İlk yapay tatlandırıcı olan sakkarin, Johns Hopkins Üniversitesi’nde çalışan Profesör Ira Remsen‘in 1879 yılında laboratuvardaki farklı kimyasal maddelerle deney yapmasının ardından ellerinde tatlı bir bileşen olduğunu fark etmesiyle şans eseri keşfedilmiş.
Sakkarin, temelde ucuz olması sebebiyle hızla popüler olmuş. Gerçek şekerin kıt bulunduğu 2. Dünya Savaşı yıllarında özellikle yaygınmış.
Yapay tatlandırıcılar, bugün devasa bir diyet ve şekersiz gıda ile içecek pazarının temeli durumunda. Günümüzde yalnızca ucuz olmaları yüzünden değil, artan obezlik (ve bununla alakalı sağlık sorunları) tehlikesiyle mücadele potansiyeli taşımaları yüzünden de cazibe kaynağı durumundalar.
Sakkarin, şekerden 200 kat daha tatlı fakat hiç kalori içermiyor. Peki bu durum, bütün şekerleri yapay tatlandırıcılar ile değiştirmemiz gerektiği anlamına mı geliyor? Yoksa hesaba katılması gereken daha fazla etmen mi var?
8 uzmana, “Sizce yapay tatlandırıcılar şekerden daha mı iyi?” diye sorduk. Ortak görüş, yüzde 63 oranında ‘muhtemelen’. İşte bulduklarımız…
Yapay tatlandırıcılar nedir ve nasıl çalışıyorlar?
Yapay tatlandırıcılar, şekerin o tatlı tadını kalori olmadan sağlıyor. İki büyük yapay tatlandırıcı sınıfı bulunuyor: Bunlar ise şeker alkolleri ve yüksek yoğunluklu tatlandırıcılar.
Şeker alkolleri, yapısal olarak şekerlere benziyor fakat o kadar kolay metabolize edilmiyorlar. Yüksek yoğunluklu tatlandırıcılar ise şekerden katbekat daha tatlı olan ufak bileşenlerden oluşuyor. Bu yüksek yoğunluklu tatlandırıcılar, sakkarin ve aspartamı içerisinde barındırıyor.
Yapay tatlandırıcılar neredeyse hiç kalori sunmasa da, bu durum hiç etkinlik göstermedikleri anlamına gelmiyor. Yapay tatlandırıcılar, ağız ve bağırsakta yer alan T1R tatlı tat almacı ailesiyle etkileşime giriyor ve bu durum, metabolik etkiler meydana getirebiliyor.
Bağırsak mikrobiyomunu oluşturan bakterilerle de etkileşime girebiliyorlar. Farklı tatlandırıcıların vücuttaki etkisi farklı olabiliyor.
Yapay tatlandırıcılar ile kanser arasında bir bağlantı var mı?
Yapay tatlandırıcıların kanserojen olabileceğine yönelik endişe, 1978 tarihli bir çalışmadan kaynaklanıyor. Bu çalışmada sakkarin ile beslenen farelerde mesane kanseri oluştuğu bulunmuş. Fakat bu durumun, o zamandan beri yalnızca farelerde gerçekleştiği gösterilmiş. Sakkarin, insanlarda kansere sebep olmuyor.
Sadece sakkarin de değil; Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ile Avrupa Birliği tarafından onaylanan yapay tatlandırıcıların tümü hem laboratuvar hayvanlarında, hem de insanlardan toplanan veriler ile teste tabi tutuluyor. Onaylanmış tatlandırıcıların hiçbiri, kanser ile herhangi bir bağlantı sergilemiyor.
Yapay tatlandırıcılar kilo vermeye yardımcı olur mu?
Yapay tatlandırıcıların ana cazibesi, şekerin yerini alabiliyor olmaları. Yüksek miktarda şeker tüketmenin sağlığınız için kötü olduğunu öne süren dev miktarda kanıt var. Özellikle şekerli içecekler kilo alımına, metabolik hastalıklara ve tip 2 diyabete yol açabilir. Bundan da anlaşılabileceği gibi, şeker yerine kalorisiz tatlandırıcılar kullanmak kilo kaybına yol açabilir.
Yapılan çok sayıda çalışmada, şekerin yerine yapay tatlandırıcı kullanmanın kilo kaybına yol açıp açmadığı araştırılmış. 2018 yılında yürütülen ve 56 farklı çalışmanın sonucunun birleştirildiği bir meta analiz incelemesinde, çoğu durumda yapay tatlandırıcı kullanan insan gruplarının şeker kullananlardan daha fazla kilo vermediği belirlenmiş.
Fakat yapay tatlandırıcılara geçen fazla kilolu veya obez kişiler, şeker yiyen emsallerine kıyasla daha fazla kilo vermişler.
Yapılan diğer meta analiz çalışmalarında da genel olarak, şekerden tatlandırıcılara geçmenin kilo kaybı üzerinde nötrden olumluya kadar etkiler meydana getirdiği bulunmuş. Net bir sonucun olmaması, söz konusu deneylerin karmaşıklığından kaynaklanıyor olabilir:
- Birçok tatlandırıcı türü bulunuyor ve bunların her biri, kilo kaybı üzerinde farklı etkiler oluşturabiliyor.
- Beslenme düzeninde tatlandırıcılara geçişten başka yapılan değişiklikler, karışık etkiler meydana getirebiliyor. Sidney Üniversitesi’nde çalışan biyokimyacı Dr. Kieron Rooney, beslenme düzeninin tamamının önem taşıdığını açıklıyor: “İnsanlarda, yapay tatlandırıcıların diğer besinler ile eş zamanlı şekilde tüketilmesinin, enerji emilimini değiştiren bir etkileşim oluşturabildiğine yönelik veriler var.”
- Tatlandırıcının kilo kaybındaki etkisi, bireyin esas kilosuna ve beslenmesine bağlı olabilir. 2018 yılındaki meta analiz çalışmasında da böyle bir sonuç bulunmuş.
Bazı bilim insanları, ortalama olarak insanların yapay tatlandırıcılarla neden kilo vermediğini ve bazı insanların aslında neden kilo aldığını açıklamaya çalışmış.
Besinbilimci Dr. Cornelie Nienaber-Rousseau, yapay tatlandırıcıların yiyecek ödül sistemi üzerindeki etkisinin “iştah artışına katkıda bulunabileceğini, yiyecek arama davranışını körükleyebileceğini ve tatlı yeme isteğini teşvik edebileceğini” açıklıyor. “Kalori içermeyen yapay tatlandırıcı, bağırsak mikrobiyomunu etkiliyor gibi görünüyor” diye de ekliyor.
Her iki açıklama da makul görünüyor fakat söz konusu etkilerden emin olunması için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.
Epidemiyolog Gideon Meyerowitz-Katz, şöyle özetliyor: “Yapay tatlandırıcılar, insanlar için su kadar iyi olmayabilir; yine de bu, tartışmaya açık bir mesele. Fakat şeker ile karşılaştırıldığında, tüm göstergeler yapay tatlandırıcıların muhtemelen biraz daha iyi olduğunu gösteriyor.”
Obezlik krizine sihirli bir çözüm değil
Yapay tatlandırıcıların esasında kalori içermediği düşünüldüğünde, genel olarak sağlığa yönelik olumlu etkileri belki de biraz hayal kırıklığı yaratıyor.
Bu durum, Sidney Üniversitesi’nde çalışan Profesör Jennie Brand-Miller’in gözlemini açıklayabilir: “Obez ve fazla kilolu insanların sayısı, düşük kalorili tatlandırıcılara ve onların her yerde bulunabilmesine karşın [son 50 yılda] üç katına çıktı.”
Öte yandan, güvenli olduklarını ve herhangi bir kanserle bağlantılı olmadıklarını gösteren bir sürü bulgu var. Tatlı yeme isteği veya mikrobiyom üzerinde bir takım başka etkileri olup olmadığı ise henüz karara bağlanmış değil.
Kıssadan hisse:
Özellikle içecekler olmak üzere şekersiz alternatifler, kilo vermeye çalışan veya beslenme düzenini iyileştirmeye çalışan biri için faydalı olabilir. Fakat veriler, eldeki en sağlıklı seçenek olmadıklarını öne sürüyor; diyet bir içecek şekerli bir içecekten daha iyi olabilse de, su içmek çok daha iyi olabilir.
Yazar: Eva Hamrud/Metafact. Çeviren: Ozan Zaloğlu.