Soyu tükenmekte olan gelincikleri nasıl aşılayabiliriz? Aşı dolgulu M&M marka çikolata drajelerini çayır köpeklerinin ağzına dronlarla fırlatsak çok eğlenceli olmaz mıydı?
Bu eğlenceli hayal şimdi gerçeğe dönüşüyor.
The Guardian:
Kuzeydoğu Montana’daki UL Bend Milli Vahşi Yaşamı Koruma Sığınağı’nda aşı hedefleri çayır köpekleri olacak. Siyah ayaklı gelincikler Kuzey Amerika’nın tek yerli gelinciği ve hayatları, korunak ve yemek için çukur kazan bir kemirgene bağlı. Bu kemirgenler ise çayır köpekleri.
Çayır köpekleri ve siyah ayaklı gelinciklerin ortak bir özelliği var. Her ikisi de 1800’lerde Kaliforniya’dan gelmiş sıçanlardan pire yoluyla yayılan orman vebasına karşı çok hassas. Ne yazık ki her gelinciği iğneyle aşılayabildiğimiz gibi geniş alanlara yayılmış olan çayır köpeklerini aşılayamıyoruz.
Bu teklifi şimdi online olarak bulabilmekle birlikte çevresel etkilerin ve dronla fırlatma olgusunun teknik dille harmanlanması çok havalı değil mi? Bir insan yürürken (yaklaşık) her 9 metrede bir aşı dolgulu parça bırakırsa bir saatte 4046 metrekareye 50 parça düşmek koşuluyla 12 kilometrekareden 24 kilometrekareye kadar dolanabilir. Bir arazi aracıyla daha fazla alan katedilebilir fakat bu da çevreye daha fazla zarar vermek demektir. (Çayır köpeklerinin yuvalarında yaşayan gelincikler ATV’lerin gürültüsünden rahatsız olup çoktan yuvalardan kaçmış olacaklardır.)
Saatte 32 km gidebilen dronlar ise saniyede bir draje fırlatabilecek süratteler. Bu da demek oluyor ki, her 9 metrede bir, bir parça bırakarak 4046 metrekarelik bir alanı bir dakikadan daha kısa sürede dolanacaktır. Yani, bir dron bir saatte 242 kilometrekarelik bir alan tarayacaktır. Bu, yürüyen bir insandan 10 kat daha etkili olmak demek. (Çalışmalar gösteriyor ki, eğer bir dron tek bir draje atmak yerine üç tane atarsa bir saatte 809 kilometrekarelik bir alan tarayabilir.)
Rapora göre: “Modifiye edilmiş balık yemi makinesine çikolatalı drajeler dolduruldu ve yer fıstığı kreması aşılandı. Çayır köpeklerinin bu tadı beğenip beğenmediğini anlamak içinse güvenilir bir boya kullanıldı. Eğer boya çayır köpeklerinin bıyığında yer etmişse bu sevdikleri anlamına geliyordu ve laboratuvar sonuçlarına göreyse bu dolguyu çok beğendiler.”
“Gelinciklerin iyileşmesi için uygulanabilir skalalara ve veba yatıştırıcı araçları göz önünde bulundurduğumuzda, dronlarla iletim en etkili yöntem olacaktır. Çünkü hem çevre dostu hem de uygulanabilir bir bütçede.” diye devam ediyor rapor.
Şaşırtıcı bir şekilde bu, hayvan soyunu korumak için havadan verilen ilk ve tek destek değil. İkinci Dünya Savaşı yıllarında ve sonrasında, bir grup tilki Avrupa çevresine yayılmıştı ve beraberinde kuduz getirmişti. Kuduz aşısı o zamanlar da vardı, fakat tilkiler yabancılardan ve iğneden pek hoşlanmıyorlardı. Bu yüzden İsviçre, kuduzu engellemek için yeni bir yöntem geliştirdi: Aşılanmış tavuk kafaları.
Atlantic:
Tilkiler tavuk kafalarını yediklerinde girişim daha çok ilgi, para ve emek harcamak zorunda kaldı. Takım daha fazla tavuk kafası dağıtmaya başladı. Özellikle de yol kenarlarına ve patikalara attılar. Daha uzak yerler içinse helikopter kullanıldı. 1979’dan 1984’e kadar kırsal bölgelere adeta tavuk kafası yağdı.
Birleşik Devletler Balık ve Vahşi Yaşam Servisi yıllar öncesine dayanan bu başarılı çalışmayı duymuş olsun ya da olmasın, Amerika’nın da Avrupa’nın da çok iyi bildiği bir şey vardı: Vahşi hayvanlar arasında yayılmış bir hastalığı durdurmak istiyorsanız, en iyi yöntem onların üzerine hava aracı ile yemek fırlatmak olacaktır.
Çağla Mert