Küresel Bir Krizde En İyi Çözüm Daha Fazla Çalışmak Değil

0
Arkeologlar dört direnç stratejisiyle ilgili maliyetleri analiz etmişler. Fotoğraf: Deposit Photos

Arkeologlar dört direnç stratejisini teste tabi tutmuş.

Dünya üzerinde geçirdiğimiz kısa sürede insanlar salgınların, savaşların, kıtlıkların ve daha fazlasının üstesinden geldi. Peki krizler karşısında dirençli kalmaya nasıl devam ederiz? Arkeologlardan oluşan bir ekip, geçenlerde kuramsal açıdan hangilerinin en çok işe yaradığını belirlemek için bilgisayar canlandırmaları yürüterek dört yaygın direnç stratejisiyle ilişkili etki ve maliyet ölçümü yapmış. Bulgular Ocak ayında Science Advances bülteninde yayımlanan bir çalışmada aktarılıyor.

Direnç nedir?

Amerikan Psikoloji Birliğine göre direnç, hayattaki zor deneyimlere başarılı şekilde uyum sağlama süreci ve bunun sonucu. Çoğunlukla zihinsel, duygusal ve davranışsal esneklik ve uyumlanmalarla gerçekleşiyor. Örneğin gıda tedariği azaldığında, insanlar birkaç soruyla karşı karşıya kalmış. Elimizdekini saklayıp onu güvende tutmaya mı çalışmalıyız yoksa çare aramak ve belki de daha fazla kaynak bulmak için ayrılmalı mıyız? Dayanıklılığımız, yapmaya karar verdiğimiz şey ve bunun sonuçlarıyla ölçülebilir.

Direnç çoğu kez toplumların yüz yüze kaldığı pek çok krize çözüm olarak ve içsel bir nitelik şeklinde gösterilmiş. Fakat esasında, farklı krizlerin tamamında güvenli şekilde işleyen bir davranış özelliği veya evrensel bir strateji değil. Antropologlara göre her şeye çözüm olan bir şey değil ve sosyal bir bakış açısından genelde duruma göre uyarlanmış bir şey.

Dört direnç stratejisi

Bu yeni çalışmada bilim insanlarından oluşan bir ekip dört direnç stratejisini; altyapı yatırımını, takası, hareketliliği ve ekonomik uyumu analiz etmiş.

Altyapıya yatırımın içerisinde, aralarında depolama tesislerinin, nakliye ağlarının, sel önlemlerinin ve diğer uzun vadeli çözümlerin bulunduğu şeyler inşa etmek bulunuyor.

Değiş tokuş, komşunuz ile bir bardak şeker paylaşırken veya kıyafetlerinizi ailenin daha küçük üyelerine verirken olduğu gibi kaynakların sosyal ağ ve topluluklar üzerinden paylaşılmasını kapsıyor.

Hareketlilik ise algılanan veya gerçek bir tehditten uzaklaşıp daha güvenli yerlere gitmek. Kıyılarda yaşayan bazı topluluklar, bugün artan deniz seviyeleri karşısında hareketliliği kullanıyor.

Ekonomik uyum, hangi mahsullerin yetiştirileceği veya alternatif bir kaynak kullanmak noktasında davranışları ayarlamak anlamına geliyor.

Araştırma takımı bilgisayarda canlandırmalar yürüterek bunların her biriyle ilişkili maliyetleri değerlendirmeye çalışmış. Bu stratejilerden her biri, aralarında ani şoklar ve hem olumlu hem de olumsuz koşullar arasındaki dalgalanmalar gibi farklı kriz senaryolarında test edilmiş. Bu şekilde, volkanik patlamalar veya kuraklık gibi olağanüstü olayların yanında iklim değişimi gibi bir şey de canlandırılmış.

Sonrasında o strateji ile ilişkilendirilen maliyetlerin nihai hayatta kalma oranlarıyla karşılaştırılması, araştırmacılara farklı koşullar altında en çok hangi stratejinin işe yaradığına dair bir görünüm sunmuş.

İşe yarayanın bulunması

Hareketlilik, altyapı yatırımı ve kaynak takasını getiren güçlü sosyal bağlar, krizlere karşı korunmanın en etkili yolları olmuş.

Colorado Üniversitesinde çalışan makale eş yazarı ve arkeolog Colin Wren, “Çalışmamızın erken bir aşamasında, ekonomik uyumun geniş kriz koşulu aralığında diğer stratejilerden önemli ölçüde kötü performans sergilediğini fark ettik” diyor bir açıklamada. “Kısacası bir kriz gelip çattığında, en başta yeterli kaynaklar yoksa gerekli kaynakları elde etmek için daha sıkı çalışmak yeterli olmuyor.

Altyapıya yatırımın neden faydalı olduğu konusunda bazı tarihi örnekler var. 2023 yılında yapılan bir çalışmada, günümüz Meksika’sında en uzun dayanan 24 antik şehrin önemli özelliklerinin de müşterek yönetim ve işbirliği yanında sağlam kamusal inşaat projeleri olduğu bulunmuş.

Hareketliliğin ise ölçülü maliyetlerle sağlam bir strateji olduğu gösterilmiş. Ancak yalnızca kaçacak daha iyi yerler varsa işe yarıyor. Takas genelde en çok bir hareketlilik ve yatırım karışımı şeklinde işe yarıyor.

Araştırma takımına göre bu sonuçlar, arkeolojik ve etnografik kanıtlarla destekleniyor. Geçmişte ve günümüzde farklı medeniyetler, çeşitli sounçlarla birlikte bu direnç stratejilerinin tamamını uygulamış.

Danimarka’daki Aarhus Üniversitesinde çalışan arkeolog ve makale eş yazarı Iza Romanowska, “Bu çalışma ayrıca, atalarımız için hangi direnç stratejilerinin işe yaradığını daha iyi anlamak üzere geçmişe bakabileceğimizi ve bakmamız gerektiğini; böylelikle gelecekte daha fazla görmeyi kriz türleri için en iyi olanları seçebileceğimizi gösteriyor” diyor bir açıklamada.

Fakat bu kuramsal kavramları gerçek hayata uygulama noktasında dikkat edilmesi gereken önemli bir husus var.

“Sonuçlarımız oldukça basite indirgenmiş bir bilgisayar canlandırmasından gelmiş olsa bile düşünmeye sevk ediyor” diyor Romanowska. “Bu yüzden günümüz dünyasına doğrudan ve birebir şekilde uygulanamayabilirler.”

Yazar: Laura Baisas/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz