Bilim insanları, farelerde kanserin yayılmasını durdurdu.
Bilim insanları, kanseri farelerin vücutları etrafında yaymaktan sorumlu olan hücrelerin büyük bir zayıflığa sahip olduğunu buldular; bunlar, büyümelerini sağlamak için belirli yağlara ihtiyaç duyuyorlar.
Şimdi araştırmacılardan oluşan bir takım, bu hücrelerin yağ emmesini önleyerek, kanserin farelerde diğer organlara yayılmasını aslında önleyebildiklerini gösterdiler; ve bu sonuçların, insanlarda da aynısını yapmalarına yardımcı olabilmesini umuyorlar.
Metastaz, dünyada kansere bağlı ölüm sebeplerinin başında geliyor, fakat bilim insanları şimdiye kadar kanser hücrelerinin enerji bakımından yoğun olan bölünme sürecinden geçmeyi, kan akışı üzerinden seyahat etmeyi ve vücutta herhangi bir yerde kök salmayı tam olarak nasıl ve neden yaptığını anlamak için uğraşmıştı.
Geçmişte, kanserin ana yakıt kaynağının şeker olduğu varsayılıyordu, fakat bu senenin başlarında yapılan bir çalışma, metastaza tamamen hatalı bir şekilde baktığımızı öne sürdü; kanserin yayılışını teşvik eden aslında yağ ise?
Şimdi yeni bir çalışma, bu hipoteze daha fazla ağırlık ekliyor.
Araştırmacılardan oluşan bir takım, farelerde ağız kanserinin yayılışından sorumlu olan hücreleri belirledi ve bunların, vücut etrafında yayılmak için yağ asitlerine (genel bir gıda katkısı olan hurma yağının başlıca bileşeni palmitik asit de dahil olmak üzere) dayandığını gösterdi.
Araştırmacılar bunu, hücrelerin lipit emmesine yardımcı olan ve CD36 adı verilen alıcı bir proteini, vücut boyunca yayılan hücrelerin çoğunun yüksek seviyelerde ifade ettiğini fark ettikten sonra anladılar.
Yüksek CD36 ifadesi aynı zamanda kanser hastalarında zayıf tıbbi sonuçlar ile bağlantılandı, bu yüzden takım, alıcının engellendiği zaman ne olacağını görmeye karar verdi.
Araştırmacılar inanılmaz şekilde, CD36 ifadesini bir dizi insan kanser hücresinde engelledikleri zaman, kanserin farelerde yayılışını tamamen durdurabildiklerini gösterdiler; ancak bu, başlıca tümörlerin oluşumunu durdurmadı.
Baş araştırmacı Salvador Aznar Benitah, Research Gate’e şöyle konuşuyor: “Metastaz hücrelerinin, belirli yağ asitlerinin mevcudiyetine çok fazla bağlı olduğunu ve onlar olmadan bunu başaramayacağını varsayıyoruz.
“Ancak, CD36’yı engellemenin metastaz üzerinde neden böylesi güçlü bir etkiyle sonuçlandığı hakkında kesin işleyişi hâlâ tam olarak bilmiyoruz.”
Takımın yapması gereken daha fazla çalışma olsa da, şimdiye kadar elde ettikleri sonuçlar, bu yaklaşımın kanser yayıldıktan sonra da işe yarayabileceğini gösteriyor.
Farelerde CD36’yı antikorlar ile engellemek, geçen zamanın yüzde 15’inde yayılmacı tümörleri yok etti ve geriye kalan yayılmış tümörler, en az yüzde 80 oranında küçüldü.
Çalışma ayrıca yüksek yağ ile beslenen farelerin, normal şekilde beslenen fareler ile karşılaştırıldıklarında, lenf bezlerinde ve akciğerlerinde daha fazla ve daha büyük tümörler bulunduğunu gösterdi; bu durum, tümörlerin yayıldıklarının bir işareti.
Açık olmak gerekirse, bu çalışma sadece farelerdeki insan kanser hücreleri üzerinde yapıldı, bu yüzden aynı şeyin insan hastalarda işe yarayacağının garantisi bulunmuyor.
Ayrıca bu aşamada, hiç kimse kanserin yayılmasını önlemek için herhangi birinin beslenme düzeninden yağları çıkarmasını önermiyor; özellikle pek çok kanser hastasının sağlıklı kalmak için enerji bakımından yüksek olan beslenme düzenlerine ihtiyaç duyduğunu görürken.
Fakat takım, insanlarda CD36’ya karşı çalışan antikorlar üretmenin üzerinde çalışıyor ve gelecek beş yıl içinde bunları klinik deneylerde denemeyi umuyor.
Benitah şöyle söylüyor: “Bu, önemli ve heyecan verici bir ilk adım. Artık metastazdan sorumlu bu hücreleri tanımlamayı başardık ve bunların davranışları üzerinde çok daha detaylı şekilde çalışabiliriz.”
“Ayrıca bu durum, bu hücrelerin yağ asitlerine tutunma becerisini önlemeye dayalı olan yeni bir anti-metastaz tedavisine kapı aralıyor,” diye ekliyor.
Bu araştırmadan çıkacak şeyi görmek için dört gözle bekliyoruz, çünkü pek çok yeni ve devrimsel kanser tedavisine yaklaşırken, bunun ilk önce yayılmasını önleyebilmek inanılmaz olur.
Araştırma, Nature bilim bülteninde yayınlandı.
ScienceAlert
