyor ve hastalığa sebep olan mikroorganizmaların büyümesine katkıda bulunabiliyorlar. Bu yüzden papağan balıkları, onları temizleyerek mercan resiflerine büyük bir hizmet ediyorlar; ancak bazıları, mercanı da silip süpürebiliyor.
Mercan üzerindeki algleri yemek söz konusu olduğunda, bu renkli balıkların kazıyıcı veya kazıcı (temelde çiğneyici) olmak üzere iki çeşidi bulunuyor.
Kumdaki kakaların çoğunu kazıcı olanlar yapıyor; bu balıklar, gevrek mercanlardan, alglerden ve hatta mercanın içinde bulunan ve protein bakımından zengin olan bakteri ile diğer mikroplardan dakikada 20 defaya kadar ısırık alarak besleniyor.
Bütün bu şeyler ezilip parçalanıyor ve sistemin diğer ucundan saf, güzel kalsiyum karbonat kumu olarak çıkıyorlar.
Hawaii’deki SWCA Çevre Danışmanları’ndan deniz biyoloğu Ling Ong, büyük bir Hawaii papağan balığının bir yılda 362 kilograma kadar kum çıkarabildiğini söylüyor.
Ong, 2014 yılında Wired dergisiyle yaptığı bir mülakatta şöyle söylüyor: “Karasal olarak çok az kum girişinin olduğu Hawaii gibi yerlerde, kumlarımızın neredeyse tamamının kökeni biyolojik”
“Bu yüzden ben Hawaii’deki insanlara, üzerinde durdukları kumun muhtemelen bir şeyin bağırsağından geçmiş olduğunu söylemeyi seviyorum. Bir papağan balığının, bir denizkestanesinin, bir çeşit solucanın bağırsağından geçmiş olacaktır.”
Neyse ki bütün kumsallar bu kadar fazla… sindirilmiş değil. Dünya çapındaki kumların çoğu mekanik kuvvetlerden geliyor, biyomekanik olanlardan değil.
ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi şöyle açıklıyor: “Kumlar pek çok bölgeden, kaynaktan ve çevreden gelir. Kum, kayaların binlerce ve hatta milyonlarca yıl boyunca hava şartlarından aşınması sonucu kırılmasıyla oluşur. Kayaların dağılması, özellikle de kuvars (silis) ve feldispat haline gelmesi için zaman gerekir”
“Genelde okyanuslardan binlerce kilometre öteden yola çıkan kayalar, nehir ve akarsulardan yavaşça aşağı iner, yol boyunca sürekli parçalanırlar. Okyanusa ulaştıkları zaman, dalga ve gelgitlerin sürekli faaliyetleri sonucunda daha fazla aşınırlar.”
Ancak kumun bütün etkileyici yolculukları arasında en ilginci, bir balığın sindirim sistemi olmalı. Bir dahaki sefer papağan balıkları ile şnorkel yaptığınızda, Hawaii’nin bu güzel kumsalları için onlara teşekkür etmeyi unutmayın.
ScienceAlert