Şizofreni ile 2. Tür Diyabet Arasında Bağlantı Kurulabilir

0

İyi değil.

Şizofreni sahibi insanlar, genel nüfustan 30 yıla kadar daha az yaşamaya yatkınlar. Bu vakitsiz ölümlerin birçoğu, içinde kalp krizleri ve inmelerin de bulunduğu, diyabetin büyük bir tehlike etmeni olduğu fiziksel bozukluklar sebebiyle oluyor.

Antipsikotik ilaçların tip 2 diyabet tehlikesini artırdığı biliniyor, fakat, aralarında yetersiz beslenme ve egzersiz noksanlığının da bulunduğu diğer şeyler, şizofren insanları hastalığa karşı özellikle elverişli hale getiriyor.

Ancak, bizim yaptığımız son çalışma, şizofreni sahibi insanlarda bu etmenleri hesaba kattığımız zaman bile diyabet geliştirme tehlikesinin yüksek kaldığını gösteriyor.

Uzun vadeli şizofreni sahibi insanların diyabet sahibi olması, genel nüfusa göre üç kat daha muhtemel. Şizofreni ile diyabet arasındaki bağlantı, ilk olarak 19ncu yüzyılda kurulmuştu.

Bu durum, antipsikotik ilaçların kullanımından çok uzun zaman önce ve beslenme düzenlerinin diyabete neden olmasının daha az muhtemel olduğu bir çağda meydana gelmişti. Bu durum, şizofreni ile diyabet arasında ettirgen bir bağlantının bulunduğunu akla getirebilir.

Yaptığımız çalışmada, şizofreninin başlangıç aşamasında olduğu insanlarda diyabet tehlikesinin önceden yüksek olup olmadığını araştırdık; yani, bu insanlar antipsikotik ilaçları almaya başlamadan önce veya onları henüz almaya başladıkları zaman.

Erken şizofreni ile düşük miktarda antipsikotik ilaç tedavisi reçetesi yazılan veya hiç yazılmayan insanlardan alınan kan örneklerindeki diyabet tehlikesi bulgularını incelemiş olan birden çok çalışmanın verisini birleştirdik.

Diyabet, yüksek haldeki kan glikozu ile belli olur. Kandaki glikoz seviyesi ne kadar yüksekse, diyabet tehlikesi de o kadar fazladır.

Şizofreni sahibi insanların, sağlıklı insanlar ile karşılaştırıldıklarında, kanlarında daha yüksek glikoz seviyeleri bulunduğunu gösterdik. Ayrıca insülin seviyelerine de baktık.

İnsülin, glikozun kandan dokuya hareket edişini tetikleyen bir hormondur. Yükselen insülin seviyeleri, 2. tür diyabet insanlarda görülür. Erken şizofreni sahibi insanlarda, daha yüksek insülin seviyeleri bulunduğunu ve insülin direnci seviyelerinin artmış halde olduğunu gösterdik.

Şizofreninin diyabette doğrudan bir role sahip olduğunun işaretleri

Bu sonuçlar, yaptığımız çözümlemeyi, şizofreni sahibi insanların sağlıklı kontrol grubuyla birlikte beslenme düzenleri, yaptıkları egzersiz miktarı ve etnik arkaplanları bakımından karşılaştırıldığı çalışmalara sınırladığımız zaman bile istatistiksel olarak önemli kalmışlardı.

Bu durum, elde ettiğimiz sonuçların, iki grup arasında bulunan yaşam şekli etmenleri veya etnisitedeki farklılıklar tarafından büsbütün yönlendirilmediğini ve bu yüzden, diyabet tehlikesinin artışında doğrudan bir şizofreni rolüne işaret edebileceğini öne sürüyor.

İki durumun da gelişme ihtimalini artırabilen farklı etmenler var. Bunlar arasında genetik bir tehlikenin paylaşılması ile birlikte, gelişimsel tehlike etmenlerinin de paylaşılması bulunuyor.

Örneğin, erken doğum ve düşük doğum ağırlığı, hayatın sonraki dönemlerinde hem şizofreni hem de diyabet gelişimi için tehlike etmenleri olarak tanımlanmışlardır. Stres hormonu kortizol seviyelerinin artışı da diyabet için bir tehlike etmenidir.

Şizofreni gelişimiyle bağlantılı olan ve kortizol seviyelerini artıran stresin, daha yüksek diyabet tehlikesine katkıda bulunabilmesi de muhtemeldir.

Bu bulgular, diyabet ile şizofreni arasındaki bağlantıyı yeniden düşünmeye ve önlemeye, doğrudan şizofreninin başlangıcında başlamaya ihtiyacımız olduğuna dair bir uyarı alarmıdır. Bu, zihni ve vücudu, doğrudan başlangıçta tedavi etme olayıdır.

Toby Pillinger, Klinik Araştırmacı, King’s College London.

 

 

 

 

The Conversation

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz