Periodontal hastalık olarak da bilinen diş eti hastalığı, 30 yaş ve üzerindeki Amerikalıların yaklaşık yüzde 50’sini etkileyen ciddi bir enfeksiyon. Eğer kontrol edilmezse, çene kemiğinin yok olmasına sebep olabilir ve diş kaybına yol açabilir. Hastalık ayrıca, diyabet ve kalp damar hastalığı tehlikesinin artışıyla da bağlantılı.
Diş eti hastalığına yönelik mevcut tedaviler, enfekte olmuş diş eti kapaklarının açılmasını ve kemik dokusu eklenerek dişin güçlendirilmesini kapsıyor. Fakat Forsyth Enstitüsü’nde çalışan araştırmacılar, geçenlerde Frontiers in Immunology bülteninde yayımlanan yeni araştırmada; kök hücreleri yeniden oluşmaya teşvik edebilecek belirli bir molekül tipi keşfettiklerini ve bu sayede, diş eti hastalığının sebep olduğu iltihaplanmanın tersine çevrilebildiğini aktarıyorlar. Bulgular, vücuttaki iltihaplanmanın yol açtığı çeşitli vücut hastalıklarına karşı yeni tedavilerin geliştirilmesine yol açabilir.
Dr. Alpdoğan Kantarcı ve doktora öğrencisi Emmanuel Albuquerque ile araştırma takımı, bu çalışmada önceden çıkarılmış yirmi yaş dişlerindeki kök hücreleri ayırmış ve bunları petri kaplarına yerleştirmişler. Araştırmacılar daha sonra bu petri kaplarında, iltihaplı bir diş eti hastalığı ortamını canlandırmışlar. Ardından, Maresin-1 ve Resolvin-E1 adı verilen ve her ikisi de omega-3 yağ asitlerinden türeyen özel ön çözücü lipid aracılar olan iki yapay molekül tipi eklemişler. Bilim insanları, Mar1 ve RvE1 moleküllerinin kök hücreleri harekete geçirerek, iltihap koşulları altında bile yeniden oluşmalarını sağladığını keşfetmişler.
Forsyth Enstitüsü. Ç: O.
Gelecekte diş hekimliğinde çok daha koruyucu tedaviler göreceğimiz şüphesiz. Teknolojiyi takip etmekte fayda var. Yazı için teşekkürler.