“Dondurmanın yanına pil koymayın.”
Hepimiz pillere bağımlıyız. Telefonlardan fenerlere, gündelik işlerimizi yapmak için hepimizin bu küçük enerji depolama cihazlarına ihtiyacı var. Fakat nasıl çalıştıklarını pek bilen yok ve pil teknolojisi değişmeye devam ediyor.
O halde birçoğumuzun pil efsanelerine inanması şaşırtıcı değil. Pilleri derin dondurucuda saklamaktan ne kadar şarj olduklarına ya da olmadıklarına kafa patlatmaya kadar; işte pillerle ilgili inanıyor olabileceğiniz, doğru olmayan birkaç şey ve gerçekler.
Efsane: Pilleri buzdolabına veya derin dondurucuya koyun
Görece yaygın inanışlardan biri de evdeki pilleri buzdolabına ya da derin dondurucuya koymanın ömürlerini uzatabileceği yönünde. Buradaki düşünceye göre pilleri soğutmak veya dondurmanın, kullanılmıyor olsalar bile şarjlarını zamanla kaybetmelerine neden olan kimyasal süreçleri yavaşlatabileceği. Ancak bu iddiayı destekleyen bilimsel bir araştırma bulunmuyor ve bütün önemli üreticiler, pillerin oda sıcaklığında saklanmasını öneriyor. Duracell internet sitesinde pillerin buzdolabında ya da derin dondurucuda saklanmasının “ömürlerini uzatmayacağını” belirtiyor.
Ayrıca görünüşe göre pilleri buzdolabına veya derin dondurucuya koymanın da çoğunlukla yoğuşma gibi olumsuz tarafları var. Energizer, pilleri buzdolabına koymanın “düşük sıcaklık sebebiyle oluşan yoğuşma sonucunda temas noktalarında aşınma ve ambalajda ya da yatılımda hasar meydana gelmesi durumunda pillerin zarar görebileceğini” açıklıyor.
Fakat bu sıcaklığın önemli olmadığı anlamına gelmiyor. Pillerin sürekli sıcak bir yerde kalması (örneğin tavan arasında veya fırının yakınındaki bir yerde), pilin ömrünün azalmasıyla sonuçlanır. Standart piller 20 ila 25 Santigrat derece arasındaki oda sıcaklığında, kuru bir yerde saklanmak üzere tasarlanmıştır.
Efsane: Telefonunuzu gece şarja bırakmayın
Telefonunuzu sürekli yüzde 100’e kadar şarj etmenin ve bu sebeple gece şarja bırakmanın iyi bir fikir olmadığını muhtemelen duymuşsunuzdur. Bu efsane aslında doğruydu ama artık çoğunlukla efsane olmasının sebebi, cihaz üreticilerinin bu işi sizin için yapması.
Modern dizüstü bilgisayarlar ve telefonların pilleri lityum-iyondur ve tekrar şarj edilebilen tüm piller gibi belli bir şarj döngüsüne kadar dayanabilirler. Şarjınızı mümkün olduğu kadar yüzde 40 ve 80 arasında tutarak pilinizin ömrünü uzatabilirsiniz. Amazon ve Motorola gibi büyük şirketlerin pillerinden en iyi şekilde faydalanmasına yardımcı olan danışmanlık firması Cadex’in pillerle ilgili her türlü bilginin yer aldığı internet sitesi Pil Üniversitesi’nde böyle yazıyor. Pilleri tamamen şarj olmuş veya tamamen bitmiş şekilde depolamak iyi değil.

Pil optimizasyonu burada devreye giriyor. Bu yazılım özelliği, telefonunuzu yüzde 80’e kadar şarj ediyor ve siz telefonunuzun kablosunu çekecek gibi olana kadar tam şarj etmiyor. Bu gibi yazılımlar genelde günlük alışkanlıklarınızı takip edip pili ona göre şarj ediyor ve pil, siz onu kullanana kadar genelde yüzde 80 civarında kalıyor. iPhone’da bu özellik iyileştirilmiş pil şarjı, Android cihazlarda ise adaptif pil şeklinde adlandırılıyor. Eğer bu özelliği açarsanız, pilinizi gece boyunca endişelenmeden şarj edebilirsiniz; yazılım, pilinizi sağlıklı tutmak için yapabildiği her şeyi yapıyor.
Efsane: Uygulamaları kapatmak pil ömrünü artırır
Pek çok kişi telefonundaki pil azalırken mümkün olduğu kadar uygulamayı “kapatır”. Söz konusu uygulamaların kaynak kullandığı ve kapatıldıklarında pilin daha uzun süre dayanacağı düşünülür. Fakat telefonların işletim sistemleri böyle çalışmaz. Hem Android hem de iOS, Quartz‘dan HowToGeek sitesine kadar birden fazla kaynağın söylediği gibi o an kullanmadığınız uygulamaları durdurur.
Fakat bu durum, bitmekte olan bir pilden biraz daha fazla yararlanmak üzere hiçbir şey yapamayacağınız anlamına gelmiyor. Çoğu telefonda en fazla enerji kullanan şey ekrandır, dolayısıyla parlaklığı azaltmanın büyük bir faydası olabilir. Ekranı mümkün olduğu kadar kapalı da bırakabilirsiniz. Son olarak hem iOS hem de Android’in ayarlarda bulabileceğiniz pil tasarrufu özelliği vardır. Bu özelliğin etkinleştirilmesi, uygulamaların arka planda güncellemesini durdurur; yani eposta gibi şeyler otomatik olarak indirilmez ve piliniz daha uzun süre dayanır.
Efsane: Pilleri şarj etmeden önce tamamen boşaltmanız gerek
Bazı kişiler pilleri tamamen şarj etmeden önce tümüyle boşaltmanın iyi bir fikir olduğunu düşünüyor. Bu görüşün kökleri eskiye uzanıyor. 20’nci yüzyılda nikel-kadmiyum piller yaygındı ve ömürlerinin bir noktasında, hafıza etkisi efsanesi yaygın bir bilgi haline gelmişti. Fikir kabaca şöyleydi; böyle pilleri tamamen boşaltmadan şarj ederseniz şarjları zamanla azalırdı. Fakat bu tamamen doğru değildi.
Journal of Applied Electrochemistry bültenindeki bir makaleye göre söz konusu görüşün kökenleri genelde sadece, pillerin rutin olarak tam yüzde 25’e kadar boşaltılıp sonrasında tamamen şarj edildiği havacılık ve uzay endüstrisine özgü. Söz konusu etki, bu işlemin yüzlerce kez tekrarlanmasından sonra meydana geliyormuş ve evdeki standart kullanımda olan bir şey değilmiş. Ayrıca orijinal senaryoda bile mühendisler, birkaç yazılım ayarlamasıyla bu etkiyi bertaraf edebiliyorlarmış. Daha basit ifadeyle: Hafıza gerçek bir şey ama uzaktan kumandanızdaki AA pillerde geçerli değil.
Üstelik tekrar şarj edilebilen çoğu modern pilde nikel-kadmiyum kullanılmıyor. Hafıza etkisi lityum-iyon pillerde hiç bulunmamış. Bu yüzden bahsettiğimiz bu etki ev bağlamında gerçek olsa bile modern cihazlarda geçerli değil.
Yazar: Justin Pot/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.