‘Neden rüya görüyoruz?’ sorusu, bilim camiasında anlaşmazlık yaratan bir konu: Rüyaların niçin oluştuğunu somut şekilde kanıtlamak zor ve sinirbilim dalı da hipoteze doymuş durumda. Tufts Üniversitesi’nde yardımcı sinirbilim profesörü olan Erik Hoel, derin yapay sinir ağlarının eğitilmesinde kullanılan yöntemlerden ilham alarak yeni bir rüya kuramı ortaya atıyor: Öne sürdüğü şeyin adı, fazla uyan beyin hipotezi. Üç gün önce Patterns bültenindeki bir inceleme çalışmasında tarif edilen hipotez, rüyalarımızın tuhaflığının, beyinlerimizin gündelik deneyimlerimizi daha iyi genelleştirmesine yardımcı olduğunu ileri sürüyor.
“Açıkçası neden rüya gördüğümüze yönelik inanılmaz miktarda kuram var” diyor Hoel. “Fakat ben, rüya görmeyi çok ciddiye alan bir rüya kuramına dikkat çekmek istedim. Bu kuram, rüyaların deneyimleri yüzünden rüya gördüğümüzü söylüyor.”
Hoel’in yeni kuramına göre rüyalar, dünyayı daha detaylı ve daha kapsamlı şekilde anlamamız için gerçekleşiyor; yapay sinir ağları gibi beyinlerimiz de gündelik yaşamlarımızın “eğitim setiyle” fazla aşina oluyor. Yapay sinir ağları, büyük miktarda veriyle eğitilip daha iyi hale getiriliyor. Hoel’in öne sürdüğü üzere beyin bu aşinalığa karşı koymak için, hayallerde dünyanın tuhaf bir şeklini oluşturuyor; zihnin bir nevi okulu bırakmasını sağlıyor. “Rüyaları uyanık olduğumuz zamanki deneyimlerimizden ayıran şey, işte tam da onlara biyolojik işlevlerini kazandıran bu tuhaflıkları.”
Cell Basın. Ç: O.