Araştırmacılar Juno’nun Jüpiter’deki kuzey ve güney ışıklarının neden farklı olduğunu açıklamaya yardımcı olacağını düşünüyor.
Atmosferin yükseklerinde parlayan kuzey ve güney ışıkları hafifçe ışıldıyor, pırıl pırıl yanıyor. Jüpiter’de ise durum biraz farklı.
Tıpkı gezegenimizde olduğu gibi Jüpiter’in kutuplarının yakınlarında da belirgin auroralar (diğer bir deyişle kuzey ışıkları) var. Aurora, bir gezegen veya kahverengi cücenin manyetik alanı nedeniyle yüklü parçacıklar hızlanıp atmosfere çarptığında oluşur ve gece gökyüzünde güzel ışıklar yaratır. Jüpiter’in durumunda auroralarından salınan elektromanyetik dalgaların çoğu X ışınlarıdır ve insan gözü ile görülemez. Fakat, bu X ışınları Jüpiter’deki auroraların nasıl oluştuğunu anlamak için önemli.
Nature Astronomy dergisinde yayımlanan bir araştırmada gökbilimciler 2007 ve 2016 yıllarında XMM- Newton ve Chandra uzay gözlemevlerinden gelen verileri kullanarak Jüpiter’in güneyindeki X ışını bölgesini sonunda gözlemleyebildiklerini açıkladılar. Şaşırtıcı bir şekilde Jüpiter’in X ışını bölgeleri her iki yarım kürede tam olarak senkronize değildi.
Gezegenin güney yarısında X ışınından zengin aurora neredeyse her 9 ila 12 dakikada aniden parlayarak sabit bir sıklıkta titreşiyor. Kuzeydeki ise çok daha kararsız. Güneydeki benzerinden oldukça bağımsız bir şekilde parlayıp sönüyor. Bu durum Dünya’dakinden farklı çünkü Dünya’da güneşin etkisinden oluşan aurora hem kuzey hem de güney kutbunu öngörülebilir bir şekilde etkiliyor.
Araştırmanın ortak yazarı Licia Ray bir açıklamasında şunları ifade etti: “Jüpiter’in X ışını bölgelerinin davranışı ne tür süreçlerin bu auroraları meydana getirdiği ile ilgili önemli sorular gündeme getiriyor. Güneş rüzgarı iyonları ile aslında Jüpiter’in uydusu İo’daki volkanik patlamalardan gelen oksijen ve sülfür iyonlarının bir birleşiminin bununla ilgili olduğunu biliyoruz. Ancak, bu iyonların X ışını emisyonları üretmedeki göreceli önemi henüz kesinleşmedi”.
Bilim insanları güneş fırtınalarının Jüpiter’in auroralarındaki etkinliğin artmasına neden olduğunu önceden keşfetmişlerdi ama Jüpiter’in devasa manyetik alanı gibi diğer etmenlerin auroraların oluşumunda etkisi olup olmadığını öğrenmek istiyorlar.
Jüpiter’in auroraları başka gizemler de barındırıyor. Geçtiğimiz Eylül ayında NASA bilim insanları Jüpiter’in manyetik alanında dönen çok büyük miktarlarda enerji ölçtüler. Bu enerji yeryüzündeki en parlak auroraları oluşturan enerjiye çok benziyor fakat ondan onlarca kat daha güçlü. Ancak gariptir ki yüksek seviyedeki bu enerji Jüpiter’deki en yoğun aurorayı oluşturmadı, bu da Jüpiter’deki auroraların bizimkilere benzemediğinin bir diğer göstergesi.
Gizemi çözmek adına bilim insanları Jüpiter’e biraz daha yakından bakacak. Şu an Jüpiter’de olan Juno uzay aracında X ışını gözlemleme aracı yok fakat görülebilir ışıkta, radyo dalgalarında ve diğer elektromanyetik radyasyon biçimlerinde ölçümler yapabiliyor. Daha uzaktan kontrol edilen X ışını gözlemevleri ile birlikte araştırmacılar Juno’nun atmosferde gözlemlediği diğer fiziksel süreçlerle birlikte X ışını bölgelerinin gözlemlerini birleştirebileceklerini ve en sonunda bu auroranın belirsiz kökenine ışık tutabileceklerini umut ediyorlar.