YAZAR: DAN ROBITZKI
2017 yılınan baharında, Mary isimli bir üniversite öğrencisi, bir tüpün içine tükürmüş ve bunu Ancestry isimli bir DNA testi şirketine göndermiş; şirket ise daha sonra bunu analiz ederek, kızın aile geçmişi dökümünü kendisine göndermişti.
Fakat Mary daha fazlasını bilmek istiyordu. İnsan genomu, kuramsal olarak; kim olduğumuz ve kim olabileceğimiz konusunda sıradışı miktarda ve önceden programlanmış bilgiler içeriyor: Mesela, Mary’nin ebeveynlerinin ölümüne neden olan aynı kanser tiplerinin onda da çıkma tehlikesi var mıydı? Ya da bilmeden çocuklarına aktarabileceği bazı tıbbi durumlar mevcut muydu?
Bu bilgi için Mary (özel hayatının gizliliği sebebiyle soyadı gizli tutuluyor), genom bilimi endüstrisinin yeni ve belirsiz bir sektörüne yöneldi. Sektörde yeni açılan şirketler, Ancestry ve 23andMe gibi önde gelen şirketlerin yaptığından çok daha fazla fikir sunduklarını iddia ediyorlar.
Mary, Ancestry’nin 17.6 megabaytlık bir metin dosyası şeklinde sağladığı ham genetik verilerinin bir kopyasını, Genomelink adı verilen bir siteye yükledi. Bu site, tıbbi durumlardan zihinsel hastalıklara ve aralarında “yalnızlık”, “sosyal iletişim sorunları” ile “helikopter ebeveynliğe yatkınlık” gibi komik derecede belirli kişilik özelliklerine kadar her şey için test reklamı yapıyor.
Ancak Mary’nin sonuçları ulaştığında, bunların pek çoğunun “abartılı derecede hatalı” olduğunu hemen fark etmiş. Genomelink, kendisinin “daha zor bunalıma girdiğini” söylemiş fakat Mary’e, erken bir yaşta klinik depresyon tanısı konmuş.
Yeni açılan bu şirket, kendisinin yer fıstığına alerjisi olduğunu tahmin etmiş fakat Mary, “hayatta en sevdiği şeylerden birinin fıstık ezmesi olduğunu” söylüyor. Mary’nin raporundaki diğer hatalar arasında; kandaki demir seviyeleri, vücut yağ ölçümleri, duyma problemleri, kilo ve cilt rengi gibi özellikler de bulunuyor.
“Çoğunun hatalı ve işe yaramaz olduğunu hissettim çünkü bana hiç de uymuyorlardı” diyor.
Genomelink, artık ticari genom biliminin mevzuatlı Vahşi Batısı’nda faaliyet gösteren ve yeni açılıp, sayıları giderek artan şüpheli test şirketlerinden sadece biri.
Mesela GenePlaza adlı bir şirket, kullanıcıların cinsel tercihlerini tahmin ettiğini iddia eden bir DNA testi satıyor; ve zeka ile depresyon tehlikesini ölçtüğünü iddia eden testleri hâlâ satmaya devam ediyor.
Soccer Genomics adını taşıyan bir şirket, bir çocuğun DNA’sını inceleyerek, onu mükemmel bir futbol oyuncusuna dönüştürmek üzere bir idman rejimi oluşturduğunu iddia ediyor.
GenoPalate isimli bir ekip ise; bir muhabire, DNA’sının kanada geyiği ve çarkıfelek meyvesinden oluşan bir beslenme düzeni istediğini söylemiş. Vinome adını taşıyan bir girişim, genetik kodlarına göre her insan için mükemmel şarabı önerebileceklerini iddia ediyor.
Uzmanlara göre hepsinin ortak sorunu; bu şirketlerin, DNA hakkında bilim insanlarının bile veremediği bilgileri vadediyor olması. Inscripta adlı biyoteknoloji şirketinde çalışan genetikçi Deanna Church, bu testlerin “hepsinin eşit miktarda işe yaramaz” olduğunu söylüyor.
“Bu çeşit testlerin bilimsel bir temeli yok” diyor. “Ben hiç kimsenin bu türden bir şeye para harcamasını kesinlikle önermiyorum.”
Fakat binlerce insan tam da bunu yapıyor ve kendileri hakkında; hiçbir bilimsel zemini olmayan veya olsa da çok az olan sözde gerçekleri öğreniyorlar.
Bu durum, bazı sorunlara neden olabilir. Genomelink’in müşterileri, “gluten hassasiyeti”, “uzun ömür” veya “alkol tüketme davranışı” gibi özellikler konusunda yapılan tahminleri muhtemel biçimde görebilir ve bu sonuçların doğru olduğunu varsayıp, bunlara dayalı olarak yaşam şekillerinde veya tıbbi yönden hatalı bilgilere dayanan değişiklikler yapabilirler.
Ayrıca, Genomelink’in diğer müşterileri de Mary ile hemfikir: Sonuçlar hiç tutmuyor.
Bir kadın, “Bazen yıldız falı gibi geliyor!” diyor. “Pek çoğu, öz algıya yönelik sonuçlar gibi görünüyor. Bunların doğru olup olmadığını nereden bilebilirim? Özellikle de o şey hakkında hissettiklerim, bir gerçekten ziyade benim algıma dayalıysa?”
Bir diğer endişe de mahremiyet. Genomelink, müşterilerin, verilerinin şirketin sunucularından silinmesini talep edebileceğini söylüyor fakat bu durumun değişmesi, bir ele geçirmeye bakıyor (veya depolanan kişisel verilere yönelik yeterince cömert olan muhtemel bir fiyat teklifine).
Bu olgunun altında yatan şey, kaçınılmaz bir ekonomik gerçekliğe dayanıyor: DNA’nızı diziletmek, inanılmaz derecede ucuz hale geliyor. ABD Ulusal İnsan Genomu Araştırma Kurumu’na göre yalnızca on yıl önce, bir insan genomunun tamamını oluşturmak yaklaşık 100.000 ABD dolarına mal oluyordu.
Bugün, Ancestry’nin sattığı bir kit yalnızca 59 dolar tutuyor.
Giderek daha ucuz hale gelen bu testler cezbedici hale geliyor; DNA’nız, aslında belirli hastalıklara olan yatkınlığınızdan tutun da göz renginize kadar her şeyi etkileyen kişisel bir proje baskısı gibi. İçinde bulunduğumuz çevreler ve yaşam şekilleri, kime ve neye dönüştüğümüz açısından önemli paylara sahip olsa da; DNA’nın etkisi çok büyük.
Ancak DNA’nın tüm nüfuzunu yorumlama becerisi, bizi hâlâ atlatıyor. Genetikçiler, DNA’nın kodunu kırmaya yeni yeni başladılar ve uzmanlar, kişilik özellikleri gibi karmaşık bir şeyi tahmin etmenin yakınına bile gelmediklerini söylüyorlar. Böyle yaptığını iddia eden herhangi bir şirket, insanda hemen şüphe oluşturmalı.
Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde biyomedikal genetikçisi olan Soumita Dasgupta, “Bence genel anlamda, bu testlerin çoğunun şu an faydalı olmadığını söylemek mümkün” diyor.
“Belki ben fazla küçümsüyorum fakat bence insanları, hakkındaki bilimsel gerekçeler en iyi ihtimalle sınırlı olan bu araçları geliştirmeye iten şey sadece açgözlülük.”
Genomelink’in ana şirketi olan Awakens’in CEO’su Tomohiro Takano, bu sonuçların her zaman isabetli olduğunu kolayca itiraf ediyor.
“Bu DNA özelliklerinin pek çoğunun doğru olmayabildiğini biliyorum” diyor Takano.
Takano, Genomelink’in sahip olduğu sınırlamalardan bahsetmek üzere attığı bazı adımlara dikkat çekiyor. Kendisinin söylediğine göre bir Genomelink müşterisi, ne zaman yeni bir özellik raporu alsa; bu raporun yanında, raporun dayandığı çalışmaların titizliğine yönelik bir dökümün yanısıra, bu tahminin ne kadar güvenilir olduğunu belirten bir bilgi de geliyor.
Takano, şirketin, yaşam şeklinde sonuçlara dayalı değişimler yapılmasını açık biçimde önermediğini söyleyerek de şirketi savunuyor.
“Bizim burada yapmak istediğimiz şey, bu sınırlamalardan da bahsetmek” diyor. “Kullanıcılarımızın pek çoğu, ben de dahil; bilimin bugün nerede olduğunu bilmek istiyor.”
Genel olarak Takano, Genomelink’i; bir eğitim şirketi olduğu kadar, bir eğlence ürünü olarak da görüyor. Uzmanlar ise bu görüşe sert bir sitem ediyor.
ABD Ulusal Genetik Danışmanlar Derneği’nin seçilmiş başkanı Gillian Hooker, “Bence tıbbi test ile ‘eğlence’ arasındaki çizginin bulanık hale gelmesi endişe verici” diyor.
“Bir testin tasvirler ve konuşma diliyle tanımlanması, belki tıbbi açıdan faydalı olabilir fakat testin kullanımını destekleyen sınırlı bulgular varsa veya hiç bulgu yoksa, çok yanıltıcı olabilir.”
“Ayrıca bence; bilimsel olarak yeterince anlaşılmamış, fiziksel ve duygusal olarak zorlayıcı durumları kattığınız zaman, bilimin henüz ortaya çıkarmamış olduğu cevapları arayan insanlar özellikle incinebilir” diye ekliyor Hooker ve depresyon, alerjiler, vitamin raporları ile gıda hassasiyetleri gibi özellikleri sıralıyor; Genomelink, bunların hepsini belirlediğini iddia ediyor.
Şundan emin olabilirsiniz: DNA testleri, halihazırda hastalıkların sağlığı hakkında doktorlara değerli bilgiler sağlayabiliyor ve Hooker, yaptığı tıbbi uygulamalarda hastalara bu konuda sık sık yardımcı olup onları yönlendiriyor. Genetik değerlendirmeler, örneğin onkologların, hastaların yüksek bir kanser tehlikesinin bulunup bulunmadığına ve mevcut herhangi bir tümörü nasıl en iyi şekilde tedavi edeceklerine karar vermesine yardımcı oluyor.
En basiti, DNA’yı son derece karışık bir kullanma kılavuzu şeklinde betimlemek olabilir. DNA, nükleotit adı verilen ve dört moleküler bileşenden birini barındıran uzun bir molekül ipliği halinde bulunuyor.
Bir uçtan diğer uca okunan bu dört bileşenin sırası, birleşerek insan vücudunu işleten hücrelerdeki biyolojik mekanizmayı yönlendiriyor.
Hooker, DNA taramalarının kalp damar uzmanları, nörologlar, çocuk doktorları ve ayrıca doğum öncesi bakım hizmeti sunanlar için faydalı araçlar sağlayabileceğini söylüyor. Fakat bilim, zihinsel hastalık ve zeka testini destekleyecek noktada değil (ki zeka zaten yeterince iyi tanımlanmamış bir ölçüt).
“Karmaşık özellikler konusunda, birinin DNA’sına bakıp o kişinin zekası veya spor yönünden yetenekli olduğu hakkında tahminler yapabilecek kadar şey anlamıyoruz” diyor genetikçi Church.
“Bu durum, onların genetik bir bileşeni olmadığı anlamına gelmiyor. Yalnızca, genetik bilimi hakkında veya çevrenin, bu genetik değişkenleri nasıl etkilediği hakkında yeteri kadar şey anlamadığımız anlamına geliyor.”
Bilimin bu dalı çok yeni olduğundan, Hooker, hastaların eğitimli genetik danışmanlara danışmasını öneriyor. Bu kişiler, testlerin faydalı bilgiler sunmasını temin etmek üzere özelleştirilmiş rehberlik sunabilir, insanların bu sonuçları anlamasına ve daha sonra bunları kabul etmesine yardımcı olabilirler.
Mary, sonuçlarına şüpheyle yaklaşmış ve Genomelink’in, DNA’sına yönelik geçerli yorumlar vermediğini fark etmiş. Fakat diğer insanlar kolaylıkla yanlış yönlendirilebilir; Mary, Genomelink’in, raporlarının bilimsel sınırlamaları konusunda kendisine hiç bilgi vermediğini düşündüğünü söylüyor.
Boston’da yaşayan genetikçi Dasgupta, “Ben şahsi olarak, bu tip ürünlerin pazarlanmasını sorumsuzca buluyorum” diyor çünkü inandırıcı olmayan tahminlerin yanısıra kuvvetli bilimle doğrulanmış genetik özellik raporları sağlamak, ilk öğeye meşruiyet kazandırıyor.
Şöyle ekliyor Dasgupta: “Ortalama tüketiciden, aradaki farkı söyleyebilmesini bekleyemeyiz.”
Futurism