İslam dünyasının geleneği ve farzı olarak ibadetin bir parçası şeklinde uygulanan Ramazan orucu, modern dünyadaki bilim insanlarını şaşırtan özelliklere sahip. Peki dini orucun bilimsel alt yapısı nedir?
Son 50 yılda yapılan bilimsel çalışmalar, anti-aging konusundaki tüm çabaların sonunda “az yemeye” dayandığını ortaya çıkardı.
Öyle ki fazla kalori tüketimiyle hızlı yaşlanma arasında bulunan ilişki, işin içine modern dünyanın büyük dertlerinden biri olan yüksek karbonhidrat ve şeker tüketimi de girdiğinde, daha da ciddi bir soruna dönüşüyor.
Modern beslenmenin insanları sürüklediği obezite sorunlarının şeker ve karbonhidrat tüketimine bağlı olduğunu artık biliyoruz. İleri yaşlarda ortaya çıkan diyabet sorunları nedeniyle doktorların hastalarına oruç/diyet tavsiyeleri verdiğini sık sık duyabilirsiniz.
Hatta bu tedavi tavsiyeleri artık hasta olmayan gayet sağlıklı ve genç insanlar için de kullanılan bir yaşam biçimi olan, ketojenik diyet ve aralıklı oruç gibi beslenme alışkanlıklarının da kapısını açtı.
Öyle ki, İslami oruç sırasında güneşin batışından güneşin doğuşuna kadar olan 8-10 saatlik pencerede beslenmek ve sonraki yaklaşık 16 saat boyunca aç kalma mantığı bugün artık tüm dünyada “aralıklı oruç” ismiyle kullanılıyor ve çok da büyük ilgi görüyor. Aralıklı oruçun İslami oruçtan tek farkı, oruçlu saatlerde su ve kalorisiz sıvılar içmeye izin olması. Ama mantık olarak temel aynı: Bu oruçlu saatler içinde kalori almamak.
Üstalik bu yöntemin hücreleri yenilediği, hücreler içindeki toksik atıkları temizleyerek insanlardaki pek çok hastalığı ve sorunu tedavi etme potansiyeli taşıdığı da bilimsel olarak kanıtlandı ve Japon bilim insanlarının “Otofaji” ismini verdiği bu bilimsel çalışma 2016 yılında Nobel ödülü kazandı. Artık tüm bilim dünyası ve tıp camiası, günde 14-16 saatten uzun süre aç kalmanın ihücrelerin kendini temizlemesine destek olduğunu, bu süre sırasında hücre içindeki atıkların temizlendiğini kabul ediyor.
Ramazan ayı, İslam dünyasında yüzlerce yıldır büyük bir coşku ve heyecanla kutlanırken, insanların bin yıl öncesinden bu sağlıklı 14-16 saat açlık orucunu uygulaması ve yüzlerce yıllık dini metinlerde orucun sağlıklı yaşamla anılması, daha sadece 2016 yılında açlığın tedavi edici mucizesini keşfeden modern bilim için son derece şaşırtıcı bir durum.
Türk toplumu olarak her ne kadar Ramazan ayı boyunca Ramazan şerbeti gibi besinler tüketmek bir gelenek olsa da 16 saat açlıktan sonra insan vücudu karbonhidratı da şekeri de, aşırıya kaçmamak kaydıyla, tölare edebiliyor. Bu sayede ramazan pidesi, ramazan yemeleri gibi çok lezzetli geleneklerimizi yaşatmaya devam edebiliyoruz. Ayrıca Ramazan paketi gibi yardımlaşma ve bağış amaçlı paketlerin içinde de yer alan hurma gibi besinler, şaşırtıcı şekilde, sahip olduğu güçlü beslenme değerleriyle tek başına bir insanın ihtiyacı olan pek çok besini karşılayabiliyor.
Özellikle hurmanın anti kansorajen etkisi, uzun süre tok tutma özelliği sayesinde insülin direnci gibi günümüzün büyük problemi haline gelmiş sorunlara çare olması, yüzlerce yıl önce oluşan bu yaşam biçiminin, bugünkü modern beslenme alışkanlıklarından çok daha sağlıklı olduğu savını destekliyor. Tüm bunlar da bilim insanların şaşırması için yeterli oluyor.
Daha çoook şaşıracaksınız eyy bilim dünyası
Eğer iman ve amel etmezseniz.
Kurtuluş İSLAMDADIR.