Eğer gelecekteki bir kamera veya protez retina için düşük enerji tüketen ve ışık tespit eden en mükemmel cihazı tasarlamak isteseydiniz, bir algılayıcı dizisini yerleştirmek için ‘verimli kodlama kuramı’ adı verilen bir şeye ihtiyaç duyardınız.
Ya da sadece bir memeli retinasına bakabilirdiniz.
Duke Üniversitesinde çalışan nörobiyologlar, retinanın yapısına yönelik yayımladıkları bir çift makalede doğal seçilim ve evrimin zorluklarının, gözlerimizdeki retinayı tıpkı bu optimizasyon kuramının söyleyeceği gibi şekillendirdiğini gösteriyor. Ayrıca bu durum retinayı, insan mühendisliğinin içinde bulunduğu noktada başarabileceğinden kilometrelerce uzağa konumlandırıyor.
Geçtiğimiz Mart ayında Nature bülteninde yayımlanan önceki makalede araştırmacılar, fare ve maymun retinalarının verimli kodlama kuramında tahmin edilen hassasiyet kalıplarını sergilediğini göstermişler. Farklı retinal nöron dizileri; parlak, karanlık, hareket eden vb. gibi tekil uyaranlara karşı hassasiyet gösteriyor. Üstelik bunlar, görüntüyü meydana getiren üç boyutlu bir hücre mozaiği halinde sıralanıyor.
Tıp Fakültesinde biyoistatistik & biyoenformatik yardımcı profesörü olarak görev yapan John Pearson, bu hafta PNAS bülteninde çıkan bir makalede “çok sayıda canlandırma ve biraz da kağıt kalem matematiğiyle bunu anlamaya koyulduk” diyor. “Bu mozaikler rastgele örtüşmüyor ama yüksek düzende de örtüşmüyorlar.”
Duke Tıp Fakültesinde yardımcı nörobiyoloji profesörü olan Greg Field, “Birden fazla farklı tipte binlerce hücrenin kendilerini nasıl sıraladığına yönelik bir tahmin yürütüyoruz” diyor. “Maymun retinası ve bizim retinalarımız ayırt edilemeyecek derecede benzer. Bunu maymun retinasında gözlemlediğimizden, kendi retinalarımızın da aynı şekilde düzenlendiğini inanılmaz bir güvenle söyleyebiliyoruz.”
Yazar: Karl Leif Bates/Duke Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.