20 gün süren su altı keşfinde kayıp eserlerin yeri ortaya çıkarıldı ve devam eden çürüme belgelendi.
Yeni ve yüksek çözünürlüklü görüntüler, RMS Titanic gemisinin ebedi istirahat bölgesinde beklenmedik bulgular ve talihsiz gelişmeler olduğunu gösteriyor. Dün yayımlanan fotoğraflar, gemiyi kurtarma hakkını elinde bulunduran RMS Titanic Inc. şirketinin 14 yıldan beri gerçekleştirdiği ilk Görüntüleme ve Araştırma Seferi‘nden. Belgeler geminin en simgesel kısımlarından birinin, okyanus yüzeyinin 3,8 km’lik ezici bir derinliğinde ve Kuzey Atlantik’in dondurucu sularında geçirdiği 112 yıla direnemediğini doğruluyor.
15 Nisan 1912’de gerçekleşen o ünlü trajedi sırasında, İngiltere’nin Southampton şehrinden New York’a giden Titanik‘teki 1.500’den fazla yolcu ve mürettebat hayatını kaybetmişti. Tam olarak bulunduğu yer yıllardır gizemini korusa da 1985 yılında Robert Ballard’ın öncülüğünde yürütülen bir sefer sonrasında bu lüks yolcu gemisinin kesin konumu doğrulanmıştı. O zamandan beri çok sayıda kâşif, uzman ve turist, bu tarihi arkeoloji bölgesini belgelemek üzere sık sık tehlikeli dalışlar yaptı. Federal bir ABD mahkemesi, 1994 yılında geminin tek “kurtarma hakkını” RMS Titanic, Inc. şirketine devretti ve bu şirketi, yasal olarak enkazdan eser kurtarma izni bulunan tek organizasyon olarak belirledi. Grup ve bağlı kuruluşlar, en sonuncusu Temmuz’da gerçekleştirilen ve 20 günden uzun süren toplamda sekiz seferi yönetti.
Dün yapılan bir duyuruya göre araştırmacılar son seferlerinde, “şimdiye kadar çekilen ve sayısı 2 milyonu aşan en yüksek çözünürlüklü görüntü ve videoları” kaydetti. Ekip ayrıca LIDAR, sonar ve bir hiper manyetometre (gemi enkazı gibi metalik cisimlere odaklanmak için kullanılan bir cihaz) kullanarak geminin ve enkazının haritasını başarıyla çıkarmış. Kâşifler, özellikle pek çok kişinin uzun zaman önce kaybolduğunu düşündüğü tarihi bir kalıntının yerini de bu araçlarla tespit etmiş. Söz konusu eser, Versay’ın Diana’sı şeklinde bilinen ve 61 cm uzunluğunda olan bronz bir heykel. Titanik araştırmacısı James Penca’ya göre Versay’ın Diana’sı, genellikle gemideki en güzel ve en detaylı alan olduğu düşünülen birinci sınıf yolcu salonunun en önemli parçası görevini görmüştü.
Pence 1 Ağustos’ta BBC‘ye şöyle konuşmuştu: “Fakat maalesef, titanik battığı esnada ikiye ayrılınca salon da yarılarak açılmış. Oluşan kaos ve yıkımda Diana pelerinini yırtıp enkaz alanının karanlığını boylamış.” İlk (ve son) kez 1986 yılında yapılan bir seferde görülmüş ancak pek çok uzman, bronz büstün tortuların veya okyanus akıntısıyla dağılan enkazın altında kaldığını düşünmüştü. Penca, onu okyanus tabanında yeniden yarı gömülü vaziyette bulmanın, “samanlıkta iğne bulmaya” benzediğini açıklıyor.
Yeni keşifler, geminin giderek kırılganlaşan kalıntılarını da vurguluyor. Titanik enkazının en tanınır özelliklerinden biri de uzun süredir geminin baş güvertesini çevreleyen tırabzanlar olmuştu. Bu kısım, James Cameron’un 1997 yapımı filminde “Dünya’nın Kralı” sahnesiyle de ünlenmişti. Ancak yaz boyunca çekilen görüntüler, yapının büyük bir kısmının koptuğunu ve burnun iskele kısmından düştüğünü gösteriyor. Önceki seferlerin belgeleri göz önüne alındığında araştırma takımı, bunun 2022 yılı kadar yakın bir zamanda gerçekleşmiş olması gerektiğini söylüyor.
RMS Titanic Inc. Koleksiyon Müdürü Tomasina Ray, Pazartesi günkü duyuruda, “Diana heykelinin keşfi heyecan verici bir andı” diyor. “Fakat simgesel güverte tırabzanının kaybı ve diğer çürüme bulguları bizi üzdü.”
Zaman kesinlikle korumacıların tarafında değil. Sert okyanus koşulları ve metal yiyen bakterilerin yıkıcı kabiliyetleri düşünüldüğünde, bazı gözlemciler Titanik’in büyük bir çoğunluğunun sadece onlarca yılda çürüyebileceğine inanıyor. Bununla birlikte Ray, hem Versay’ın Diana’sının yeniden ortaya çıkışının hem de tırabzanın kayboluşunun, “Titanik’in mirasini koruma kararlılığımızı güçlendirdiğini” söylüyor.
Yazar: Andrew Paul/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.