Hopkins araştırmacıları, kan ürünleri saklanmış soğutucuları S-900 model drona bağladılar.
Dronlarla obje teslimatı çekici bir kavram, fakat zorlu kısıtlamalarla birtakım engellere uğrayabilir: Dronlar küçüktür, bu yüzden küçük objeler taşınabilir. Dronlar uçmak için belli miktar güce ihtiyaç duyar, fazla ağırlık aynı yolu kat etmek için daha fazla güç demektir. Bu da kargonun ağırlık limitini daha da keskinleştirir. Dron siparişinin mantıklı olması için bu durumda küçük kargonun hem ağırlık limitini karşılaması hem de aciliyetinin uygun olması gerekir. Gramı gramına bu kısıtlamalara uyan kandan daha iyi pek az kargo mevcut.
Transfusion adlı dergide yayımlanan bir araştırmaya göre, Johns Hopkins araştırmacısı Timothy Amukele, uzaklara kan taşımak için dronların güvenli ve verimli bir yol olduğunu gösterdi. Bu, Amukele’nin ilk kan dronu rodeosu değil. 2015’te gösterdi ki küçük şişelerdeki kanlar dronlarla seyahat edip uygun koşullarda istenilen hedefe varabiliyorlar. Bu da arabayla taşınmasından daha yıpratıcı bir yöntem değil.
2016 yazında Amukele, Flirtey adlı dron teslimat şirketiyle bir olup dronların kıyıya kadar uçabilip kan örneklerini alarak hastane gemisine teslim edişini gözlemledi. Karada yolların zorlu olduğu fakat su yollarının açık olduğu yerlerde (deprem sonrası Haiti kıyıları gibi) kan için dron uçuş testi, bilim insanları için hastalığı tespit etmede geleneksel yöntemlere göre daha zaman kazandırıcı olabilir.
Daha önceki testler, küçük şişelerdeki kan örneklerine odaklanmıştı. Bu, araştırma ve hastalık takibi için iyi bir yöntem olsa da kana ihtiyacı olan ve kana kolayca erişemeyen insanlar ne yapacaklardı? Bu da Amukele’nin son araştırmasının odağını oluşturuyor. Johns Hopkins:
Araştırma için takım, Amerikan Kızılhaçı’ndan altı ünite kırmızı kan hücresi, altı ünite trombosit ve altı ünite çözülmemiş plazma aldı. Sonra da bunları beş tane dört odacıklı soğutucunun içine ikişerli ve üçerli üniteler halinde paylaştırdılar. Ve taşıyıcı dron için ağırlık engellemesini aşmamış oldular. Sonra soğutucu S-900 model ticari bir drona bağlandı. Bu dronların üstünde bir kamera takılı olurdu, fakat ekip onu bir soğutucuyla yer değiştirdi.
Ekip, dronu 12-20 km menzilde ve yerden 100 metre yüksekten uçurdu. Toplam uçuş süresi ise yarım saati geçmedi. Uçuştan sonra ekip, kanın sıcaklığını ölçtü ve uygun derecelerde olduğu tespit edildi. Sonra kanı laboratuvara alıp dronun kana hasar verip vermediğini incelediler. Test sonuçları başarılı gibi görünüyor, bu da ileride robot uçuşlu kana ihtiyacı olan biri için iyi haber demek. Ve tabii kan nakli için gerekli miktarda ulaşım yapmak isteyen diğer şirketler için de.
Amukele’nin Johns Hopkins’e dediğine göre, “Benim gelecek için öngörüm, bir kaza yerine ulaşan ilk müdahale ekibi kurbanın kan türünü test edip gerekli kan ürünü için tam olarak kaza yerine bir dron çağırabilir.”
Çeviren: Çağla Mert