Yeni bir araştırmaya göre kompleks hücrelerin kökeni oksijen olmadan başlamış.
1960’lardan beri pek çok uzman, ökaryotların (açık şekilde tanımlı çekirdek barındıran hücreler) Dünya’nın yüzey ortamındaki oksijenlemeye yanıt olarak ortaya çıktığını iddia etmiş.
Fakat Stanford ve Exeter Üniversitelerinin öncülük ettiği bir araştırma takımı, son zamanlarda Dünya ve yaşam bilimlerinde meydana gelen ilerlemelerin bu görüşe meydan okuduğunu söylüyor.
Araştırmacıların inceleme çalışması, söz konusu gelişmelerin ökaryotların yükselen oksijen seviyeleriyle ortaya çıkmadığını; aslında okyanustaki oksijensiz (anoksik) bir ortamda doğduklarını söylüyor.
Stanford Üniversitesinde çalışan Dr. Daniel Mills, “Artık ökaryojenezin ve Dünya tarihindeki önemli oksijenlenme geçişlerinin tarihini bağımsız şekilde belirleyebiliyoruz” diyor.
“Fosil kayıtlarına ve biyolojik kayıtlara bakıldığında, ökaryojenezin zamanlaması atmosferdeki (2,22 milyar yıl önce) veya okyanusun derinliklerindeki (0,5 milyar yıl önce) oksijen geçişleriyle uyuşmuyor.
“Mitokondri barındıran ökaryotlar sürekli bu iki oksijenlenme olayının; derin deniz anoksisi ve değişken yüzey suyu oksijenlenmesinin arasına tarihleniyor.”
Ökaryot hücrelerin enerji üreten güç santrali olan mitokondrinin ortaya çıkışı ise artık ökaryojenezin belirleyici adımı şeklinde görülüyor.
Mitokondriler, içinde yaşadıkları hücrelerden farklı DNA’lara sahip. Yeni araştırma, bilindiği üzere biyolog Lynn Margulis’in desteklediği bu simbiyotik ilişkinin olası kökenine işaret ediyor.
Çalışma geçtiğimiz hafta Nature Ecology & Evolution bülteninde yayımlandı.
Kaynak: Exeter Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.
