1912 yılında “Piltdown Adamı” fosilleri, maymunlar ve insanlar arasındaki en önemli “kayıp halka” olarak lanse edildi; ancak 1953’e gelindiğinde ise hilesi ortaya çıkarıldı. O günden geriye akıllarda bu sahte yapının kim tarafından ve neden yaratıldığı sorusu kaldı.
İngiltere’de bulunan Liverpool John Moores Üniversitesinden araştırmacılar bunun suçlusunun kim olduğunu kesin olarak bulma görevini üstlenmeye karar verediler. Araştırma ekibi 2009’dan itibaren kemikleri incelemek amacıyla bilgisayarlı tomografi (BT), DNA dizileme, radyokarbon tarihleme ve diğer tüm inceleme yöntemlerini uyguladı.
Ekip fosillerin iki farklı canlıya ait yarı orangutan ve yarı insan kemikleri olduğunu; üçkağıtçının (veya üçkağıtçıların) macunla kemikleri birbirine yapıştırdığını; kemiklere çakıl taşı tutturarak ağırlaştırdığını (fosilleşmiş kemikler normalden daha ağırdır); ve bitmiş ürünü boya ile koyulaştırdığını tespit etti.
Royal Society Open Science’ta yayımlanan araştırmanın baş yazarı Isabella De Groote’a göre sonuçlar tek bir zanlı olduğu fikrine işaret ediyor. Araştırmacılar, kayıp halkayı Doğu Sussex’in Piltdown kasabasının dışında bir çakıl ocağında bulan Charles Dawson’ın muhtemel düzenbaz olduğuna inanıyorlar.
Dawson o dönemde hem avukat hem de amatör bir kazı bilimciydi. Araştırmacıların tespitine göre de acemi bir kalpazandı. 1907 yılında Almanya’da yeni bir insansı türünün bulunmasından sonra, 1. Dünya Savaşı’nın yarattığı gerilim Dawson’ı, İngilizlerin büyük bir bilimsel buluş yapma övüncüne ihtiyaç duyduğu fikrine yöneltmiş olabilir.
De Groote, Science dergisine verdiği röportajda “Dawson zekice bir oyun oynadı. Almanya’nın buluşlarından sonra, bilimde başı çekmek isteyen İngiltere’de ‘Bu fosillerden İngiltere’de de olmalı’ düşüncesi hakimdi” diyor.
Araştırma ekibine göre Dawson muhtemelen parçaları topladı, Londra’nın iki saat güneyinde yer alan kasabadaki çakıl ocağına, kazı yapılıp nadir “yarı maymun, yarı insan” türü olarak bulunmak üzere yerleştirdi.
Her ne kadar günümüzde araştırmacıların kullandığı inceleme metod ve ekipmanlarının mevcudiyetinden çok önce gerçekleşmiş olsa da De Groote ve ekibi bu olayın, fikirlerin ne kadar kolay bir şekilde gerçek olarak kabul edilebildiğine güzel bir örnek olduğunu düşünüyor.
De Groote’a göre “Piltdown Adamı, konu ne olursa olsun, yerleşmiş fikirlerimize uyup uymadığına bakılmaksızın bir adım geriye dönüp kanıt aramamız gerektiğine güzel bir örnek.”
Baha Cangören