Şikago – Illinois Üniversitesi’nde çalışan araştırmacılar, yeterince anlaşılmamış bir protein olan heparanazın (HPSE), hücrelerin doğuştan gelen savunma mekanizmalarında önemli bir düzenleyici olduğunu keşfetmişler.
Doğuştan gelen savunma tepkileri, çeşitli tehlike sinyalleriyle tetiklenen ve evrim boyunca pek çok türde muhafaza olmuş programlı hücresel mekanizmalar. Bu sistemler virüs, bakteri ve parazit gibi patojenlerin yanısıra vücutta zamanla birikebilen çevresel toksinler ve işlevsiz hücrelerle faaliyete geçebiliyor. Bu süreçler arasındaki ortaklıklar ile bağlantıların daha detaylı anlaşılması, insanlardaki çeşitli hastalıklara karşı çok hedefli tedaviler geliştirilmesini sağlayabilir.
Yeni çalışmada bir sistemler yaklaşımı kullanan araştırmacılar, HPSE eksikliği yaşaması amacıyla genetik olarak düzenlenen fareler ile hücrelerdeki önemli hücresel yapı taşlarında meydana gelen değişiklikleri izlemişler.
Ortaklaşa şekilde yürütülen bu çok disiplinli çalışmada, HPSE’nin antiviral bağışıklık, proliferatif sinyaller ile hücre arasında hücresel bir kavşak biçiminde davrandığı görülmüş.
“HPSE’nin, son aşama iltihabi hastalıklara yön verdiği uzun zamandır biliniyordu fakat daha önce bu durumun çoğunlukla, proteinin heparan sülfatı ayrıştıran enzimatik faaliyeti sebebiyle meydana geldiği düşünülüyordu. Heparan sülfat, neredeyse bütün hücrelerin yüzeyindeki zincirlerde mevcut olan bir şeker molekülü” diyor araştırmacılardan Dr. Alex Agelidis.
Çalışmanın temel hedefi herpes simplex virüsün (HSV-1) patojenez mekanizmalarını belirlemek olsa da, araştırma kanser, damar sertliği ve otoimmün bozukluklar da dahil HPSE’nin yanlış düzenlenmesini içeren hastalıkların tedavisi bakımından geniş sonuçlar doğurabilir.
Şikago – Illinois Üniversitesi. Ç: O.