2017 yılında yürütülen bir çalışmaya göre, ülkelerin de ortak arkadaşları olabilir.
Ohio Eyalet Üniversitesinde yapılan bilimsel bir çalışmanın sonuçları, dolaylı ilişkilerin büyük çatışmaları önleme konusunda şaşırtıcı derecede kuvvetli bir etki yarattığını; uluslararası askeri birliklerin ise zannettiğimizden daha önemli olabileceğini gösteriyor.
Bilim insanlarının yürüttüğü pek çok çalışmada, askeri birliklere dahil olan ülkelerin savaşa girme ihtimalinin düşük olduğu gösterilmiş. Fakat beş yıl önce yürütülen bu çalışmada, doğrudan birliklere dahil olmayan komşu ülkelerin ortak bir müttefik üzerinden dolaylı bağlantı sergiledikleri müddetçe ciddi çatışmalardan kaçınabilecekleri aktarılıyor.
Barış ihtimali, zayıflama göstermeden üçüncü yakınlık derecesine kadar genişleyebiliyor: Buna göre ülkelerin müttefikleriyle, müttefiklerinin müttefikleriyle ve müttefiklerinin müttefiklerinin müttefikleriyle savaşma olasılığı çok daha düşük görünüyor.
Çalışmanın baş yazarı olan ve Ohio Eyalet Üniversitesinde çalışan politik bilimler yardımcı profesörü Skyler Cranmer, “Bir birliğin iki ülke arasındaki barışı temin etkisi, anlaşmayı imzalayan ülkelerin ötesine gidiyor” diyor.
“Tıpkı bir göletteki su dalgaları gibi birlik ağlarına nüfuz ediyor ve birlik olan iki ülkenin ötesindeki çatışmaları önlüyor.”
Araştırmacıları şaşırtan bir diğer bulgu ise, söz konusu dolaylı ilişkilerin üçüncü yakınlık derecesine kadar zayıflamıyor olması.
Çalışmanın yayımlandığı sırada Ohio Eyalet Üniversitesinde politik bilimler doktora adayı olan eş yazar Ayşe Bradshaw, “Bunu beklemiyorduk” diyor. “Her uzaklık derecesiyle beraber etkinin zayıflayacağını düşünmüştük.”
Science Advances bülteninde yayımlanan çalışmada araştırmacılar, 1965’ten 2000 yılına kadar dünya çapında meydana gelen tüm ciddi askeri çatışmaları incelemişler. İncelenen örneklere, ülkelerin birbirlerine karşı kasıtlı olarak askeri güç konuşlandırdığı bütün çatışmalar da dahil edilmiş.
Sınırlarının ötesinde savaş açma kabiliyetine sahip çok az ülke olduğundan, bilim insanları komşu ülkeler arasındaki çatışmalara odaklanmış.
Elde edilen sonuçlar, iki komşu ülke arasında belli bir yılda yeni çatışma yaşanma olasılığının, üçüncü dereceye kadar yakınlık sergileyen uluslar arasında yüzde 3 ila 4 kadar olduğunu göstermiş. Fakat birbirlerine yakınlık derecesi dört olan ülkelerde, çatışma ihtimali neredeyse iki katına çıkmış.
“Çatışma olasılığı, dördüncü dereceye geldiğinizde çarpıcı şekilde artıyor” diyor Cranmer. “Bu noktada, ülkelerin barışı korumak için çok daha az ortak noktada buluştuğu görülüyor.”
Bu dolaylı ittifakların barışın korunmasına yardımcı olduğu pek çok örnek bulunuyor. Bunlardan biri de, Türkiye ile İran arasında 1965 yılından 1979 yılına kadar çatışma olmaması. Bu dönemde iki ülke, ikinci yakınlık derecesiyle dolaylı şekilde birbirine bağlıymış. Bu bağlantının 1980’de kaybedilmesiyle, komşular arasındaki anlaşmazlıklar yükselmiş ve 1987 yılında zayiatların yaşandığı askerileşen bir anlaşmazlıkla beraber zirveye ulaşmış.
Peki ülkeler arasındaki üçüncü ve dördüncü yakınlık seviyelerinde, çatışma ihtimalini önemli derecede artıran hangi fark var?
Bilim insanları bunu anlamak için dünyayı dört ayrı ülke topluluğuna bölmüş. Bir ülke topluluğu, topluluk dışındaki ülkelere kıyasla birbirlerine (ittifakları aracılığıyla) yakından bağlı olan bir grup ülke şeklinde tanımlanıyor.
“Bir topluluğun her üyesi, diğer tüm üyelere bağlı olmak zorunda değil ancak genelde hepsinin arasında kısa ve açık bir güzergâh bulunuyor” diyor Cranmer.
Araştırmacılar, söz konusu ülke topluluklarındaki neredeyse bütün üyelerin birbirlerine üçüncü dereceye kadar yakınlık sergilediğini keşfetmişler. Bu durum, bahis konusu ülkelerde çatışma ihtimalinin neden çok daha düşük olduğunu açıklamaya yardımcı oluyor. Fakat dört veya daha yüksek yakınlık derecesi sergileyen herhangi iki ülkenin neredeyse her zaman farklı ülke topluluklarında olduğu görülmüş.
“Dördüncü seviyede, ülkelerin artık ortak çıkarları temsil eden ortak topluluklara üye olmadığı görülüyor” diyor Cranmer.
Fakat bu topluluklar, herhangi iki ülke arasındaki savaş olasılığını tek başına açıklayamıyor. Sonuçların gösterdiği üzere bu genel topluluk yapıları, dolaylı bağların çatışmayı nasıl engelleyebildiğini açıklamaya yardımcı oluyor. Bununla birlikte, her iki unsurun da barışın korunmasında bağımsız roller oynadığı görülüyor.
Sonuçlar, bilimde sayıları giderek artan bulgularla da uyum gösteriyor.
“Üç dereceli bu etki tabakasının, insan ağlarında da nispeten yaygın olduğunu ve siyasi tutumlarda, sağlığı ilgilendiren davranışlarda ve sigara kullanma olasılığında bulunabileceğini gösteren yeni bulgular var” diyor Cranmer. “Fakat bizim çalışmamız, politik bir ağda böyle bir şeyin kanıtlarını ilk defa sunuyor.”
Bradshaw’ın söylediğine göre çalışma, bazen NATO gibi birliklerin geleceğinden bahsedilirken unutulabilen iki ülke arasındaki bağların önemini gösteriyor.
“İki ülke arasındaki bir ittifak, bazen daha büyük bir ülke grubunda barışı sadece o iki ülkeye kıyasla daha muhtemel hale getirebilir” diyor.
Yazar: Jeff Grabmeier/Ohio Eyalet Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.