İnsanların Çoğu Bu Kasları 25 Milyon Yıldır Hareket Ettirmedi

0
İnsanların sadece yüzde 10 ila 20 kadarı kulaklarını oynatabiliyor. Fotoğraf: DepositPhotos

Fakat kulak kasları o kadar kullanışsız olmayabilir.

Uzak atalarımızın vücudunda, evrim süreci boyunca epey kullanışsız hale gelen bazı kısımlar vardı: Yirmilik dişler, gebeliğin altıncı haftasında var olan kuyruklar ve kulaklarımızdaki kulak kepçesi kasları bunlara örnek. Kulak kasları, dış kulağın (veya kulak kepçesinin) şeklinin değişmesine ve insanların milyonlarca yıl önce daha iyi duymasına olanak sağlamış. Bu kaslar halen insanların yüzde 10 ila 20 kadarında kullanılıyor ve onlara kulak oynatma gibi komik bir kabiliyet sağlıyor.

Fakat bu kulak kasları, bir zamanlar düşünülenden daha fazla kullanılıyor olabilir. Kulak kasları insanlar sadece kulaklarını oynatırken değil, birbiriyle çakışan sesleri dinlemeye çalıştığı zaman da faaliyete geçiyor gibi görünüyor. Bulgular iki gün önce Frontiers in Neuroscience bülteninde yayımlanan bir çalışmada detaylarıyla anlatılıyor.

Almanya’daki Saarland Üniversitesinde çalışan sinirbilimci ve makale yazarı Andreas Schröeer, “Kulak kepçesini kafatasına ve kafa derisine bağlayan, kulağı oynatma yönünden önemli olan üç büyük kas var” diyor bir açıklamasında. “Özellikle üst kulak kepçesi kası olmak üzere bu kaslar, gayret gerektiren dinleme işleri sırasında faaliyet artışı sergiliyor. Bu durum söz konusu kasların sadece bir refleks olarak değil, özellikle ses içeren zorlu ortamlarda dikkatle ilgili bir efor mekanizmasının parçası olarak da çalıştığını akla getiriyor.”

Dikkat için rekabet eden sesler

Yeni çalışmada elektromiyografi adı verilen bir yöntem kullanılarak, bir kişinin kendisine sorulmaksızın ne kadar iyi dinlediği belirlemeye çalışılmış. Bir kastaki elektriksel faaliyeti ölçen elektromiyografi, bilim insanlarının halihazırda yakından dinlemeyle ilişkilendirilen kulak kaslarındaki faaliyeti belirlemesine yardımcı olabilir. Benzer araştırmalarda en geniş kasların (alt ve üst kulak kasları) dikkatli dinleme sırasında tepki verdiği bulunmuş. Bu kaslar kulakları yukarı ve aşağı çekiyor. Bilim insanları, söz konusu kasların geçmişten beri sesleri yakalamak üzere kulak kepçesini hareket ettirmekle ilişkili olduğunu düşünüyor.

“Bunların işlevini kaybetmesindeki kesin sebebi söylemek zor çünkü atalarımız bu kabiliyeti 25 milyon yıl kadar önce kaybetmiş” diyor Schröeer. “Muhtemel açıklamalardan biri de kulakları hareket ettirmeye yönelik evrimsel baskının, görsel ve işitsel sistemlerimizde çok daha becerikli hale geldiğimiz için durması olabilir.”

Araştırma takımı bu kasların daha zorlu dinleme işleri sırasında daha aktif olup olmadığını görmek için herhangi bir duyma sorunu olmayan 20 kişiyi incelemiş. İlk önce katılımcıların kulak kaslarına elektrot yerleştirmişler. Ardından ise sesli bir kitap çalmışlar ve dinleyicilerin hem önlerine hem de arkalarına yerleştirilen hoparlörlerden bazı dikkat dağıtıcı podcast’ler açmışlar. 20 katılımcının tümü, üç farklı zorluk seviyesini kapsayan ve beş dakika süren 12 deneyden geçirilmiş.

[İlgili: Evet, İnsanlar Hâlâ Evrimleşiyor]

Kolay mod esnasında podcast’in sesi, sesli kitaba göre daha düşük çıkmış ve konuşmacının sesi, sesli kitaba karşı daha güçlü bir karşıtlık oluşturmuş. Orta ve zor modlarda ise araştırmacılar, kulağa daha çok sesli kitap gibi gelen bir podcast eklemiş ve dikkat dağıtan sesleri daha gürültülü hale getirmişler. Fakat en zor durumları bile üstesinden gelinebilir yapmaları gerekiyormuş çünkü katılımcılar vazgeçerse, makinelerde fizyolojik bir gayret kaydedilmezmiş.

Araştırma takımı daha sonra katılımcılardan gayret seviyelerine puan vermelerini ve her deneydeki sesli kitap esnasında takip ettikleri şeyi ne kadar sık kaçırdıklarını tahmin etmelerini istemiş. Katılımcılar, sesli kitaptaki unsunlardan da kısa bir sınava tabi tutulmuşlar.

Sadece en iyisini yapmaya çalışıyorlar

Araştırma takımı, iki kulak kasının çeşitli koşullara farklı tepkiler verdiğini keşfetmiş. Alt kulak kasları yönde meydana gelen değişimlere tepki göstermiş. Üst kulak kasları ise işin zorluk seviyesine tepki vermiş. Katılımcıların dinlemenin ne kadar zor olduğuna ve sesli kitapta takip ettikleri yeri ne kadar sık kaybettiklerine dönük yaptıkları ölçümler de işin zorluğuyla orantılı şekilde artış göstermiş. Katılımcıların sesli kitapla ilgili sorulara verdiği yanıtların doğruluğu da orta ve zor mod arasında önemli bir düşüş sergilemiş.

Makalenin yazarlarına göre bu durum, üst kulak kaslarının faaliyet seviyeleriyle bağlantı gösteriyor. Orta mod esnasında kolay mod sırasında olduğundan daha fazla faaliyete geçmeyen bu kaslar, zor mod sırasında çok faal olmuş. Bu durum, söz konusu kasların faaliyetinin dinleme çabası yönünden nesnel bir ölçüt sunabileceğini akla getiriyor. Fakat kas faaliyetinin gerçekten insanların daha iyi duymasına yardımcı olup olmadığı hâlâ belli değil.

“Kaydettiğimiz sinyallerle meydana getirilebilen kulak hareketleri o kadar küçük ki; muhtemelen hiçbir algılanabilir yararları yok” diyor Schröeer. “Fakat kulak kepçesi, seslerin yerini belirleme kabiliyetimize katkıda bulunuyor. Bu yüzden kulakmotor sistemimiz, 25 milyon yıldır işlevsiz kaldıktan sonra muhtemelen en iyisini yapmaya çalışıyor fakat fazla şey başaramıyor.”

Sonuçların doğrulanması ve pratik uygulamaların geliştirilmesi için ilave araştırmaların yapılması gerekiyor. Pek çok işitme çalışmasında olduğu gibi örnek boyutu nispeten küçükmüş ve duyma sorunu olmayan genç bireylerden oluşuyormuş. Bu kasların kulaklarımızda sadece durmaktan fazlasını yaptığını güvenle söylemek için daha büyük ve daha çeşitli katılımcı gruplarının daha fiili koşullarda test edilmesi gerekiyor.

“Kas gerginliğinin veya kulağın küçük hareketlerinin ses iletimindeki olası etkilerini araştırmak, gelecekte yapmak istediğimiz bir şey” diyor Schröeer. “Bu unsurların işitme zayıflıkları olan kişilerdeki etkisini araştırmak da ilginç olacak.”

Yazar: Laura Baisas/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz