Örümcekler de Rüya Görüyor Olabilir

0
Zıplayan örümcek (E. arcuata), REM uykusu benzeri bir durumda bacaklarını kıvırmış haldeyken. Fotoğraf: Daniela C. Rößler

Bu uykulu örümcekle düşündüğünüzden daha fazla ortak noktanız olabilir.

Av peşinde koşmak ve potansiyel eşlere çalım satmakla geçen uzun bir günün ardından, zıplayan örümcekler ipekten yaptıkları küçük hamaklarına girip geceyi burada geçiriyorlar. Bu küçük eklembacaklıların çoğu hayatlarını böyle geçiriyor. Fakat davranışsal ve evrimsel ekolog Daniela Rößler’in karşılaştığı bir örümcek türü, geceleri çarpıcı bir duruş sergiliyor. İnce, ipek bir iplikten hareketsiz şekilde sarkan, bacakları içe kıvrılmış ve gövdesi hafifçe bükülmüş bir zıplayan örümcek bu.

Almanya’daki Konstanz Üniversitesinde zıplayan örümcekler üzerinde çalışan Rößler, PopSci’ye gönderdiği bir epostada, “Geceleri ipek yataklarında oturmaktan başka bir şey yapacakları aklıma gelmezdi” yazıyor. “Savunmasız şekilde asılı durduklarını görmek çok enteresandı.”

Bu savunmasız pozisyon, Rößler’e örümceklerin hareketsiz dönemlerine bakabilme fırsatı sağlamış. Rößler’in araştırma takımı, bu hafta Proceedings of the National Academy of Sciences bülteninde yayımladıkları bir makalede Evarcha arcuata örümcek türünün REM uykusu benzeri bir durumda olduklarını akla getiren kayıtlarını sunuyor.

Örümcekler baş aşağı uyurken, bedenleri ara sıra kımıldıyor veya titriyor. Uzuvları ise bazen kıvrılırken, bazen epeyce gerinerek açılıyor. Makalenin eş yazarı olan, önceden Harvard Üniversitesinde çalışan ve zıplayan örümceklerin bilişsel kabiliyetlerini araştıran Paul Shamble, ara sıra meydana gelen bu hareketlerin şekerleyen evcil kedi veya köpeğinizin yaptığı hareketlerden pek farklı olmadığını söylüyor.

“Kıpırdamalar bazen çok ufak olurken, bazen çok büyük oluyor; insanlar uyuduğu zaman olanlarla bir nevi aynı” diyor Shamble. Bu özel uyuma davranışlarının, insanlardaki beyin gelişimi ve duygusal işleme ile bağlantılı hızlı göz hareketi (REM) uykusunun özgün işaretleri olduğunu söylüyor. REM uykusu, uykunun rüya görme aşaması olarak biliniyor.

Zıplayan örümcekler, renkleri bile seçebilen sekiz gözleriyle yüksek oranda görsel canlılar. Ayrıca karada gezegen diğer çoğu eklembacaklının aksine, retinalarını kontrol ve hareket ettirmelerini sağlayan kaslara sahipler. Shamble, araştırma takımının yumurtadan çıkan örümcekleri kayıt altına aldığını ve bu örümceklerin yumurtadan çıktıktan hemen sonra şeffaf dış iskeletlerinin bulunduğunu söylüyor. “Gözlerini hareket ettirirlerken görebiliyorsunuz.”

Shamble, araştırmacıların sonrasında kızılötesi kameralar yardımıyla gece gözlemlerini kayıt altına aldıklarını ve “gerçek sihirli anları” videoya aktardıklarını söylüyor. Rößler, daha önce akreplerde uyku benzeri durumların bazı iptidai gözlemleri yapıldıysa da, grubun elde ettiği bulguların örümceğimsiler ve eklembacaklıkların bilişsel kabiliyetlerine yeni bir kapı araladığını söylüyor.

“REM uykusuyla ilgili bazı temel hipotezlere varıp bunları zıplayan örümcekte test etmekten çok mutluyum” yazıyor Rößler e-postasında. “Örümcekleri uykudan mahrum bırakırsanız ne olur? Uyum başarısında ve bilişsel kabiliyette düşüş olduğunu görür müyüz?

Florida Üniversitesinde çalışan ve araştırmada yer almayan zıplayan örümcek uzmanı Lisa Taylor da, kötü bir uykunun örümceklerin gün içinde anı oluşturma kabiliyetini nasıl etkileyebileceğini merak ettiğini söylüyor. “İnsanlara benzetmek gibi olmasın ama hepimiz berbat bir uykunun sonraki gün bilişsel kabiliyetlerinizi etkilediğini biliyoruz” diyor. “Bu örümcekler için öğrenme ve hatırlama çok önemli çünkü bunlar avcı. Zehirli veya tehlikeli bir avla kötü bir tecrübe yaşamak ise hatırlamaları gereken bir şey.”

Zıplayan örümcekler, bir haşhaş tohumundan büyük olmayan beyin boyutlarına göre inanılmaz miktarda duyusal bilgiyi yakalayıp kullanabiliyor. “Tüm o bilgileri nasıl işlediklerini ve nasıl anı oluşturduklarını çok merak ediyorum” diyor Taylor. “Bu bağlamda, belki de gece yuvalarında uyurken REM dönemleri yaşıyor olabilirler.”

Shamble, örümceklerin de rüya görüp görmediklerini merak etmenin çok doğal olduğunu söylüyor. “Rüya görüyorlarsa şaşırmam ve sanırım görüyorlar” diyor. “Bence çok ama çok güzel ve çok heyecan verici bir şey çünkü hayvanlarla ilgili farklı düşünmenizi sağlamanın yanında, beyindeki rüyalar hakkında da farklı düşünmenize neden oluyor.”

Bununla beraber Shamble, araştırma takımının örümceklerin insanlar gibi uyuyup uyumadıkları bir kenara; rüya görüp görmediklerini bilimsel şekilde belirlemekten uzak olduğunu da itiraf ediyor. “Bizim genelde düşündüğümüz şekliyle veya daha çok dinlenmeye benzeyen uyku, çoğunlukla nörobiyolojik ve moleküler bir seviyede belirlenir” diyor Shamble. “Zıplayan örümceklerde ise bunların hiçbirini yapmadık.”

Bu arada araştırmacılar, zıplayan örümceklerin uyuyup uyumadığını belirlemelerine yardımcı olabilecek başka gözlemsel testler yürütebilirler. Örneğin Shamble ve Rößler, örümceğimsilerin gürültülere ne kadar hızlı yanıt verdiklerini görmek için yanıp sönen ışıklarla hayvanları uyku benzeri durumlarından “uyandırıp” tepkilerini ölçebilir. Yine de vücutların kaydedilen önceki duruş ve hareketleri, deneklerin bir çeşit uyku durumunda olduğunu akla getiriyor. Son yirmi yılda, insan ve primatların ötesindeki türlerde uykunun ve uyku benzeri durumların belirlenmesine yönelik daha fazla araştırma yapılmış. Rüya benzeri durumlar, sürüngenlerde oldukça iyi belgelenmiş. 2021 yılında ise biyologlar, rüya benzeri olası bir duruma sürüklenen ahtapotları kaydetmişlerdi.

Alaska Pasifik Üniversitesinde çalışan ve “uykucu” kafadanbacaklıları belgeleyen deniz biyoloğu David Scheel, gönderdiği bir epostada şöyle yazıyor: “İnsanlardaki REM uykusunun tanımını çeşitli omurgasız hayvanlara doğrudan uygulamak, pek uygun bir davranış olmayabilir. Fakat uykuda, hayvan taksonları çapında büyük paralellikler var ve bu durum, uykunun nasıl evrimleştiği ve nasıl işlediğiyle alakalı ilginç bir ipucuna benziyor.”

İnsanlara pek benzemeseler de, aslında zıplayan örümceklerin davranışlarından nasıl uyuduğumuzla ilgili çok şey öğrenebiliriz ve biyologlar da hayatta kalmak için çok önemli görünen bir davranışın kökeniyle ilgili tespitlere ulaşabilir. Rößler, örümceklerden kafadanbacaklılara ve insanlara kadar çok uzak türleri incelemenin, evrimde yeni örüntüler ve bağlantıları ortaya çıkarabileceğini söylüyor.

“Araştırmacılar genelde REM uykusu olan ya da olmayan canlıları aramaya eğilim gösterse de, bunun örümceklerde bulunması, uykunun söz konusu aşamasının esasında oldukça evrensel olduğuna ve bazı evrensel işlevler de taşıması gerektiğine işaret ediyor.” Rößler, daha geniş bir ağ atarak “tonlarca başka hayvanda da REM uykusuna benzer bir şey bulabileceğimizi” söylüyor.

 

Yazar: Lauren J. Young/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz