Onlarca yıldır bir sürü bilim kurgu filminde, Mars’ın kurgusal hallerini gördük. Bunlar arasında kasırga kuvvetindeki rüzgarlardan (ciddi şekilde beğenilen 2015 yapımı “Marslı” filminde), insan yiyen bitkilere (evrensel biçimde eleştirilen 1959 yapımı “Öfkeli Kızıl Gezegen” filminde) kadar her şey vardı. Gerçekte Mars’ın yüzeyi bu kadar çarpıcı olmayabilir fakat daha fazla olmasa bile, eşit ölçüde heyecan verici; çünkü gerçek. Üstelik NASA’nın bu yaz fırlatılması beklenen Mars 2020 göreviyle birlikte, çok daha fazla keşif yapmanın eşiğindeyiz.
Şimdiye kadar NASA’nın Curiosity (Tür. merak) aracıyla mümkün olan ve on yıl süren araştırmalar sayesinde; çok uzun zaman önce ortaya çıkan göllerin, nehirlerin ve akıntıların ve muhtemelen okyanusların, Mars’ın jeolojik tarihinin parçası olduklarını öğrendik. Aktif su kütlesi dönemi, üç milyar yıldan fazla süre önce sona ermiş olsa da; bunların geçmişte var olması, Mars’ın jeolojisi üzerinde çalışanlar için önem taşımaya devam ediyor.
Sonuçta aktif tatlı su kütleleri, bize Mars’ın eskiden yaşanabilir olduğunu söyleyebilir. Bu bilgi peşimizi bırakmıyor. Şimdiye kadar, orada yaşama dair hiçbir açık kanıt görmedik; bir virüs bile… Fakat Mars bir zamanlar yaşanabilir olduysa, yaşam barındırmış olamaz mıydı?
NASA şimdi, bir başka uzay aracı olan Perseverance’in fırlatılmasıyla; bu soruyu cevaplamak üzere sıradaki adımı atmaya hazırlanıyor.
Roger Wiens/Space. Ç: O.Z.