Neandertallere ait ilk DNA dizisi (mitokondrisel genomun yalnızca ufak bir kısmı), 1856 yılında Almanya’nın Neander Vadisi’nde keşfedilen bir bireyde saptanmıştı. O zamandan beri moleküler yöntemlerde gerçekleşen ilerlemeler, Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’ndeki bilim insanlarının çeşitli Neandertallerin otozomik genomlarına ait yüksek kaliteli dizileri belirlemesini sağlamış ve tamamen yeni bir insan grubu olan Denisovalıların keşfedilmesine yol açmıştı. Nesli tükenen bu grup, Asya’daki Neandertallerin akrabasıydı.
Ancak tüm örnekler yeterince iyi korunmuş değildi ve dişi bireylerden yeterli miktarlarda DNA alınamamıştı. Bu sebeple, Neandertallerin ve Denisova insanlarının Y kromozomları üzerinde kapsamlı çalışmalar yapmak mümkün olmamıştı. Y kromozomları, herhangi birine ait binlerce atanın yer aldığı zengin bir dokuyu temsil eden otozomik genomun geri kalanından farklı olarak, özel bir kalıtım şekline sahip; sadece babadan oğula geçiyor. Y kromozomları ve ayrıca anneden geçen mitokondrisel DNA, insan tarihi üzerinde yapılan çalışmalar için son derece önemli olmuştu.
Yeni çalışmada araştırmacılar, DNA analizi açısından uygun olabilecek üç erkek Neandertal ile iki Denisovalı belirlemişler ve genelde antik kemikler ile dişlere bulaşan büyük miktarda mikrobiyal DNA’dan, insanlara ait Y kromozomu bulmaya yönelik bir yaklaşım geliştirmişler. Bu sayede, bu bireylere ait Y kromozomu dizilerini yeniden oluşturmayı başarmışlar. Bilim insanları, geleneksel yaklaşımlar ile bunu yapmanın mümkün olmadığını belirtiyor.
İnsanlardaki bu eski Y kromozomlarını birbirleriyle ve günümüzde yaşayan insanların Y kromozomlarıyla karşılaştıran araştırma takımı, Neandertal ve çağdaş insanlara ait Y kromozomlarının, Denisovalıların Y kromozomlarına kıyasla birbirlerine daha çok benzediğini keşfetmişler. Çalışmanın baş yazarı Martin Petr, “Bu bizi epey şaşırttı. Otozomik DNA’ları üzerinde yapılan çalışmalardan, Neandertal ve Denisovalıların yakın akraba olduğunu ve günümüzde yaşayan insanların, onların evrimsel açıdan daha uzak akrabaları olduklarını biliyorduk. Bu verilere bakmadan önce, Y kromozomlarının benzer bir tablo göstermesini beklemiştik.”
Max Planck Enstitüsü. Ç: O.