Peter Higgs, Higgs Bozonunu Bugünün Akademik İkliminde Keşfedemeyeceğini Söyledi

1

Genç araştırmacılar için bu zamanlar zor.

Ünlü fizikçi Peter Higgs, 2013 yılındaki Nobel Ödülü’nü almasının akşamında The Guardian‘a konuşarak, bugünün akademik düzeninde bir iş sahibi olmak için yeterince üretken olamayacağını, çünkü araştırmacıların sürekli araştırma pompalamasının beklendiğini söylemişti.

87 yaşındaki Higgs, hiçbir zaman bir eposta göndermediğini ve cep telefonu çağrısı yapmadığını ve Evren’in kütlesini nasıl elde ettiğinin ana hatlarını çizen, çığır açıcı Higgs bozonu‘nu 1964 yılında tahmin ettikten sonra 10’dan az tez yayınladığını söylemişti.

Higgs, Decca Aitkenhead’e şöyle söylüyor: “Bugünün mevcut ikliminde, 1964 yılında yaptığım şeyi yapmak için yeterli huzur ve sükunete nasıl sahip olacağımı hayal etmek zor.”

Şimdiyse Nature bülteninin genç araştırmacılar arasında yaptığı yeni bir anket, Higgs’in yorumlarından beri işlerin sadece daha kötüye gittiğini öne sürerek, bugünün araştırmacılarının daha az kaynak ve daha az iş istikrarı ile birlikte çok daha fazla baskı altında olduğunu gösterdi.

Kendall Power, Nature bülteninin genç bilim insanlarının hali üzerine çıkardığı özel bir sayıda şöyle yazıyor: “Nature, Eylül ayında Facebook’a bir gönderi koyarak, ilk bağımsız konumuna başlayan bilim insanlarından karşılaştıkları zorlukları bize söylemelerini istedi. Bunu takip eden şey, büyük bir dert dökülmesi olmuştu.”

Bülten bir hafta içinde dünya genelinden neredeyse 300 cevap aldı.

İsmini vermeyen Belçikalı bir araştırmacı, “Pek çok meslektaşımın boşandığını, tükendiğini, bilimin dışına çıktığını gördüm ve şu an çok yorgunum” diye itiraf etti.

Bir diğeri, malzeme bilimci Eddie Lopez-Honorato şöyle dedi: “Paran olmadığı zaman stresli, paran olduğu zaman da stresli çünkü o zaman da teslim etmen gereken şeyler var. Eğer herhangi bir şey yanlış giderse, bu benim hatam oluyor.”

Bugün genç araştırmacıların altında olduğu stres, tamamen yeni bir şey değil. Araştırma işlerinin şimdilerdeki işleme şekli, ‘yayınla veya yok ol‘ düzeni oluşturdu. Araştırmaları doğrulanabilir ve oturaklı olsun veya olmasın, sürekli ‘yeni ve heyecan verici’ araştırmalar yayınlayanlara en iyi ödenekler ve en iyi işler veriliyor.

Bu durum, artık kimsenin doğrulama işi yapmadığı çağdaş araştırmada bir ‘tekrarlanabilirlik bunalımına‘ yol açtı (tekrarlanabilirlik, bilimsel yöntemin hayatî bir parçasıdır) ve sonuç olarak pek çok etkili çalışma, doğrulama karşısında dayanamadı.

Aslında, 2016 yılının Eylül ayında yapılan bir çalışmada, eğer hiçbir şey değişmeseydi bilime ne olacağını tahmin etmek için bir bilgisayar modellemesi kullanılmıştı. Bunun sonucunda, “kötü bilimin doğal seçilimi” sayesinde, bilimin kalitesiz ve güvenilmez bir şeye evrimleşecek olduğu ortaya çıkmıştı.

Araştırmacıların bakış açısına göre bu boğuşma, giderek daha fazla doktora öğrencisinin daha az sermaye ve aynı sayıdaki iş için mücadele etmesinden ibaret. ABD’de doktora sahibi olan insan sayısı, geçtiğimiz 20 yılda iki katına çıktı.

Bu durum, bu kişilerin sermaye kovalamak ve ödenek için kabul edilmek amacıyla giderek daha fazla zaman harcamaları için baskı görmenin yanında, yeni turda sermayeyi güvenceye almak amacıyla çalışmalarını mümkün olduğu kadar erken yayınlamak için de yarıştıkları anlamına geliyor.

Yani, genç araştırmacılar daha uzun saat çalışıyor fakat genelde araştırma yaparak daha az zaman harcıyorlar; ayrıca o araştırma süresinden yayınlanabilir sonuçlar elde etmek için kendilerini daha fazla baskı altında hissediyorlar.

Nature anketi, çoğu araştırmacının aslında zamanlarının sadece yaklaşık yüzde 38’ini araştırma yaparak geçirdiğini ortaya çıkardı; geri kalanı, genelde bir üniversitede iş edinmek için gerekli olan yönetim görevleri ve öğretme yükümlülüklerinin bir karışımı niteliğini taşıyor. Sonra artık neden çağdaş Einstein veya Feynman’lar olmadığını merak ediyoruz.

Bunun yanısıra yaş meselesi de var. Etrafta yeterli iş olmayınca, genç araştırmacıların konumlarını daha yaşlı ve daha deneyimli akademisyenler alıyor.

Powell şöyle yazıyor: “Nature, Eylül ayında Twitter’dan şöyle sormuştu: ‘Genç bilim insanları hangi sorunlarla karşılaşıyorlar?’ Cevap verenlerden birisi hemen ‘Yaşlı bilim insanları’ cevabını yapıştırmıştı.”

Durum ne kadar iç karartıcı olsa da, iyi haber artık giderek daha fazla insanın konu hakkında konuşuyor olması ve durumun nasıl daha iyi hale getirilebileceğini çözmeye çalışması.

Pek çok araştırmacı artık hakem denetimli bültenleri tamamen es geçiyor ve çalışmalarını artık, meslektaşlarının akın ettiği ön baskı sitelerinde yayınlamayı seçiyorlar. Ayrıca diğerleri de, genç bilim insanlarına destek olmak ve onları yetiştirmenin yanısıra, mezun olmadan önce meslek hayatının gerçeklerinden haberdar etmeye de yardımcı olan girişimler kuruyor.

Ümit ediyoruz ki bu değişimler, daha fazla genç insanın onlara ihtiyacımız olan yerde, laboratuvarda zaman geçirmesine yol açar. Çünkü bu sadece araştırmacıların meselesi değil, kesin ve iyi düşünülmüş bilim sayesinde dünyanın ilerlemesini isteyen herkesin meselesi… Tıpkı 1964 yılındaki Higgs bozonunun keşfi gibi.

San Francisco, California Üniversitesi’nde bir biyokimyacı olan Bruce Alberts Nature bültenine konuşarak, araştırmacıların üzerindeki mevcut baskının “vasat bilimi” teşvik ettiğini söyleyerek, “farklı bir şey yapan insanları ödüllendirmemiz lazım” diyor.

“Bu adalet ile ilgili bir şey değil. Bu, dolardan en iyi bilimi nasıl elde edeceğimiz ile ilgili” diyor. “Genç veya yaşlı insanları yenilikçi şeyler yapmaları için fonlayarak çok daha iyi bilim elde edeceğiz.”

 

 

 

 

ScienceAlert

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz