Videoda astronotun çenesindeki bir ‘ketçap kalesi’ de var.
Uzayda yaşamak herkese göre değil. Fazladan birkaç ay daha mahsur kalma tehlikesi, uzun uzay yolculuğunun fiziksel bilançosu ve sıfır kütleçekimiyle uğraşmak gibi şeyler var. Uzayda yemek yemek bilhassa zor ama aynı zamanda eğlenceli de olabilir.
NASA astronotu Matthew Dominick geçenlerde bunu dünyanın en meşhur çeşnilerinden biriyle, ketçapla gösterdi. X’e yüklenen videoda Dominick, ketçabın sıfır yer çekiminde nasıl bir bahçe hortumundan çıkan su gibi dışarı sızdığını gösteriyor.
This one goes out to all the ketchup lovers out there. Everyone I’ve shared it with either thinks it is awesome or gross. Nothing in between. Also some interesting science stuff happening . . . pic.twitter.com/1hNapN6oRs
— Matthew Dominick (@dominickmatthew) October 23, 2024
Ketçap delikten kolaylıkla çıkıvermekle kalmıyor, aynı zamanda gittiği yerde birikiyor ve astronotun çenesinde bir “ketçap kalesi” meydana getiriyor. Dominick, izleyen kişiye göre bunun ya iğrenç ya da müthiş olduğunu söylüyor.
Uluslararası Uzay İstasyonu, domateslere ya da ketçap gibi domates tabanlı ürünlere yabancı değil. 2023’ün sonlarında NASA astronotu Frank Rubio, 2022 yılında uzay istasyonunda yürüttüğü Yörüngede Açıktaki Kök Test Sistemi (XROOTS) deneyinin parçası olan iki başıboş domatesin izini kaybetmişti. Bu deneyde bitki yetiştirmek üzere hidrofonik ve aerofonik yöntemler kullanılmıştı; hiç toprak gerekmiyordu. Toprak olmadan nasıl bitki dikileceğini öğrenmek, başka keşif görevlerinde de faydalı olabilir. Uzayda bahçelerle ilgilenmek, bazı astronotların morali ve Dünya’daki bilim insanlarının daha iyi tarım yöntemleri geliştirmesi için yardımcı olabilir.
2021’de ketçap devi Heinz de astrobiyologlarla işbirliği yaparak, Kızıl Gezegen’deki gibi sert çevre koşullarında ketçap kalitesini nasıl iyileştireceği üzerine çalışmalar yürütmüştü. Dünya’da bir ketçap yapmışlardı ancak bunun için Mars’ta bulunanlara benzer toprak, sıcaklık ve su koşullarını kullanmışlardı.
Yazar: Laura Baisas/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.