Yaşam, Zannettiğimizden 1,5 Milyar Yıl Daha Erken Evrimleşmeye Çalışmış Olabilir

0
Sanatçının bu tasvirinde, iki kıtanın çarpışmasıyla oluşan karasal sığ bir denizde 2,1 milyar yıl önce yaşayan loblu makrofosiller görülüyor. Canlandırma: Abdürrezzak El Albani

Tartışmalı makalede, bir proto-balçığın 2,1 milyar yıl önce sahneye çıktığı (ve başarısız olduğu) öne sürülüyor.

Uzmanların çoğu Dünya’daki kompleks yaşamın 635 ila 800 milyon yıl önceki Kambriyen Dönem’e kadar gittiğini düşünüyor; fakat bazı araştırmacılar şimdi bu evrimsel anlatıyı önemli ölçüde baştan yazan bulgular olduğunu söylüyorlar. Cardiff Üniversitesinde çalışan Ernest Chi Fru’nun öncülük ettiği uluslararası bir araştırma takımına göre gezegenin ilk (fakat nihayetinde başarısız) basit tek hücreli canlıları 2,1 milyar yıl önce ortaya çıkmış; yani bugün geçerli olan kuramdan tam 1,5 milyar yıl önce. Ancak beklendiği üzere böylesine büyük bir iddiadan kuşku duyanlar var.

Gezegenin ilk mikrobiyal yaşamının kanıtları 3,7 milyar yıl öncesine uzanıyor ancak oksijen temelli siyanobakterilerin gelmesi için en az 1,3 milyar yıl daha geçmesi gerekmiş. Mevcut fosil kayıtları, deniz süngerleri gibi hayvan yaşamanın en eski formlarından bir kısmının 800 milyon yıl kadar önce göründüğünü akla getiriyor. Bu arada araştırmacılar, 635 milyon yıl önce Kambriyen Dönem’de deniz fosforu ve deniz suyu oksijenindeki artışın, günümüzdeki biyoçeşitliliğe yol açan evrimsel rotaya destek olduğunu düşünüyorlar. Fakat Chi Fru’nun araştırma takımı, yaşamın uzak geçmişte en az bir defa girişimde bulunduğunu iddia ediyor. 25 Temmuz’da Precambrian Research bülteninde yayımlanan bir çalışmada sunulan bu kuram, kanıt olarak günümüzdeki Gabon’da yer aldığı iddia edilen fosillere ve kaya oluşumlarına işaret ediyor.

Bir sanatçının 2,1 milyar yıl öncesine uzanan olası fosillere dair canlandırması. Tasvir: Abdürrezzak El Albani

Chi Fru, 29 Temmuz’da makaleye eşlik eden bir açıklamada şöyle söylüyor: “Çevredeki fosfor mevcudiyetinin, Dünya’daki yaşamın evriminde anahtar bileşenlerden olduğu düşünülüyor; özellikle de basit tek hücreli canlılardan, hayvanlar ve bitkiler gibi kompleks canlılara olan geçişte.”

Chi Fru’ya göre bu gerekli fosfor ve oksijen seviyeleri, Congo ve Sao Francisco kratonlarının çarpışıp tek bir gövdede birleşmesini takip eden ve nadir ortaya çıkan su altındaki volkanik faaliyetlerden ileri geliyor. Sonrasında karasal bölgenin iç kısımlarında oluşan sığ bir deniz, kompleks biyolojik evrimdeki bu ilk denemeler için besin bakımından zengin bir test ortamı sağlamış.

“Böylelikle siyanobakteriyel fotosentezin uzun bir dönem bol miktarda gerçekleştiği bölgesel bir ortam ortaya çıkmış ve bölgesel deniz suyunun oksijenlenmesine, büyük bir besin kaynağının oluşmasına yol açmış” iddiasında bulunuyor Chi Fru. “Bu durum yeterli miktarda enerji sağlayarak, söz konusu döneme ait fosillerde bulunanlar gibi hayvan benzeri ilkel, basit yaşam formlarının gövde boyutunda bir artışı ve daha kompleks davranışları desteklemiş olmalı.”

Fakat denizin derinliklerindeki bu iki milyar yıllık evrimsel deneylerden komplekslik beklemeyin; araştırma takımına göre bu yaşam formları, sporlarla üreyen balçığımsı, tek hücreli küf kültürlerini andırıyor. Ayrıca bu beyinsiz canlıların ufak hareketler yapabildikleri iddia edilse de; nihayetinde karadaki su kütlesinin izolasyonu ve bunun sonucunda ortaya çıkan besin eksikliği, bu proto balçığın nihai yok oluşunu garanti etmiş.

Böylesine gözü pek bir iddiadan kuşku duyanlar yok değil elbette. BBC‘nin 28 Temmuz’da aktardığı üzere pek çok uzman, Chi Fru’nun araştırma takımının bahsettiği bu sözde “fosillerin” aslında fosil olmadıklarını, sadece (halen açıklanamasa da) jeolojik oluşum yığınları olduklarını düşünüyor. Bu esnada diğerleri, besin seviyelerinde 2,1 milyar yıl kadar uzak bir tarihte ara sıra gerçekleşen artışların olasılığını reddetmiyor fakat kompleks yaşamı başlatmak için yeterli olduğuna da ikna olmamış görünüyorlar.

Her iki durumda da eleştirmenler, evrimsel tarih cetvellerini 1,5 milyar yıl geriye götürene kadar çok daha fazla kanıta ihtiyaç olduğunu söylüyor.

Yazar: Andrew Paul/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz