Bu mütevazı cam, evreni araştırma serüvenimizi harekete geçirdi. İşte yol boyunca atılan bazı adımlar.
Kırılmalı teleskoplar şeklinde bilinen ilk teleskopları 17’nci yüzyılda Hollandalı gözlük camı ustaları yapmıştı. İçlerinde bir çift mercek vardı; bir tanesi teleskobun ucuna yerleştirilen dışbükey bir mercek, diğeriyse gözlemci tarafında yer alan içbükey bir mercekti. Bu teleskoplar çoğunlukla yerde gözlem yapmak ve askeri amaçlar için kullanılmıştı. İtalyan gökbilimci Galileo Galilei, bu tip küçük dürbünleri gökyüzüne doğrultan ilk insanlardan biriydi.
Alman bir gökbilimci olan Johannes Kepler, bu dışbükey-içbükey tasarımını bir çift dışbükey lens ile daha da ileri taşımıştı. Avantajıysa daha geniş bir görüş alanı ve daha yüksek yaklaştırmaydı fakat görüntüler ters yüz çıkıyordu. Yine de Kepler’in tasarımını uygulayan teleskop imalatçıları, 45 metre kadar uzun teleskoplarla 100 kat yaklaştırmaya ulaşabiliyorlardı. Ancak bu tür uzun borular rüzgarda ve kötü havalarda iyi çalışmıyor, bir şekilde etkisiz kalıyorlardı.
Sir Isaac Newton, yansımaya veya kavisli aynalara dayalı alternatif bir tasarım sunmuştu. Bu teleskoplar daha fazla ışık yakalıyor ve ışık bir mercekten geçtiği zaman meydana gelen, kromatik sapma şeklinde bilinen bozucu prizma etkisinden kaçınıyordu.
Ayna boyutu, malzemeler ve kalite iki yüzyıldan uzun süredir artmaya devam etmişti; teleskop boyutları da öyle: Ta ki Hubble ve James Webb gibi uzay tabanlı teleskopların Dünya atmosferinin müdahalesini ortadan kaldırdığı uzay çağına kadar. James Webb ile birlikte evrende hiç olmadığı kadar uzak yerleri görebiliyor, 13 milyar yıldan uzun süre önce Büyük Patlama’nın ardından oluşan ilk galaksilerden bazılarını gözetleyebiliyoruz.
Bugün NASA’nın devam eden birden fazla uzay tabanlı teleskop projesi bulunuyor. Bunlar arasında Nancy Grace Roman Teleskobu ve Yaşanabilir Dünyalar Rasathanesi de yer alıyor.
1609: Mercekli teleskoplar
Hollandalı ve Danimarkalı teleskop imalatçılarından ilham alan Galileo, kendi teleskobunu 1609 yılında yapmıştı. İlk teleskobu 3 kat yaklaştırma sunuyordu. Yıllar geçtikçe tasarımı da gelişti. Son teleskobu, cisimleri 30 kat kadar fazla büyütebiliyordu.
1610: Galileo’nun Sidereus Nuncius‘taki (Yıldızlı Haberci) kendi çizimlerinden Ay Tasvirleri
Neyse ki Galileo sadece yetenekli bir gökbilimci değil, aynı zamanda başarılı bir sanatçıydı da ve böylelikle merceğinden gözetlediği kozmik cisimlerin detaylı görüntülerini yakalamıştı. Ay’ın bu çizimi, daha önce hiç görülmemiş (veya üzerinde düşünülmemiş) dağ ve kraterleri ortaya çıkarmıştı.
1672: Sir Isaac Newton’un yansıtmalı teleskobu
Işık camdan geçtiği zaman renk şeritlerine (ROYGBIV) ayrılıyor. Bu durum, yansıtmalı teleskopların görüntü kalitesini etkileyen kromatik sapmalardan muzdarip olduğu anlamına geliyor. Bu prizma etkisinin üstesinden gelmek isteyen Sir Isaac Newton, kavisli aynaların kullanıldığı bir yansıtmalı teleskop yapmış.
Laurent Cassegrain ise 1672 yılında ışığı ana aynadaki bir delikten göz merceğine geri yansıtan içbükey ana bir ayna ve dışbükey ikinci bir ayna kullanıp Newton’un tasarımını daha da geliştirdi ve kompakt bir tüp içerisinde uzun bir odak uzaklığını mümkün hale getirdi.
1789: Herschel teleskobu
Sir William Herschel’in teleskop tasarımı büyük bir ana ayna ve eksen dışı yerleştirilmiş bir göz merceği barındırıyor, böylelikle ışığın güzergâhında engel oluşturmuyordu. Bu sayede daha büyük aynalar ve daha yüksek ışık toplama gücü mümkün olmuştu.
Herschel, yaptığı teleskoplardan biriyle Kral III. George’a ithafen Georgium Sidus adını verdiği yeni bir gezegen tespit etti. Gezegene daha sonra Uranus ismi verildi.
Herschel’in 1912 yılında Londra’daki Kraliyet Derneği ve Kraliyet Gökbilim Derneğinde yayımlanmış “Sir William Herschel’in Bilimsel Makaleleri”nde yer alan nebula çizimi.
1900: Büyük Paris Fuarı Teleskobu
Bu 57 metrelik yansıtmalı teleskobu (bir futbol sahasının uzunluğunun yarısından daha büyük) Paul Gautier 1900’deki Paris Fuarı için yapmıştı. 1,25 metre çapında bir aynası vardı.
1917: Hooker Teleskobu
George Ellery Hale’in tasarladığı Wilson Dağı Rasathanesindeki Hooker teleskobunda 254 cm çaplı bir ayna kullanılması, onu zamanının en büyük teleskobu haline getirmişti. Teleskop, galaksiler ve bulutsulara yönelik yürütülen çalışmaları önemli ölçüde ilerletmişti.
1920’ler ve sonrasında Hooker teleskobunu kullanan Edwin Hubble, evrenin bizim galaksimizden çok daha büyük olduğunu anlamamıza ve Büyük Patlama kuramına zemin hazırlamıştı.
1990: Hubble Uzay Teleskobu
NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından inşa edilen Hubble Uzay Teleskobu, 2,4 metre çapındaki aynasıyla uzay tabanlı bir yansıtma teleskobu. Dünya’nın atmosfer üstündeki yörüngesinde faaliyet gösteriyor. Faaliyete başladığı zaman evrene dair yaptığı gözlemlerde eşi görülmemiş netlik ve detaylar sunmuştu.
NASA, teleskobun 2020’lerin sonlarına kadar işler halde kalmasını bekliyor.
2021: James Webb Uzay Teleskobu
NASA, ESA ve Kanada Uzay Ajansı (CSA) ortaklığıyla geliştirilen James Webb Uzay Teleskobu, 6,5 metre çapındaki parçalı aynasıyla uzay tabanlı, gelişmiş bir yansıtmalı teleskop.
Işığın kızılötesi tayfında faaliyet gösteriyor ve böylelikle uzak galaksileri, ötegezegenleri ve diğer göksel olguları sıra dışı bir hassasiyetle gözlemliyor.
Webb teleskobu, Dünya’dan 1,6 milyon km uzaktaki ikinci Güneş-Dünya Lagrange noktasında (L2) Güneş’in etrafında dönüyor.
Yazar: Bill Gourgey/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.