‘Karar Keskinliği’, IQ’dan Bağımsız Geniş Yelpazeli Karar Verme Kabiliyetlerini Haber Veriyor

0
Çizim: Christine Daniloff/MIT

İki gün önce Neuron bülteninde yayımlanan bir çalışmaya göre “karar keskinliği” şeklinde adlandırılan yaygın bir etmen, ergen gençlerde ve genç yetişkinlerde farklı karar verme kabiliyetlerine zemin oluşturuyor. Araştırmacıların topladığı büyük bir davranış ve nörogörüntüleme veri seti, karar keskinliğinin IQ’dan bağımsız olarak zamanla durağanlık sergilediğini ve genel sosyal işlevleri düşük bireylerde azalma gösterdiğini ortaya çıkarıyor.

College London Üniversitesi’nde çalışan eş yazar Raymond Dolan, “Küresel karar verme kabiliyetini birden fazla alanda yakalayan yeni, bilişsel bir kurgu tanımlıyoruz” diyor. “Bu kurgu, zihinsel sağlığın anlaşılması bakımından önemli olabilir; özellikle de zayıf sosyal işlev ve anormal düşünce kalıpları yönünden.”

Karar verme, çeşitli gündelik yaşam faaliyetlerinde merkezi bir rol oynayan bilişsel bir süreç. Fakat ergenlikte ve yetişkinliğin ilk dönemlerindeki karar verme kabiliyetinin sinirsel temelleri hakkında nispeten az şey biliniyor. Bu dönemler, beynin olgunlaşması ve pek çok psikiyatrik bozukluğun ortaya çıkması bakımından büyük önem taşıyor. College London Üniversitesi’nde çalışan eş birinci yazar Michael Moutoussis, “Beyin bağlantısallığıyla olan ilişkisi de dahil olmak üzere, genç insanlardaki bilişsel gelişimin sinirsel temelini anlamada artan bir ivedilik mevcut” diyor.

Araştırmacılar bu ihtiyacı karşılamak üzere, yaşları 14 ila 24 arasında değişen 830 bireye yedi karar verme görevi uygulamışlar. Bu görevlerde; kazançlara ve kayıplara olan hassasiyet, risk alma ve dürtüsellik sergilemeye yönelik eğilim ile faydalı sosyal yargılamalar yürütme kabiliyeti ölçülebiliyormuş. Araştırmacılar söz konusu görevlerden 32 karar verme ölçütü çıkarmış ve “karar keskinliği” adı verilen yaygın bir zemin boyutu belirlemiş.

Yüksek karar keskinliği; hızlı öğrenme, uzak gelecekteki sonuçları düşünme, ödül hassasiyeti, başkalarına güven ve düşük misilleme eğilimi gibi etmenleri yansıtıyormuş. Karar keskinliği, IQ’dan bağımsız olarak karar verme görevlerindeki performansı da haber vermiş. Görevlerdeki performans yaşı büyük deneklerde yüksekken, ebeveynlerin eğitimiyle beraber artıyormuş. Bunlara ek olarak karar keskinliği, aynı davranışsal görevlerde 18 ay sonra yeniden test edilen esas katılımcıların 571 tanesinde durağan seyretmiş.

Araştırmacılar, deneklerin kendi aktarımlarına dayanan psikolojik huylarını ve zihinsel sağlık belirtilerini de değerlendirmişler. Yüksek karar keskinliği, kişinin sosyal yönden daha iyi işlev göstermesiyle güçlü bir bağlantı sergilemiş. Karar keskinliği her ne kadar anormal düşünmeyle ilişkilendirilse de, söz konusu ilişki sosyallik hesaba katıldığında istatistiksel bir önem göstermemiş.

Sonrasında manyetik işlevsel rezonans görüntüleme yöntemi kullanan araştırmacılar, psikiyatrik bozukluk geçmişi ya da işareti bulunmayan 295 katılımcıda karar keskinliğinin sinirsel temelini araştırmış. Katılımcıların beyin faaliyeti, dinlendikleri veya belirgin bir iş yapmadıkları sırada ölçülmüş. Karar keskinliği, IQ’dan bağımsız olarak operküler kortekste, arka singülat kortekste ve bedensel-duyusal alanlar ile motor alanlardaki (daha önce karar vermeyle bağdaştırılan beyin bölgeleri) ilişkili faaliyet kalıplarını haber vermiş. Bu sonuç, 18 ay sonra yeniden test edilen 223 denekte durağan kalmış.

Çalışmanın kısıtları arasında, düşük tutulum oranı ve gönüllülere güvenmenin meydana getirdiği muhtemel öz seçilim önyargıları bulunuyor. Ek olarak kişilerin bildirimine dayanan belirtiler, teşhis edilebilir klinik bozuklukları yansıtmıyor.

“Karar keskinliği, uyumsal sosyal işlev ve psikiyatrik belirtiler arasındaki güzergâhları takip etmek için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor; özellikle de zayıf sosyal işlevin, psikiyatrik belirtilerde daha büyük işlevsel bir etki meydana getirebileceği düşünüldüğünde” diyor Dolan. “Burada keşfedilen ilişkilerin bilgi sağladığı çalışmalar klinik popülasyonları kapsayacak şekilde genişletilerek, bulguların genelliği değerlendirilebilir. Bunun yanısıra, karar keskinliğinin bireysel psikiyatrik hastalara ilişkin teşhis ve tedavi planlarında bilgi sunup sunamayacağı da belirlenebilir.”

Cell Basın. Ç: O.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz