Görkemli videoda Hubble ve James Webb uzay teleskoplarının gücü birleştiriliyor.
Bir uzay teleskobundan daha iyi bir şey varsa, o da iki uzay teleskobudur. NASA, Hubble ve James Webb uzay teleskoplarından gelen verileri kullanarak semavi Yaratılış Sütunları‘nın yeni ve 3 boyutlu görselleştirmesini yayımladı. NASA’ya göre bu kısa film, ilk olarak Hubble Uzay Teleskobu’nun 1995’te çektiği görüntüyle ün kazanan yıldızların doğduğu bu bulutların şimdiye kadarki en kapsamlı ve detaylı çok dalga boylu videosu.
Uzay Teleskobu Bilimi Enstitüsünde (STScI) çalışan baş görselleştirme bilimcisi Frank Summers, “Sütunların yanından ve aralarından geçen seyirciler, onların üç boyutlu yapılarını deneyimliyor ve hem Hubble’ın görülebilir ışıkta hem de Webb’in kızılötesi ışıkta çektiği görüntülerde ne kadar farklı göründüklerine bakıyorlar” diyor bir açıklamada. “Bu zıtlık, neden aynı cismin farklı taraflarını gözlemlemek için birden fazla uzay teleskobumuz olduğunu anlamalarına yardımcı oluyor.”
Uzay Teleskobu Görüntülerindeki Tüm O Renkler Nereden Geliyor?
Dünya’dan yaklaşık 6.500 ışık yılı uzakta bulunan bu dört Yaratılış Sütunu, çoğunlukla soğuk moleküler hidrojen ve tozdan meydana geliyor. Civardaki sıcak, genç yıldızlardan gelen sert rüzgarlar ve şiddetli morötesi ışıkla aşınıyorlar. Sütunların tepesinden çıkan parmağa benzer bu yapılar, Güneş sistemimizden daha büyük ve içlerinde embriyonik yıldızlar bulunabiliyor. En uzun sütun üç ışık yılı mesafeye ya da Güneş’imiz ve en yakın yıldızlar arasındaki uzaklığın yaklaşık dörtte üçü mesafeye ulaşıyor.
Yeni videoda izleyiciler sütunların üç boyutlu yapılarının içine girebiliyorlar. Film sanatsal bir yorumlamadan ziyade, Durham Üniversitesinde çalışan Anna McLeod’un öncülük ettiği bilimsel bir makalede bulunan gözlemsel verilere dayanıyor.
STScI’de çalışan yapım lideri Greg Bacon, “Yaratılış Sütunları’nı 3 boyutlu hale getirmek her zaman aklımızdaydı” diyor yapılan bir açıklamada. “Hubble verileriyle birlikte Webb verileri, Sütunlar’ı daha eksiksiz detaylarla görmemize olanak sağladı. Bu yapıların bilimini ve onları en iyi nasıl temsil edeceğimizi anlamak, ufak ve yetenekli ekibimizin bu simgesel yapıyı görselleştirme işini yerine getirmesini sağladı.”
Yeni görselleştirmeyle birlikte izleyiciler, dünyanın en güçlü iki teleskobunun nasıl beraber çalışarak sütunların daha karmaşık ve çok yönlü bir portresini sunduğunu deneyimleyebiliyorlar. Otuz yılı aşkın süredir çalışan Hubble, görülebilir ışıkta ve binlerce derecede parlayan göksel cisimleri gözlemleyebiliyor. James Webb Uzay Teleskobu (JWUT), sadece yüzlerce derece sıcaklığa sahip daha soğuk cisimlere karşı hassas olan kızılötesi görüşle donatılmış. JWUT’nin kızılötesi kabiliyetleri, engel teşkil eden tozları geçerek sütunlarda gizlenen yıldızları gösterebiliyor.
NASA’da çalışan astrofizikçi Mark Clampin, “NASA’nın farklı dalga boylarındaki uzay teleskoplarından yapılan gözlemleri birleştirdiğimizde, evreni daha geniş biçimde anladık” diyor. “Yaratılış Sütunları bölgesi, yıldızların nasıl oluştuğuna yönelik bilgilerimizi geliştiren yeni fikirler sunmaya devam ediyor. Artık bu yeni görselleştirmeyle beraber herkes bu zengin, büyüleyici manzarayı farklı bir şekilde deneyimleyebilir.”
Yeni videoda ek olarak yıldız oluşumunun farklı aşamaları da vurgulanıyor. Merkezdeki sütunun tepesinde, kızılötesi ışıkta kırmızı şekilde parlayan gömülü bir protoyıldız bulunuyor. Sol sütunun tepesine yakın bir yerde yeni doğan bir yıldızdan çıkan çapraz bir madde jeti görülüyor. Yıldız maddelerinden oluşan bu jet bir yıldızın doğumunun kanıtı olsa da yıldızın kendisi görünmez durumda. Soldaki sütunun çıkıntılı “parmaklarından” birinin ucunda yepyeni bir yıldız da görülüyor.
STScI ve Caltech/IPAC’daki ortaklar tarafından NASA için oluşturulan bu görselleştirme, NASA’nın Öğrenme Evreni’nin AstroViz Projesi’nce geliştirilmiş.
Yazar: Laura Baisas/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.