Uçan Taksiler, Dakika Dakika İlerliyor

0

Boeing’in yaptığı son deneme uçuşu ve ‘havacılığın üçüncü çağı’ hakkında bilmeniz gerekenler.

Boeing’in yeni PAV’ı veya diğer adıyla “yolcu hava taşıtı”, ilk uçuşunu yapıyor. Boeing

Geçen hafta tuhaf görünümlü bir Boeing uçağı havalandı. Uçak, ABD’nin Virginia eyaletinde yer alan Manassas Bölgesel Havalimanı’nın üzerinde havada durdu ve sonra tekrar yere indi; bir şirket temsilcisine göre bütün uçuş, 60 saniyeden kısa sürdü. Tamamı elektrikli motorlardan güç alan sekiz pervane, uçağın yükselmesini, havada durmasını ve alçalmasını sağladı.

Boeing ve onun yan kuruluşu olan Kuzey Işıkları Uçuş Bilimleri şirketi, yaklaşık 2.8 metre genişliğinde, 9 metre uzunluğunda olan bir prototip (ilk örnek) oluşturdular fakat havada bundan başkaları da var: Diğer ekipler de sadece birkaç insanı kısa bir mesafede taşımak için tasarlanan, melez veya sadece elektrikli hava araçları üzerinde çalışıyorlar.

Nexus adı verilen ve altı pervanesi bulunan melez taşıtını, Tüketici Elektroniği Fuarı‘nda sergileyen Bell gibi şirketler de Boeing’e iştirak ediyor; taşıt henüz uçmuş değil ve taşıtın bir melez şeklinde düşünülmesinin sebebi, pillere ilaveten bir adet jeneratöre güç sağlayan, gaz ile çalışan bir türbin de barındırması. Daha sonra ise, hem CityAirbus adı verilen (ki o da henüz uçmadı) elektrikli bir uçak üzerinde, hem de Vahana adı verilen ve uçmuş olan daha küçük bir uçak üzerinde çalışan Airbus var. Bir diğer yarışmacı ise, Cora isimli ve 12 rotorlu elektrikli bir uçak yapan Kitty Hawk. Dahası da var.

Airbus için yapılan bir çizim. Airbus

Genel Havacılık Üreticileri Birliği’nde küresel yenilikçilik ve politika başkan yardımcısı olan Greg Bowles, “Hepimiz bunu, havacılığın üçüncü çağı şeklinde görüyoruz” diyor. Bowles ayrıca, Uber’in uçan bir taşıma hizmeti hayali olan; Uber Elevate‘i anlatan bir tanıtım belgesine de katkıda bulunmuş. Eğer pervaneli uçaklar ve “barnstorming” birinci çağ ise, jet çağı da ikincisiydi (barnstorming: ABD’de insanları uçakla gezdirip para kazanma işi). Bowles, bu ikinci çağdan bahsederek şöyle söylüyor: “Çoğu insan, havacılığı; geniş bir topla-dağıt havalimanı sisteminde, büyük metal bir tüp içerisinden başka metal bir tübe yürüyerek deneyimler.” Üçüncü çağ ise, genelde dikey kalkış ve iniş aracı veya VTOL olarak adlandırılan, Boeing’inkiler gibi makinelerden oluşabilir.

Fakat bunlara uçan arabalar demeyin lütfen, çünkü bu tanım yanlış. Purdue Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nde uzay mühendisi ve profesörü olan Bill Crossley, “O bir araba değil, farklı bir şey” diyor. Helikopter de değiller. “Geleneksel biçim yönünden bir helikopter değiller. Kaldırma ve ileri yürütme sağlayan ana ve büyük bir rotor yok. Neredeyse bütün kavramlar, bir çeşit kuvvetli kaldırma barındırıyor ve sonra ayrı bir kuvvetli yürütmeye geçiyorlar.!

Burada söz konusu olan şey, Boeing deneme taşıtı. Kendisi, dikey uçuş için tasarlanan sekiz rotora ek olarak; yatay uçuş için arka tarafta bir “seyir” pervanesi barındırıyor. Bu arada Volokopter şeklinde isimlendirilen (ve uçmuş olan) bir tasarım, helikopterlere benziyor.

“Kendi teknik terimlerinin ve kendi alanlarının olması lazım” diye ekliyor. Bu alan için kullanılan terimlerden biri de, NASA’nın kullandığı; şehir hava intikali veya UAM. Bir diğeri de hava taksisi, fakat Crossley; eğer taksiye binme fiyatları çok yüksek olursa, daha çok “süper hava mekiği” gibi bir terim gerekebileceğini düşünüyor. (Nitekim bu, teknik olarak daha büyük bir taşıt gerektirecektir.)

 Volokopter. Volocopter

Fakat onlara ne isim verirseniz verin, şehir bölgelerinde kısa yolculuklar için kullanılmaları planlanıyor. Amaçları ne mi? “Dikey olarak inebilmeleri ve kalkabilmeleri, ki bu sayede bir şehir ortamında çalışabilesiniz” diyor Crossley. “Yerdeki bir arabaya binmekten daha ucuz olmayacak, fakat daha hızlı olacak.” Bunlarla New York’tan Kaliforniya’ya gitmeyeceksiniz elbette, fakat San Francisco Körfezi boyunca binebilirsiniz.
Ancak bazı engeller hâlâ aşılmış değil ve halk da bu taşıtlardan birini hemen yarın bir cep telefonu uygulamasıyla çağırmayacak. Sorunlardan biri; pil teknolojisi her ne kadar gelişmiş olsa bile, onu olması gerektiği yere getirmek. “Lityum iyon piller, enerji bakımından petrol yakıtlara göre çok daha az yoğun durumda” diyor Bowles. Bu yüzden okyanusun öbür tarafına yaptığınız uçuş, jet yakıtı ile gerçekleşiyor. Fakat şehirde yapılacak 10 ila 15 dakikalık bir gezinti, pil ile sağlanabilir.

Crossley, diğer engellerden ve bilinmeyen şeylerden bahsediyor. Bunlar ne kadar ses çıkaracak? Uçuş aracı, bütün bu rotorların ürettiği akımla birlikte ne kadar aşağıya sapacak? Yeterince güvenilir olacaklar mı? Her türlü hava koşulunda uçacaklar mı? Sonra, “uçuş kalitesi” meselesi var; bazı insanların anlaşılabilir şekilde, daha büyük uçaklarda meydana gelen türbülansı bile sevmediğini göz önüne alırsak; yolculuk, yolcuların kabul edeceği kadar sakin mi olacak? Bir taşıt türü, bir 737’nin yaptığı gibi birden fazla şehirde çalışabilir mi?

Fakat bu taşıtlar konusunda genel olarak Crossley’i ilgilendiren şey, söylediğine göre “Aslında bizim bahsettiğimiz görevi yapabiliyor olmaları” imiş. Crossley, pillerde gerçekleştirilen ilerlemelere ve Boeing’in gösterdiği gibi, taşıt üzerinde birçok küçük elektrik motoru kullanabilmenize dikkat çekiyor. “Bu gerçekten çok iyi.”

Bowles da buna katılıyor. “Bir mühendis olarak bu, bence şu an hayatlarımızdaki en heyecan verici zamanlardan biri.”

 

 

 

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz