Sinirbilim uzmanları, kreatif sürecin nasıl gerçekleştiğini anlayabilmek için yazarların beyinlerini incelemeye aldılar. Almanya Greifswald Üniversitesi’nde yapılan araştırmada hem profesyonel hem de amatör yazarlar hedef alındı. Deneyde 20’si yaratıcı yazarlık eğitimi almış, geriye kalanlarıysa böyle bir deneyime sahip olmayan toplam 48 gönüllüye iki farklı görev verildi. İlk görevleri kendilerine verilen bir metni kopyalamak oldu. Böylece yazı yazdığımız sırada beynimizde neler olduğuna dair bir ipucu elde edildi. Araştırmayı yürüten Martin Lotze bu aşamadan sonra bir de kendi öykülerini yaratmalarını istedi. Bunun için hepsine kısa bir hikaye metni verildi. Kurgularını bunun üzerinden planlamaları istendi. Plan yapmak için bir, öykülerini oluşturmak içinse sadece iki dakika süreleri vardı.
fMRI sonuçları, bir metni kopyalarken hiçbir yaratıcı süreç yaşamadığımızı ama işin içine kurgu girdiğinde beyinlerimizde büyük değişimler olduğunu gösteriyor. Katılımcılar öykülerini planlama sırasında görsel işlem merkezleri aktif hale geldi. Bu durum açıkça gösteriyor ki, yazmaya başlamadan önce öyküyü zihinlerinde canlandırıyor, sahneleri görebiliyorlar. Yazmaya başladıklarındaysa hafızayla ilişkili hipokampus bölgesi harekete geçti. Lotze, yazarların farklı karakter ve çeşitli durumlar yaratabilmek için hafızalarına başvurarak işlerine yarayabilecek tüm bilgiyi çektiklerini, hipokampusun bu yüzden aktif olduğunu düşünüyor.
Ayrıca deneyimli ve amatör yazarlar arasındaki farka bakıldığında, profesyonellerin beyinlerindeki konuşma merkezini de harekete geçirdiği anlaşıldı. Özetle, iki grup birbirinden farklı stratejiler kullanmaktaydı. Amatör yazarların kendi yarattıkları öyküyü zihinlerinde bir film gibi gördükleri, deneyim sahibi olanların iç seslerini kullanarak bu filmi seslendirdikleri düşünülüyor. Ayrıca yine amatörlerde yaşanmayıp profesyonellerin zihninde meydana gelen bir değişim daha var. Daha önce atletler ve müzisyenlerle yapılan deneylerlerde, eğitim ve antrenmanlar esnasında beyinlerindeki kaudat çekirdek kümesinin hareketlendiği görülmüştü. Bu bölgenin beceri geliştirme ve deneyimle öğrenme konularında devreye girdiği biliniyor. Deneyimli yazarların yaratıcılık sürecinde de beynin aynı bölgesi aktif hale geldi.
Bu deney, yaratıcılık ve esinlenmenin nereden geldiği hakkında bir bilgi vermiyor olsa da nasıl oluştuğu konusunda önemli ipuçları ortaya koymuş oldu. Görünen o ki, deneyimli yazarlar öyküyü zihinlerinde canlı tutmak için seslendirme yapmayı tercih ediyorlar.