Keşke betada sıkışmasaydık.
Eğer geçtiğimiz 12 ayda, World Series*, Super Bowl*, Oskarlar* ve parmaklığın hangi tarafında oturduğunuza bağlı olarak ABD ve İngiltere seçimlerinden dolayı bir parça devasa, kaçık gibi bir simülasyonun beta sürümünde takılı kalmış gibi hissettiyseniz, biz de sizinle aynı düşünüyoruz. (*Bu spor karşılaşmalarında ve törenlerde alışılmadık tuhaf şeyler oldu.)
Fakat Elon Musk’ın söylediklerine rağmen, gelecekteki devasa bir bilgisayar oyununda yaşıyor olma ihtimalimizi “kesinlikle sıfır” olarak tanımlayan Harvard kuramsal fizikçisi Lisa Randall’ın söylediğine göre, son zamanlarda yaşadığımız tuhaflık engeli, sadece Evren’in işleyiş şekli.
Eğer canlandırma hipotezine aşina değilseniz söyleyelim, bu, Oxford Üniversitesi’nden İsveçli filozof Nick Bostrom’un 2003 tarihli bir tezine dayanıyor. Kendisi, aşağıdaki önermelerden en az birinin doğru olması gerektiğini iddia ediyor:
- İnsan türünün, bir ‘insansonrası’ aşamaya ulaşmadan önce yok olması çok muhtemeldir;
- İnsansonrası bir medeniyetin, kendi evrimsel tarihlerinin (veya benzerlerinin) kayda değer sayıdaki canlandırmasını gerçekleştirmesi son derece ihtimal dışıdır;
- Biz, neredeyse kesin olarak bir bilgisayar canlandırmasında yaşıyoruz.
Bostrom’un bahsettiği bu ‘insansonrası’ aşama, gelecekte belli bir noktada, teknolojimizin çok gelişmiş olacağı, sadece bir bilgisayarın, işlem gücünün milyonda birinden daha azını bir saniye boyunca kullanarak, insanlığın bütün zihinsel tarihini canlandırabileceğine atıf yapıyor.
Şimdi, uzak gelecekteki insansonrası bir medeniyetin, bu ‘ata-canlandırmalarından’ oluşan devasa bir ağ inşa etmeyi başardığını ve, atalarımızın yaşamlarını devasa bir bilgisayar yazılımında oynatmak için, onların zihinlerinin kopyasını buna yükleyebildiğimizi hayal edin.
Bu zihinlerin bir ‘bilince’ (bilim insanlarının geçenlerde hesaba kattığı bir şey) sahip olduğunu varsayarsak, gerçeğe uygun olarak insan haklarına benzeyen bir şey talep edeceklerdir ve bu yüzden bir tür robot köle ırkı olmayacaklardır. Fakat kulağa, bize çok fazla benziyorlar gibi gelmeye başlıyor…
Özet olarak Bostrom, ya insanların bunlardan herhangi biri gerçekleşmeden önce neredeyse kesinlikle nesillerinin tükeneceğini (iklim değişikliğine teşekkürler); Evren tarihindeki hiçbir gelişmiş medeniyetin, ata-canlandırmaları oluşturacak araçlara sahip bireyler içermediğini; veya bizlerin kesinlikle bir canlandırmada yaşadığımızı öne sürüyor.
Geçen sene Elon Musk, canlandırma hipotezine çok inandığını açığa vurarak, “temel gerçeklikte olma ihtimalimizin milyarlarda bir olduğunu” iddia etmişti.
Ve lanet olsun, “temel gerçeklik”ten başka bir şeyin iş başında olduğu bu gibi tuhaf zamanlardan geçtiğiniz zaman, bu durum mantıklı geliyor:
https://twitter.com/profmusgrave/status/836203541798739968
World Series, Super Bowl, ABD ile İngiltere seçimleri, ve şimdi Oskarlar’daki dalgalanmalar: Hey @elonmusk, Bence canlandırma beta aşamasında.
Fakat Lisa Randall, tüm eğlencemizi mahvetmek için burada, çünkü Quartz’dan Corinne Purtill, son Oskarlar’da yaşanan karışıklığın, kendisinin canlandırma karşıtı duruşunu yeniden düşünmesine yol açıp açmadığını sorduğunda, cevap biraz bile değildi.
Şöyle söylüyor: “Bu noktada, bir canlandırmada yaşayıp yaşamadığımızı kanıtlayamayız. Dahası, öyle olduğuna inanmak için hiçbir sebep yok.”
“Ancak, insanların muhteşem şeyler yaptığından ve ayrıca işleri olağanüstü şekillerde berbat edeceklerinden epey emin olabiliriz.”
Geçen sene Neil deGrasse Tyson’ın yönettiği halka açık bir tartışmada Randall, Musk’ın olasılık iddiasını, canlandırma hipotezinin neden mantıklı olmadığı konusundaki en büyük sebeplerden biri olarak değerlendirdi.
“Sorunun bir kısmı, olasılıkların iyi tanımlanmış bir anlama sahip olmak zorunda olması, veya sadece iyi tanımlanmış anlama sahip oldukları zaman kullanışlı olmalarıdır. Bu yüzden, tüm muhtemel senaryolar arasında, aslında hangisinin daha fazla veya daha az muhtemel olduğunu söyleyebiliriz,” diyor.
“Sonsuz büyüklüklere girdiğimiz zaman… mantıklı gelmeyi bırakır. Yani diyorum ki, olasılıksal olarak gerçekten, Çinli olmamın çok muhtemel olduğunu söyleyebilirim, çünkü Amerikalılardan çok daha fazla Çinli var. Fakat ben açık bir şekilde Çinli değilim. Bu yüzden, olasılıklar yanıltıcıdır, ve onları dile getirdiğiniz zaman neyi kastettiğiniz bakımından dikkatli olmanız gerekir.”
Randall, yüksek oranda gelişmiş bir takım medeniyetlerin, tamamen bizim gibi görünen canlandırmalar inşa etmesini varsaymanın, bizim için inanılmaz derecede bencil olduğunu, ve olasılık görüşünün sadece, sayısız uzaylı medeniyetinin, insan türünü canlandırmaya değer bir şey olarak gördüğü zaman işe yarayacağını ekliyor.
“Bu tam olarak, iyi tanımlanmış olasılıklara dayanmıyor. İddiaya göre, bizi canlandırmak isteyen pek çok şeyiniz olmalı. Aslında benim bununla ilgili bir sorunum var,” diyor.
“Biz çoğunlukla kendimizle ilgileniyoruz. Bu yüksek türlerin, bizi neden canlandırmak isteyeceklerini bilmiyorum.”
Konu kapandı mı? Randall böyle olduğunu düşünüyor, fakat canlandırma köşesinde, “Eğer bir bilgisayar oyununda karakter olsaydım, sonunda tamamen kesin ve matematiksel görünen kuralları da keşfederdim,” diyen, MIT’den kozmolog Max Tegmark’ın da dahil olduğu bazı şeyler hâlâ mevcut.
Ve bu durum, Maryland Üniversitesi’nde bir kuramsal fizikçi olan James Gates’in belirttiği üzere, kulağa epey fazla şekilde fizik kanunlarıymış gibi geliyor:
“Benim yaptığım araştırmada, çok tuhaf olan bu şeyi buldum. Hata düzelten kodlara sürüklendim; bunlar, tarayıcıları çalıştıran şeylerdir. Bu yüzden bunlar neden kuarklar ve elektronlar ve süpersimetri hakkında çalıştığım denklemlerin içindeydiler? Bu durum, Max gibi insanların artık çılgın olduğunu söyleyemeyeceğimi kesin şekilde kavramama yol açtı.”
Yaşanan son tuhaflıkların tümünün sorumluluğunu, içinde hata oluşan bir canlandırmaya yüklemek güzel olurdu, fakat Randall, dünyanın gizemlerini devasa bir bilgisayar yazılımına yüklemek yerine, bunun için daha gerçekçi açıklamaklarla gelmenin daha iyi olacağını söylüyor.
Ve bu, bize çok daha bilimsel geliyor.
Tartışmanın tamanını aşağıdan izleyebilir ve dökümü buradan okuyabilirsiniz:
ScienceAlert
“Biz çoğunlukla kendimizle ilgileniyoruz. Bu yüksek türlerin, bizi neden canlandırmak isteyeceklerini bilmiyorum.” Bir bilgisayar simülasyonun da yaşamıyor olabiliriz ama bu görüşe göre eğer gerçekten yüksek bir uygarlık bizi bir bilgisayar simülasyonun da canlandırıyorsa, bu bizim bildiğimiz bir bilgisayar değil, tamamen organizmalara dayalı “özgür” bir bilgisayar olmalı. Yani insan vücudunu oluşturan tüm organlar bu organik bilgisayarın birer parçası olmalı. DNA ise bir yazılımı başlatan çekirdek gibi insanı kodluyor olabilir. Bizi canlandıran yüksek uygarlık bizi özgür kılmışsa, bir virüs gibi dünyaya yaptığımız kötülüklerin farkına varıp, iyi bir antivirüs geliştirmeliler, yoksa format şart!